İnönü’nün çetelerle mücadelesi -(TAMAMI)
Dünkü yazımın ardından yurtdışında bulunan önemli bir isimden mesaj aldım. Emekli Büyükelçi sevgili Onur Öymen İmralı görüşmelerini analiz ettikten sonra sormuş: “Acaba İsmet Paşa sağ olsaydı ne yapardı?”
‘Feda etmeye hazırmısınız?’
İsmet Paşa’nın böyle durumlarda ne anlatacağım ama önce sevgili Onur’un mesajından bir özet okuyalım:
“İmralı’daki görüşme zabıtlarının basında yayınlanmasından sonra dünya ülkelerinin ve uluslararası kuruluşların ne tepki verecekleri merak konusudur. İşin özü şu: Amerikalıların, Avrupa Birliği’nin, Avrupa Parlamentosu yetkililerinin ve birçok Avrupa ülkesinin hararetle destekledikleri İmralı süreci tam bir skandala dönüştü. Terör örgütü liderinin daha da büyük terörist saldırılarda bulunma tehdidiyle Türkiye’yi bir rejim değişikliğine zorlamak istediği anlaşıldı.
Peki başından beri Türkiye’ye terörle müzakere yöntemini, öneren, İmralı sürecine destek olan bu ülkeler ve bu kuruluşlar Öcalan’ın böyle bir tutum izleyeceğini bilmiyorlar mıydı?
Bunun bir tek anlamı olabilir: uzun zamandan beri kuşkulandığımız gibi, kendi kafalarında olan ve bir Kürt meselesi çözümüne Türkiye’yi terör baskısı altına alarak razı etmeye çalışmak.
Artık herkes tavrını açıkça ortaya koymalıdır. Cumhuriyetimizin temel yapısını ve milli değerlerimizi bir terör örgütünün tehdit ve baskıları altında feda etmeye hazır mısınız? Halkımızın ezici çoğunluğu gibi siz de buna razı değilseniz sesinizi çıkartmalı, bu sürece ‘dur’ demelisiniz. Halkın siyasi parti liderlerinden beklediği budur.
Eğer yabancılar Türkiye’ye karşı terör örgütünün taleplerini destekliyorlarsa onlara İsmet Paşa’nın sözüyle cevap vermek gerekir: “Haydi canım sen de”
Uzlaşma aramadı
İsmet İnönü’nün çetelerle mücadelesi konusunda aklıma gelen birkaç olayı anlatayım:
İsmet Paşa’nın kuvvayı milliye içinde en çok huzurunu bozan adam batı bölgesinde çetecilerin başında gelen Çerkez Ethem’di. Çerkez Ethem kardeşiyle birlikte bir teşkilat kurmuş ve kendi deyimiyle onları “Hapishanelerdeki katillerden topluyoruz” demişti. Ethem, konuştuğu yerde darağaçları kurar, devlet gelirine el koyardı. Disiplin bilmez, ast üst tanımaz, astığı atık, kestiği kestik bir adamdı. İsmet Paşa disiplinli orduyu kurmakla görevlendirilince uzun süre bu çetelerle uğraştı. Sonunda Çerkez Ethem ve çetesi karşı tarafa geçerek Yunanlılarla işbirliği yaptı. O olay süresince İsmet Paşa Çerkez Ethem’le hiç uzlaşma aramamıştı. Tersine onu birkaç defa telgrafla uyarmıştı. Paşa bunlardan birinde diyor ki:
“Mustafa Kemal Paşa’dan bir telgraf aldım. Bana ordunun selameti namına gereken tedbirlerin alınmasına karar verdiğini bildiriyordu. Ben Kütahya’dan harekete geçmeden önce Ethem’e telgrafla son bir uyarıda bulundum.”
31 Ocak tarihli telgrafında ise şöyle diyordu: “Bir buçuk aydan beri sizlere türlü vesveseler ika olunduktan sonra siyaseten de herkes türlü istifadelere yeltendi. Bu gibi itilaflarda ya insan büyüğünün sözüne uyar ve emniyet eder, veyahut inat neticesi karşı koymaya veya çatışmaya varırsa talih de oyunda muvafakiyet ihtimalini düşünmek zorundadır. (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, S:228)
İsmet Paşa anlatıyor ki: “Ethem’den meydan okuyan bir cevap aldım. Bana diyordu ki; ‘büyük mücadelelere girişmiş zevatta hayat korkusu yoksa, Uşak cephesine buyurunuz. Böyle olduğunuzu, bu liyakatte olduğunuzu ispat ediniz. Taarruzunuzu bekliyorum.’
Artık taarruza geçmekten başka çare kalmamıştı. “Tümenlerime Gediz istikametinde ileri hareket için emir verdim.” ( İ.İ Hatıraları- Bilgi yayınları)
Çerkez Ethem ve çetesi çatışmadan bölgeden kaçar ve 61.Tümen Gediz’e silah atmadan girer. Ethem izini kaybettirmiştir. Bir süre sonra anlaşılıyor ki çetelerinin bir kısmı dağılmış, Ethem ve kardeşleri perişan vaziyette düşmanla iş birliği haline geçmiş. İsmet Paşa’nın bir komutan olarak yaptığı işte budur.
Şimdi böyle bir Başbakan ya da komutan görebiliyor musunuz?