İletişim Başkanlığı'na takdimimdir

Bugün günlerden işçi bayramı.
Hemen her kesimden emeğin değerini yücelten açıklamalar gelecek.
Sosyal medyada paylaşımlar yapılacak.
Meslektaşlarımız sahada kutlamaları veya eylemleri takip edecek.
Kızıl bayraklar, yumruklar vs.
Merak ediyorum sahada veya haber merkezinde 1 Mayıs haberi yapan meslektaşlarımızın kaçı sendikalı?
Geçtim sendikalı olmalarını kaçı basın iş kanununa tabi çalışabiliyor?
Son dakika gelişmesi olduğunda haber merkezine çağrılan kaç editöre telif yazılıyor?

ÜRÜN TANITAN GAZETECİ MİDİR?

Maalesef ülkemizin en büyük medya kuruluşlarında basın iş kanununa tabi çalışan oranı çok düşük. Bunun için herhangi bir ampirik çalışmaya da gerek yok. Meslekle ilgili bir STK'nın başkanı olduğumdan konuya ilişkin gazeteci arkadaşlardan çok kereler şikayet aldım.
Mesleğe uzun yıllar emek vermiş birçok TV editörü ve muhabiri maalesef 212 olarak bilinen ve İletişim Başkanlığı onaylı basın kartı alınmasının kriterlerinden olan sigortaya tabi değil.
Oysa yeni çıkan kanunla haber üretimi dışında, içerik veya ürün tanıtımından öte bir şey yapmayan dijital mecra sahipleri kriterleri karşılamaları halinde basın kartı alabiliyor. Burada İletişim Başkanlığı bir kriter koymalı bence. Yani hiç ürün tanıtan influencer ile kamusal bir görevi ifa eden haberci bir olabilir mi? Diğer yandan sahada çalışan muhabir ve editörüne basın sigortasını çok gören medya yöneticileri de kendilerine basın kartı almak için 212 sigortası yaptırıyorlar. SGK bu işin peşine düşmeli. TV, gazete ve dergilerde habercilik yapan kim varsa basın sigortalı ve basın kartı sahibi olmalı.

KOD 22 REZALETİ

Haksızlıklar bununla da bitmiyor. Malum 22 kodu. Biz bunu Kovid-19 dönemindeki işten çıkarmalarda gördük. Bir de holding medyasında bunlar yaşanıyor. Kurumlar arası geçişlerde olması gereken 16 kodu yani "Sözleşme sona ermeden sigortalının aynı işverene ait diğer işyerine nakli" veya 21 kodu "Statü değişikliği" yerine, 22 kodu ile çalışan kaydırması yapılıyor. Nedir?
22 kodu yani "diğer" nedenlerle işten çıkarma yüzünden bir defa çalışanın ihbar, kıdem ve işsizlik maaşı alamaması söz konusu oluyor. Şayet çalışan dava açıp şirketler arası bağı ispatlarsa ancak o zaman hakkını alabiliyor. Meslektaşlarımızın hakkı bir de böyle yeniyor.

EMEKÇİNİN HAKKINI VERİN

Elbette başkaca şikayetler de alıyorum. Milyonlarca lira reklam/ilan geliri yazdıkları halde, düzenledikleri etkinliklerde gazeteci arkadaşlarımıza üç kuruş telif yazan dev medya kurumları var. Reklam servisleri işin kaymağını yerken bütün angaryayı çeken gazetecilere üç kuruş reva görülüyor. Yine daha önce de Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu olarak düşük ücretler konusunda iki defa açıklama yaparak uyardık. "Böyle giderse çalıştıracak gazeteci bulamayacaksınız." diye. Şimdilerde iş, o boyuta erişmeye başladı. Düzgün haber yazabilen, iyi kötü finans bilen gazeteci bulmak zor. Ayda birkaç ayrı mecradan müdür arkadaşlar "Bize birini bul." diyor. Yetmiyor halkla ilişkiler sektöründen arkadaşlar da personel ihtiyacından söz ediyorlar. Evet işsiz gezen de çok ama iş yapabilecek olan da zaten işsiz kalmıyor sektörde. Şimdilerde yeni TV kanalları da kurulmaya çalışılıyor. Kurumlar arası geçişlerde birçok arkadaşın sıkıntı yaşadığını öğrendim. Hem düşük ücret verip hem de daha yüksek ücret teklif edilen yerlere gazetecilerin gitmesi engelleniyor. Bu da hakkaniyetli bir tutum değil. Herkes elini vicdanına koymalı. Bu ekonomik koşullarda gazeteciler yoksulluğa mahkum edilmemeli.