İnanılmaz bir olay -(TAMAMI)
Geçen hafta Adana Barosunun düzenlediği “Uluslararası Sözleşmeler Işığında 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasasının Değerlendirilmesi” konulu panel çok başarılı geçti. Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık ve Yönetim Kurulu üyelerinin özverili çalışmaları panalistlerin verdiği mesajların yöre kamu oyuna ulaşmasını sağladı. Umarız Adana Barosu ve diğer Barolar böylesine önemli konuların kamu oyunca paylaşılmasına aracılık etmeye devam ederler.
Panelin ikinci bölümünde ülkemizde sendikacılığın güncel sorunlarını tartıştık. Panelistlerden CHP’nin sivil toplum örgütlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Basın-İş sendikası genel başkanı Yakup Akkaya inanılmaz bir belgeyi katılımcılarla paylaştı.
Belge 27 Nisan Cumartesi günü Maslak Sheraton Otelinde düzenlenecek bir panalle ilgiliydi. Paneli Boğaziçi Eğitim ve Danışmanlık isimli bir şirket düzenliyordu. Panelin konusu”İşten Çıkarma Stratejileri” başlığını taşıyordu. Asgari ücretin 774 lira olduğu ülkemizde işverenler 650TL+ KDV ödeyerek bu panelde anlatılacak olanları dinleyebilecekti. İşin tuhaf ve şaşılacak yanı Çalışma Bakanlığının iki üst düzey bürokratının bu toplantıya konuşmacı olarak katılacağının ilan edilmesiydi. Çalışma Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Dr.Ali Kemal Sayın ve SGK 2.Müdürü Ersin Umudu bu toplantıda işverenlere konu ile ilgili bilgi verecekti.
Çalışma Bakanlığının iki üst derece bürokratının böyle bir toplantıya Bakanın bilgisi ve onayı olmadan katılması olanaksızdır. Çalışma Bakanlığının işverenlere işçilerin işlerinden nasıl kolayca ve tazminat ödenmeden çıkarılabileceği konusunda bilgi vermesi gerçekten inanılmaz ve ülkemizde örneğine daha önce hiç rastlanmamış bir olaydır.
Çalışma mevzuatını oluşturan yasaların ve genel olarak İş Hukukunun amacı sermaye karşısında güçsüz olan işçiyi korumaktır. Çalışma Bakanlığının görevi bu temel anlayışın uygulamaya yansımasına ve yasaların eksiksiz uygulanmasından sorumlu olmaktır. Bu demektir ki Bakanlık işçiyi korumak için çıkarılmış yasaların uygulanmasına nezaret edecek, işçilerin vahşi kapitalizmin elinde perişan edilmesini önleyecektir.
Değindiğimiz inanılmaz olay Bakanın ve bürokratlarının temel görevlerinin ne olduğunu anlayamamış olduklarını açıkca ortaya koymaktadır. Çalışma Bakanı ve personeli hiçbir zaman ve hiçbir koşulda işçi-işveren ilişkilerine işverenin yanında ve onun yararına bir tutum sergileyemez.
Temel kural bu olunca Bakanın ve üst düzey bürokratlarının işçilerin işten çıkarılması konulu bir panale katılmaya olumlu bakmalarını anlamak mümkün değildir. Çalışma Genel Müdürü ve SGK 2.Müdürü işverenlere işçileri nasıl rahatlıkla işten çıkarabileceklerini ve tazminat yükünden nasıl kurtulacaklarını mı anlatacak? Böyle olması gerek çünkü panelin amacı işverenlere bu konuda ki yasal boşlukları anlatmak olacaktır.
AKP hükümetinin kimden yana olduğunu bundan daha iyi anlatacak bir örnek olamaz. Kamu kuruluşlarını satarak işçileri açlığa tutsak eden, çalışma yasalarını ILO ve AB normlarına aykırı bir biçimde yasalaştıran ve işçilerin demokratik ve bağımsız sendika hakkını yok ederek ülkede AKP’ye bağımlı sendikacılık anlayışını kurmaya çalışan, işçinin hakkını korumak için AKP karşıtı söylemlerle öne çıkan sendikaları yok etmek için hukuku ayaklar altına almaktan çekinmeyen bir siyasal anlayışın en somut örneğidir yukarıda değindiğimiz olay.
İşverene bu kadar dost, işçiye ve sendikasına bu kadar düşman bu partiye işçiler neden oy veriyor ve ne zamana kadar da vermeye devam edeceği çok merak edilecek bir konudur. Sendikalar ve muhalefet partileri işçilerin bu siyaset anlayışını ve oy verme eğilimini mutlaka değiştirmek için gereken çalışmaları mutlaka yapmalıdırlar yoksa yarın çok geç olacaktır..