01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İlk hedefiniz Akdeniz heykeli

Tuna Kiremitçi

Tuna Kiremitçi

Eski Yazar

A+ A-

İstanbul'daki İsrail Elçiliği'ne protestoya giderken, İlhan Koman'ın "Akdeniz Heykeli"nin de kolunu koparıvermişiz.

Bu arada, yaralı ve ölü Akdenizli çocukların fotoğrafları yağıyor Gazze'den. "Bir fotoğraf binlerce kelimeye bedeldir" hesabı.

Demek ki yağan fotoğraflardaki acı, asla sayamayacağımız kadar çok kelimeye bedel.

O fotoğrafların ardındaki insan acıları, hayat boyu yazsak anlatamayacağımız kadar derin.

"Auschwitz'den sonra şiir yazmak barbarlıktır!" demişti vaktiyle, acıların filozofu Adorno. O kadar haklıydı ki, haklılığını kabul edemedik. İnsanlığın bunu yapacak cesareti yoktu.

Barbarlığımızdan Hiroşima'dan sonra, Şatilla'dan sonra, Srebneritsa'dan sonra devam ettik şiir yazmaya.

Çünkü gerçeklerden çok illüzyonlara ihtiyacımız vardı. Bizi gerçeklerden kurtaracak masallara.

İnsanoğlunun en acıklı özelliklerinden biridir zaten, gerçeklerden çok illüzyonlara ihtiyaç duyması.

Kendini gerçeğin çöllerinden çok Matrix'in sanal vahalarında nedense rahat hissetmesi.

Siyasetçiler bunu bilir, bize her gün hayranlıkla seyredeceğimiz illüzyonlar sunarlar.

Biz de en becerikli illüzyonistleri en iyi siyasetçiler, kanaat önderleri, rol modeller sayar, onların peşinden gideriz.

Gerçekler zahmetlidir çünkü. Araştırmayı, öğrenmeyi, deneme-yanılmayı gerektirirler.

Bir taraf çocukları vurarak dışarıda güç kazanır, diğer taraf ona bağırıp çağırarak içeride oy. Ne dayanışma ama!

Nitekim ticaret devam eder, jet yakıtları satılır, değişen bir şey olmaz. Böyle bir kazan-kazan durumu görülmemiştir.

Çocukları vuranların elçliğini protestoya giderken, dönüşte İlhan Koman'ın "Akdeniz" heykeliyle karşılaşırız.

Heykel kollarını açmış, bizi binlerce yılın bilgeliğiyle, bembeyaz kucaklamaya hazırlanmaktadır.

Bütün illüzyonların ötesinde, gerçeğin ta kendisidir. O Akdeniz'in ruhudur. Tıpkı fotoğraflar gibi, o da binlerce kelimeye bedeldir.

Hemen nasibini alır Ortadoğulu şiddetimizden ve açtığı kol koparılır. Çünkü karşısındakiler Akdenizli falan değildir.

Gazze'de ölen çocuklar da Akdenizlilik dururken barbarlığı seçenlerin kurbanıdırlar.

Barbarlığımızın hedefi Akdeniz ve Akdeniz'in temsil ettiği iyilik-güzellik dünyasıdır.

Koskoca Akdeniz'e zarar verecek halimiz yoktur. O yüzden hıncımızı Akdenizli çocuklardan ve Akdeniz heykelinden alırız.

Peki ne zaman gelecek barış? Tabii ki bize savaştan daha kârlı göründüğü zaman!

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları