09 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İliç maden işletmeciliğine ekonomik bakış

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

Bir işletmenin hem planlama hem de işletme döneminde başarımı (performansı) üç boyutta ele alınır ve de alınmalıdır. Bu üç boyut şöyledir: Ekonomi – Ekoloji (Çevresel de deniyor) – Toplumsal (Sosyal de deniyor). Bu üç boyuttan ekonomi boyutuna bakalım hele.

Bu işletmenin etkililiği açısından bakarsak acaba gerçekten halk için gerçekten yararlı ve gerekli bir iş mi yapılmaktadır? Altın ne için gereklidir? Bu işletmenin ürettiği ham madde olan altının yüzde 47’si mücevher (takı-tuku) sektöründe kullanılmaktadır. Değer mi bu risklere? Altının kullanıldığı diğer bir yer ‘külçe, altın para, madalya’ (yüzde 26) ; merkez bankaları ve diğer kurumlar da ‘finans’ amaçlı olarak bir miktar kullanıyor (yüzde 24) ; kalan kısım da teknolojide (uzay çalışmalarından elektroniğe, diş hekimliğinden konfeksiyona vd.) kullanılmaktadır. Bu son kısım için daha önceki yıllarda çıkarılmış olan altın yeter de artar bile. Yani bu madenin çıkarılmasının ‘fayda-maliyet oranı’ negatif!

Bu işletmenin (Anagold) yabancı ortağının ülkemize bıraktığı değerin devede kulak olduğunu sağır sultan bile biliyor artık. Bu açıdan da bu işletmenin yaptığı iş ussal değil. Atatürk 1935 yılında maden aranması için Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nü, madenler işlensin diye Etibank’ı kurdurmuş. Gel gör ki, Enstitü, 1985 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)’ne dönüştürülmüş, yapısı ve işlevi de tümüyle değişmiş, özel sektöre hizmet eder hale gelmiş. Neoliberalizmin 1980’lerde ülkemizde Özalizm olarak uygulandığı dönemde madencilik özel sektöre açılmış. Giderek Maden Kanunu’nda adım adım vurulan darbelerle gelmişiz bugüne. Tüm madenlerimizi çok uluslu şirketlere teslim etmiş durumdayız.

İliç maden işletmeciliğine ekonomik bakış - Resim : 1İliç maden işletmeciliğine ekonomik bakış - Resim : 2

MADEN TEKELLERİ

Bugün dünyada üç tane madencilik tekeli var.

BHP Billiton adlı şirket İngiliz-Hollanda ortaklığı olan Billiton Plc. şirketi ile Avustralyalı Broken Hill Proprietary Co. Ltd. şirketinin bir araya gelmesiyle (şirket birleşmesi) 2001’de kurulmuş. Ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.bhp.com/.

AAC ise Oppenheimer ailesi tarafından kurulmuş olan bir şirket. Ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.angloamerican.com/ ve https://en.wikipedia.org/wiki/Anglo_American_plc.

Rio Tinto’yu ülkemizde duymayan kalmamıştır. Ortakları arasında İngiliz kraliyet ailesi, Amerikan burjuvazisi (HSBC aracılığıyla Rothschild ailesi, yüzde 31,81 payı), JP Morgan (Yahudi yatırım şirketi, yüzde 14,48 payı) vb.’ni sayabiliriz. Ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.riotinto.com/

Türkiye’de dahil madencilikten ülkeye kalan pay çok küçük, bu da çevresel bozulmanın tamirine yetmez! Türkiye’de madencilik üretimi katma değerli yapılmıyor. Türkiye’de son 24 yılda yaklaşık 500 ton altın üretilmiş. Bunun karşılığı 1950 TL/gram değeri üzerinden 32,5 milyar dolar. Ancak madenciliğin ülkenin GSYH içindeki payı yüzde 1,1-1,4 arasında değişiyor. Çünkü madencilik ürünlerinden gerekli katma değer üretilmiyor. Teşvikler gırla. Maden Kanunu’nda öngörülen teşvikler ve Türkiye’de genel olarak uygulanan SGK, elektrik, istihdam, yatırım gibi diğer tüm teşviklerden yararlanılıyor. Ayrıca KDV iadesi ve Ar-Ge teşviki alınıyor. Şirketlerin ürettikleri altın ve metal konsantresi karşılığı olarak ödedikleri devlet hakkı ise düşük, ürettiklerini yasaların öngördüğü şekilde dolar ya da altın olarak alıp götürüyorlar. Şirket zaten kazandığını uluslararası medyada ifade ediyor ve bunun için daha çok kazanmak amacıyla genellikle kiralık ekipman kullanıp taşeronlarla çalışıyor ya da taşeron üzerinden ekipman kiralıyorlar. Türkiye’de devlet hakları, genellikle şirketler tarafından bildirilen satış değerine göre ücretlendiriliyor. O da ne denli güvenilir?

SAHİ KİM BU ANAGOLD?

Çöpler madenini işleten şirketler habire değişmiş ama ayak izini 1999’a dek sürerseniz karşınıza Rio Tinto çıkıyor. Bu tarihte İliç’te Çukurdere Madencilik şirketi kurulmuş. Bu şirketi kuran da Anatolia Minerals Development Ltd. iyi mi! Bu şirket de projelerde Rio Tinto ile ortak. Bu arada, Anatolia Minerals’in Avoca Resources (Avustralya) şirketi ile şirket birleşmesi yapıp Alacer Gold şirketini oluşturduklarını da belirtelim. Şirket birleşmeleri durmuyor, Alacer Gold başka bir şirketle birleşip Kanada merkezli SSR Mining oluyor. İşte İliç’teki mevcut Anagold adlı şirket, SSR Madencilik ile Çalık şirketinin Lidya Madencilik şirketinin ortaklığıyla kuruluyor. Bu şirket İliç’te altın üretimine 2010’da başlamış.

Bu arada ANAGOLD’un yerel siyaset-ticaret ağından da kısaca söz edelim. Anagold Madencilik karmaşık bir yerel çıkar ağı örmüş: Taşeron şirketler (daimi 36 şirket ve irili ufaklı 100 şirket ki bunların çoğu birkaç yerel aileye -Demir, Yıldırım, Keklik ve Buran aileleri vd.- ait; bir de ortaklıklar iktidar koalisyonuna da uygun; hatta patron yanlısı sendikanın şubesini de saymalı. Bu konuda ayrıntılı çalışmalar mevcut. Bir örnek için bkz. Bahadır Özgür : https://www.gazeteduvar.com.tr/altin-siyaset-ticaret-ilicteki-yerel-oligarsi-makale-1671000.’

SONSÖZ

Altın madenciliğinin gerekli olup olmadığı ekonomik-ekolojik-sosyal boyutlarda tartışılmalı alternatif ekonomik faaliyetler planlamalıdır. Örneğin yörede Erzincan peynirinin mucidi Şavak aşiretinin 50 bin koyunu varken şimdi indi parmak hesabına! Ülkemizin sömürge madenciliğinden nasıl kurtarılması gerektiği hakkında acilen ulusal / halkçı ekonomi plan ve projeler geliştirilmelidir.

OKUMALIK:

İbrahim Gündüz, Altın Ölüm ve Altın Girdap adlı kitapları (Galeati Yayıncılık).

Maden Altın madenleri