İmparatorluğu yıkan kadın Sara misali
LÜtfü Akdoğan 21 Ekim 2021’de uzun yıllar ikamet ettiği İstanbul’da vefat etti. Araştırmacı gazeteci, siyasetçi ve ticaret erbabıydı. Gazetecilik hayatı boyunca Cemal Abdülnasır’dan İran Şahına, Kral Hüseyin’den Suudi Krallarına, Kaddafi’den Saddam’a, Molla Mustafa Barzani’den Suriye Cumhurbaşkanı Emin El-Hafız’a, Hindistan’ın ilk Başbakanı Nehru’dan Yaser Arafat’a, Cezayir kurucu Cumhurbaşkanlarına onlarca Kral ve Başkanlarla röportajlar ve Türkiye adına görüşmeler yapmış. Kendisine “Kralların Karalı” unvanını vermiş. Resmi sitesinde yazılan hayat hikâyesinde 24 Temmuz 1930’da Antakya’da doğduğu iddia edilir. Bu bilgi yanlıştır. Doğduğu kasabada devletin tüm kurumları henüz faaliyet halinde olmadığından nüfusu Antakya’dan alınmış olabilir.
Şahsen tanıdığım, babamın çok yakın arkadaşı ve aile ahbabımız babası Cemil Kavas’tan, oğlu Lütfü Akdoğan beyin hayat hikâyesini çok dinlemiştim. Rahmetli Lütfü Bey, ailesi ve ecdadının ikametgâhı olan İskenderun Sancağının (bugünkü Hatay) Süveydiye (bugünkü Samandağ) nahiyesinde doğdu. Doğduğu ev halen durmaktadır. 7 sene önce Ulusal Kanal’da katıldığım programın ardından tanıştığım Lütfü Akdoğan’ı yıllar sonra doğduğu eve götürmüştüm. Hayatının son demlerinde Hatay’a ve Samandağ’a daha sık gelir olmuştu. Çok sık görüşürdük. 2019 mahalli seçimlerinden sonra daha az konuşur ve görüşür olmuştuk.
TAM BİR CUMHURİYET AYDINIYDI
Türkmen kökenli aile aslen Konya Vilayetinden olup, 1516’da Suriye ve Mısır’ı Osmanlı idaresine katmak isteyen Yavuz Sultan Selim döneminde bölgeye yerleşmiş. Cemil amca, Kavas ismini atalarının icra ettiği görevden aldıklarını söylemişti. Kavas’ın bir anlamı da Osmanlı döneminde, önemli bir makamı ya da o makamdaki yöneticiyi koruyan silahlı görevli demek. Cemil amca kasabanın en şık giyinen şahsiyetlerinden birisiydi. Merkez çarşıya indiğinde onlarca metreden fark edilirdi. Beyaz takım elbisesi, fötr şapkası, selamı ve kelamı, efendiliği ve ilmi ile tam bir Cumhuriyet aydınıydı.
Varlıklı bir aileydi. Kendilerine, atfedilen devlete bağlılık ve tevdi edilen (verilen, bırakılan) görevlerini hakkıyla ifa etmek karşılığında geniş topraklara sahip olmuşlar. Genellikle çiftçi olan ahaliye karşı şefkatli, cömert ve hakkaniyetli davrandıkları anlatılırdı. Aileye evlilik yoluyla Arap kökenli hanımların dâhil olması, Arapçanın kalabalık bir nüfus tarafından konuşulması, Osmanlı alfabesinin Arapça harflerden oluşması, Osmanlıca ve günümüz Türkçesinde hukuki, iktisadi, tıbbi, ilmi terimlerin ezici çoğunluğunu Arapçanın oluşturması sonucunda aile, Türkçeyi artık çok kullanmaz. Lütfü beyin annesi, Cemil beyin eşi Emine hanım, Halep bölgesinden Arabi’dir. Lütfü Akdoğan, daha baskın olan Arabi simasını annesi Emine hanımdan almış. Emine hanım oğlu Lütfü beyi doğurduktan saatler sonra kan kaybından vefat etmiş.
'UĞURSUZ ÇOCUK'
Tekrar evlenen Cemil beyin yeni hanımı henüz ilkokul çağında bile olmayan Lütfü Akdoğan’ı, “uğursuz çocuk” diyerek aynı evde istemez. Cemil Bey, velet yaştaki evladını, Halep’e yatılı bir okula verir, oğlunun ziyaretlerine giderdi. Lütfü bey, ancak liseyi bitirdikten sonra babasının yanına dönebildi. Kısa bir dönem Samandağ Atatürk İlkokulunda öğretmenlik yaptı. Üniversite eğitimi için yeniden gurbete, bu sefer İstanbul’a yatılı bir okula gönderildi. Lütfü Akdoğan, İskenderun eski Belediye Başkanı aslen Süveydeli (Samandağlı) olan Mete Aslan’ın akrabasıdır. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın da akrabası olduğu iddia edilir. Belki Lütfü Savaş’ın ecdadının da Yavuz Sultan Selim döneminde Konya vilayetinden gelmiş olmasına atfen bir akrabalık bağının olabileceği ihtimalidir.
SARA
25 Kasım 2018’de “İmparatorluğu Yıkan Kadın Sara Umman’da” başlığını taşıyan yazımız yayınlanmıştı. Başlığa ilham olan, “İmparatorluğu yıkan kadın Sara” kitabının yazarı rahmetli Lütfü Akdoğan. O yazıdan iktibas edelim: “Bu Sara Şam Kralı Cemal Paşa’nın sevgilisi Yahudi Sara değil. Üstat gazeteci, araştırmacı yazar ve siyaset bilimci Lütfü Akdoğan’ın ‘İmparatorluğu yıkan kadın Sara’ kitabına ilham olan kadın da değil. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun eşi Sara’dan bahsediyoruz. İyi bir ortak. Yolsuzluk sanatında da eşini yalnız bırakmıyor. İsrail savcılarının nefesi onun da boynunda. Sara ve eşi Netanyahu, Körfez ülkeleri için ‘güzel projeleri’ olmalı ki diplomatik ilişkisi dahi olmadığı Umman Krallığı’nda Sultan Kabus Bin Said tarafından kabul ediliyor. Ziyaret Türkiye’den uzak olan Umman Krallığı’na olunca medyamız konu ile yakinen ilgilenme ihtiyacı duymamış. Hâlbuki bırakın Arap ve İslam âlemindeki gelişmeleri, Dünyanın en ücra köşesinde hâsıl olan bir hadisenin Türkiye ile ilgili olabileceğini akıldan uzak tutmamalıyız.” diye yazmıştık.
Bugünkü konumuzun muhatabı da Lütfü Akdoğan’ın kitabındaki Sara değil. Ama en az onun ve eski İsrail Başbakanı Netanyahu’nun eşi kadar tehlikeli ve etkili bir Sara. İslam Dünyası Rabıtası genel Sekreteri Şeyh Muhammed Bin Abdulkerim El-İssa ile tanışın. Bu Şeyh Suudili. Rabıtanın merkezi Mekke’de. Suudi Hanedanlığını, bütçesinden finanse ediliyor. Batı Dünyası, İsrail ve ABD ile en yakın ilişkilerin tesis edilmesinden yana. İran, Lübnan Hizbullah’ı başta olmak üzere Şiiler, Aleviler, Vahhabi Sünnetine biat etmeyen tüm Sünniler, İsrail ve ABD’ye karşı gelenler gayrimüslim ve savaşılması gereken tehditkâr unsurlardır. Adı İrine Tsukerman. Bir Siyonist Yahudi. Danışmanı, refakatçisi ve yoldaşı. Şeyh ile baş başa, başı açık saatlerce muhabbet edebiliyor.
ŞEYHİN ÜZERİNDEKİ ETKİSİ ÇOK GÜÇLÜ
İrine Tsukerman veya icra ettiği göreve uygun olan ismi “Ukraynalı Sara” kendisini Orta-Doğu uzmanı olarak tanıtmaktadır. İnsan hakları savunucusu ve siyasi analist kimliği ile propaganda ediliyor. Kudüs’te Aksa Camiinin yıkılması ve olduğu yere Kral veya peygamber Süleyman’ın makamı ve heykelinin inşa edilmesini hararetle savunuyor. Dünya İslam Rabıtası Genel Sekreteri Suudili Şeyhin tüm yurtdışı ziyaretlerine refakat ediyor. Bu ziyaretlerin programları kendisinin de dahil olduğu küçük bir grup tarafından hazırlanıyor. Siyonistler ile Müslümanların aynı kökenden olduklarını, aralarında bir husumetin olmadığını ve Dünyayı tehdit edenlere karşı birlikte mücadele etmeleri gerektiğini telkin ediyor. Şeyhin üzerinde çok güçlü bir etkisi var.
“Ukraynalı Sara” Suudili, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)'li ve Mısırlı televizyon kanallarında sürekli boy gösteriyor. Başta Suudi tarafından finanse edilen Suudi Arap News gazetesi Körfez gazetelerinde Arapça yazılar yayınlıyor. Suudi hapishanesinde olan ve idamla yargılanan Sünni Alim Şeyh Selman ElAwda ve onun gibi düşünen din adamlarının İsrail’e karşı olması, Siyonist Yahudileri eleştirmesi, Suudi hanedanlığın İslam Alemine en büyük zararı ve düşmanlığı yaptığını söylemesi sebebiyle sürekli “Ukraynalı Sara’nın” hedefinde. Suudi hanedanlığı ve Dünya İslam rabıtası Genel Sekreteri Şeyh Muhammed El-Issa’nın Türkiye düşmanlığı ve Türk mallarının boykot edilmesi propagandalarının arkasında “Ukraynalı Sara’nın” da etkili olduğu kanaati mevcut. İmparatorluğu yıkan Sara misali bu çağımız Saraların Arabi-Türki düşmanlığı ve tahripkâr genel faaliyetleri halkımız tarafından özenle mercek altına alınmalıdır.