İnadı bırak arkadaş
AKP Lideri Tayyip Erdoğan, Salı günü TBMM’de parti grubuna hitaben yaptığı konuşmada Fırat’ın doğusuna harekât başlatılacağını açıkladı. Buralarda artık DEAŞ’ın kalmadığını da vurguladı. Böylece hedefin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altına saklanan Suriye PKK’sı olduğunu göstermiş oldu. Ülkemizdeki 4 milyon Suriyelinin de ülkelerine ancak bu bölgeler temizlenince dönebileceklerini belirtti.
Fırat’ın doğusundaki teröristlere karşı başlatılacak temizleme kararı elbette ki doğrudur. Mutlaka yapılmalıdır. Çünkü ABD, PKK’ya her türlü silahı vermekle kalmadı şimdi Kuzey Suriye’de Kürt Hava Kuvvetleri’ni kurmak için özel havaalanları inşa ediyor.
Eğer Sayın Erdoğan’ın niyeti seçim hesabı değil de gerçekten PKK’ya operasyon ise, bunun temel bir şartı var: Suriye hükümeti ile işbirliği... Eğer bu yapılmaz ise, yani PKK-PYD’nin hakim olduğu Suriye topraklarına Türkiye, Suriye hükümetinden izin almadan girecek olur ise o zaman başımız sadece ABD ile değil Suriye hükümeti ile de belaya girecek. Suriye ile stratejik ortak olan Rusya buna tepki göstermese bile bize yardımcı olmayacak. Ayrıca Birleşmiş Milletler’de Türkiye işgalci devlet gösterilip suçlanacak; ülkemize karşı ambargo çığlıkları atılacak.
Bu önemli engeli kolayca geçmemiz mümkündür. Bunun yolu, Türkiye’nin Suriye hükümeti ile işbirliği yapmasından geçiyor.
Geçmişte Suriye ile aramızda çok kötü olaylar yaşandığına göre; bu işbirliği kurulabilir mi?
Kurulur. Çünkü:
Suriye hükümeti Rusya ile sıkı işbirliği yapıyor, Türkiye de Rusya ile hem siyasi hem ticari alanlarda iyi ilişkiler yürütüyor...
Suriye ile İsrail düşman ülkeler konumunda... Türkiye de İsrail’i siyaseten düşman ülkeler listesine yazmış gibi davranıyor.
Suriye yönetimi ABD’ye karşı; Türkiye de karşı...
Özetle, pratik dünyada Türkiye, Rusya, Suriye aynı kampta...
Ama özelde Erdoğan, “Katil Esed!” saçmalığı ile bu cepheyi bozuyor... Bu nedenle de Suriye’deki operasyonlarda ülkemiz yapayalnız kalıyor. Bu kör düşmanlık; bölgede yaptığımız harekâtın gücünü ve etkisini zayıflatıyor, bize olan maliyeti birkaç kat artırıyor. Erdoğan’ın mezhep saplantısı sonuçta ABD’nin elini kuvvetlendiriyor.
VATAN PARTİSİ’NİN SESİNİ DUYMAMAK
Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek yıllardır Erdoğan’a Suriye yönetimi ile anlaşma çağrıları yaptı. Erdoğan’ın son açıklamasına destek veren Sayın Perinçek çağrısını yineledi ve “Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonu selamlıyoruz ve ordumuzun arkasındayız!” dedi. Suriye ve Rusya ile işbirliğinin bu operasyonu çok daha kolay ve daha az maliyetle yürütmemizi sağlayacağına işaret etti. Aynı gün Amiral Soner Polat da hükümete, bölgede başarı için Suriye yönetimiyle işbirliği çağrısında bulundu. Böyle bir işbirliği ordumuzun elini kuvvetlendirmekle kalmayacak iç cephenin de kuvvetlenmesine yol açacak.
Buraya not ediyorum: Eğer Suriye ile işbirliği yapmaz ise Erdoğan bu iktidarı taşıyamayacaktır.
O yüzden bir kez daha uyarıyorum: İnadı bırak arkadaş! Eğer Beşşar Esad ile anlaşmazsan, seni “Sarı Yelekliler” değil Beşar Esat düşmanlığı devirecek.
KADIN DÜŞMANLIĞI OY GETİRİYOR
İddia ediyorum: AKP’nin Yeni Türkiye’sinde akademik unvan sahibi olmak, berber olmaktan daha kolaydır. Berber olmak için tıraş etmeyi bilmen gerekir. Yetmez, sınava girip Berberler Odası’ndan diploma alman şarttır. Yani berberlikte AKP’li olmak sökmez, makası iyi ve doğru kullanmak temeldir.
Peki profesör olmak nasıl bir şeydir?
Üniversiteyi bitir, sıraya gir; AKP’yi öven konuşmalar yap, sosyal medyadan böyle mesajlar yolla; çok geçmeden seni profesör ilan ederler. Bunların içinde öyleleri var ki ilkokul eğitimi bile almamış kadar cahiller. Bu tiplerden birisi İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde imiş. Prof. Dr. unvanları taşıyan İbrahim Emiroğlu şöyle demiş: “Adet olmak hastalıktır!”
Be adam! Eğer kadınlar âdet görmeseydiler sen bu dünyaya gelemez, böyle saçmalayamaz; kadınları da böyle üzemezdin!
En basit tıbbi gerçeği bile bilmeyenler şimdi AKP sayesinde üniversiteleri doldurmuşlar ve bütün üniversiteleri böyle tipler yönetiyor.
AKP’nin profesörleri bu ilkel fikirleri, Orta Çağ kafalı Emevi Arap zihniyetinin temsilcisi sözde hocalardan alıyor. Buyurun’un Tokat-Erbaa’daki Çarşı Camisi İmamı İbrahim Galip’in yediği naneye... Bu yobaz adam demişki: “Kadından yönetici olmaz, münafıktır kadınlar!”
İşte bu yüzden kadınlarımızı türban altına sokup hayattan kopartıyor ve evdeki masa, sandalya gibi bir eşyaya çeviriyorlar. Bunlar da AKP’ye oy atan makineler oluyorlar.
Göreceksiniz; kadın düşmanı bu sözde prof ile sözde imam, yakında daha üst makamlarda karşımıza çıkacaklardır. AKP sayesinde...