IMF, finansal riskin arttığına dikkat çekiyor
Geçen ay içinde IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu’nu yayınladı. Rapor, her yıl iki defa yayınlanır ve küresel finansal sistemle ilgili durum tespiti yapılır, gelişmeler, riskler ve izlenecek politikalarla ilgili öneriler yer alır. Bu yıl hazırlanan Rapor üç ana başlıkta toplanmış; küresel finansal sistem, kripto varlıkların ekosistemi ve yeşil ekonomiye dönük olarak kurulan yatırım fonları.
DÜNYA EKONOMİSİNDE İYİMSERLİK AZALIYOR
Rapor’un ilk bölümünde 2021 yılının başında yaşanan iyimser havanın yaz aylarının sonunda dağıldığına işaret ediliyor. Yılbaşından itibaren artan emtia ve varlık fiyatlarının küresel ekonomiyi tehdit ettiği saptanıyor. Küresel ölçekte artan enflasyonun varlık fiyatlarının artışını tetiklediği belirtiliyor. Parasal genişlemenin dolaylı etkisinin düşük maliyetle borçlanma imkânlarına işaret ediliyor. IMF Raporu’nda artan borçlanmanın getirdiği risklerin altı çizilmiş (özellikle gelişen ülkeler için). Gerçekten de salgın sürecinde artan borçluluk oranı, küresel finansal sistemin yumuşak karnıdır. Raporda önümüzdeki yıl yapılacak muhtemel faiz artışlarının finansal sistemin zaaflarını artıracağı belirtilmiş. Ayrıca gelişen ülkelerin daha yüksek maliyetlerle borç çevirmek zorunda kalacakları ve bazı ülkelerin geri ödeme risklerinin bulunduğu ifade edilmiş. Gelişmiş ülkelerde yükselen faizlerin dolaylı etkisi ile gelişen ülke para birimlerinin değer kaybedeceği de öngörülmüş. IMF’ye göre gelişen ülkelere yönelik portföy yatırımlarının ve doğrudan yatırımların beklenenden daha önce azalması bekleniyor. Raporda gelişmiş ülkelerde enflasyonun 6 ay – 1 yıl içinde yeniden gerileyeceği iddia ediliyor.
KRİPTO VARLIKLAR FİNANSAL SİSTEMİ TEHDİT EDİYOR
İkinci bölümde kripto varlıklar detaylı olarak analiz edilmiş. Kripto varlıkların ulaştığı büyüklük ve yaygınlık IMF’yi tedirgin ediyor. Raporda özellikle stable coin veya sabit koin olarak adlandırılan ve belirli somut varlıklara dayandırılan para birimlerinin sebep olabileceği riskler ele alınmış. Rapor, kripto varlıkların devletler tarafından düzenlenmesinin ve daha şeffaf bir yapıya kavuşturulmasının önemini vurgulamış. Mevcut yapının devam etmesi halinde kripto varlıkların küresel finansal sistemde istikrarsızlığa yol açabileceği uyarısında bulunulmuş. Ayrıca son yıllarda merkez bankalarının dijital paralarını yaygınlaştırmasının önümüzdeki yıllarda dolarizasyonun azaltılmasında etkili olabileceği de ifade edilmiş.
YEŞİL EKONOMİ FONLARI YENİ BALON MU OLACAK?
Son bölümde ‘sürdürülebilir yatırım fonları’ ele alınmış. Yeşil ekonominin geliştirilmesine dönük olarak kurulan iklim değişikliğine odaklı fonlar henüz önemli bir etki yaratacak büyüklüğe erişemedi; sürdürülebilir fonlar 3.6 trilyon dolara ulaşmışken iklim fonları sadece 130 milyar dolar büyüklüğündeler. ‘Sürdürülebilir ekonomi’ konusunun son 5 yılda gelişmiş ülkelerde bir ‘trend’ olduğu görülüyor. Çevreye ve iklim değişikliğine karşı bir duyarlılık oluştu (veya oluşturuldu). Çevre ile ilgili projelere ve şirketlere fon akışlarının arttığı bu ortamda ayrılan kaynaklara ve yapılan düzenlemelere rağmen hedeflere ulaşma konusunda sahada tatmin edici sonuçlar olmadığı görülüyor. IMF Raporu bize bu ‘trend’in katlanarak artacağını ve küresel finansal sistemde yeni bir balonunun şişirileceğini ‘müjdeliyor’. IMF’nin fon yöneticileri ile yaptığı ankette, yöneticilerin konu ile ilgili verilerde yetersizlikten şikâyetçi olmaları dikkati çekiyor. Sektörün finansal tarafı ile ilgili belirgin standartların olmaması önemli bir zaaf olarak tanımlanmış. Dolayısıyla yukarıda sözünü ettiğim balon riskinin çok yüksek olduğu görülüyor.
IMF HÂLÂ İYİMSER VE AMA TEMKİNLİ
Sonuç olarak IMF Raporu dünya ekonomisinde yılın ilk yarısında oluşan olumlu havanın dağılmaya başladığını ve bazı risklerin ortaya çıktığını ifade ediyor. Yüksek enflasyon, merkez bankalarının genişlemeci para politikalarını terk etmeleri, gelişen ülkelerde artan borçluluk ve geri ödeme zorlukları, kripto varlıkların statüsünün belirsizliği gibi risklere dikkat çekilmiş.
Rapor’da son aylarda tartışılan stagflasyon ihtimaline değinilmemesi dikkat çekiyor. Hatta gelişmiş ülke merkez bankalarının dair önümüzdeki 6 ay – 1 yıllık dönemde enflasyonun gerileyeceğine dair beklentilerini destekleyen bir yaklaşım var.
TÜRKİYE’NİN HALKÇI DEVLETÇİ POLİTİKALARA GEÇMESİ ŞART
IMF’nin gelişen ülkelerle ilgili yaptığı tespitler ve riskler Türkiye için de geçerli. Gelişmiş ülkelerin faizlerinin artması ve buna bağlı olarak gelişen ülkelere yatırımların azalması ve küresel yaygınlıktaki yüksek enflasyonun Türkiye’yi etkilemesi beklenen riskler olarak göz çarpıyor. Mevcut neo-liberal politikalar bu risklerin bertaraf edilmesinde yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla hükümetin devletçi ve halkçı ekonomi politikalarına yönelerek, finansal sistemde istikrarı sağlayacak olan kontrollü kambiyo rejimine geçerek önümüzdeki zorlu sürece hazırlanması gerekmektedir.