İnsan hakkı mı İsmail Hakkı mı?
Prof.Dr. Rona Aybay İstanbul Hukuk Fakültesi’nden 1959 yılında birlikte mezun olduğumuz hem yetkin bir hukuk adamı hem de çok iyi bir dosttur. Büyük kent sendromundan kaçarak sığındığı İznik’te hukuk adına hukukçular ve hukukla ilgilenen herkes için çok önemli çalışmalar yapmaktadır. İnsan Hakları Hukuku adını taşıyan son çalışması İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yayınlandı. İnsan hakları konusunda yazılmış en kapsamlı, günceli de yakalamış ve konu ile ilgili tüm soruları yanıtlayacak dört dörtlük bir kitap. İnsan haklarının tanımından, sınıflandırılmasından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yapısına kadar kolayca okunabilen müthiş bir çalışma. 170 sayfada insan hakları konusunu her yönü ile inceleyen öğretici, aydınlatıcı bir hukuk şaheseri. Bu kitabın yargıçlar, avukatlar ve özellikle siyasiler için bir başucu kitabı olacağını sanıyorum.
ONURLU BİR YAŞAM İÇİN İNSAN HAKLARI
İnsanlar güvensizlikler içinde yaşadığı ilkel toplum yaşamından güvenli ve huzur içinde yaşayacağı bir toplum yaşamına bir Toplum Sözleşmesi ile geçtiğini söyleyen hukuk düşünürleri huzurun ve güvenin ancak o toplumda insan haklarına saygılı olunması ile sağlanacağına işaret etmişlerdir. Tarihin değişik dönemlerinde insan haklarını yok sayan, ıskalayan toplumlar cehennemin yeryüzüne taşınmış örneğini sergilemişlerdir. Oysa insan yaşamı kutsaldır ve ona hak ettiği ortamı sağlamak siyasilerin başlıca görevi olmalıdır. Bu açıdan Türkiye’nin dünya kamuoyuna yansıyan görüntüsü son derece olumsuzdur. AİHM’de aleyhine en çok dava açılan ve karar verilen ülke Rusya’dan sonra Türkiye’dir. AKP Hükümeti’nin giderayak çıkardığı İç Güvenlik Yasası ülkemizin olumsuz görüntüsünün üzerine tuz-biber ekmiştir. Avrupa Baroları ve Hukuk Dernekleri Birliği’nde (CCBE) iki değerli meslekdaşımla birlikte Türkiye Barolar Birliği’ni (TBB) temsil etmekteyiz ve yasa nedeni ile Türkiye’nin, haklı olarak, çok ağır eleştirildiğine tanık olmaktayız. Bu yasa ülkemizde demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığının ve insan haklarının vahim ihlalinin somut belgesidir. Böyle bir yasa ile ülke bireylerinin yaşamını karartan ve onları güvencesiz bir toplumda yaşamaya zorlayan bir ülkeye demokrat ve insan haklarına saygılı bir ülke denemez.
İNSAN HAKLARININ ÖZÜNDE İŞÇİ HAKLARI VARDIR
Rona hocanın değerli kitabında tanımını yaptığı insan hakları, kuşkusuz çalışanların haklarını da kapsamaktadır. Emek yüce bir değerdir ve emekçiye onurlu ve güvenli bir çalışma yaşamı vermek insan haklarının en temel bölümünü oluşturur. Ülkemizde emekçilerin onurlu yaşam hakları yadsındığı için insan hakları da büyük yara almaktadır. Ülkesinde emekçilerine onurlu bir yaşam hakkı tanımayan yönetimler toplum diğer katmanlarına da özgür ve güvenli bir yaşam hakkı tanımayacaklar ve bunu ülkede her nasılsa iktidarı ele geçirmiş bir azınlığın iktidarının sürüp gitmesi için yapacaklardır. Nasıl Türk Silahlı Kuvvetleri’nin seçkin, yurtsever üyelerini hiçbir delil olmadan, insan haklarını, hukuku yok sayarak yıllarca hapislerde çürüten hukuk fukarası yargıçlar gün gelip aynı hücrelerde yaşamaya mahkûm edilmişlerse insan haklarını ve hukuku tanımayan siyasilerin de bir gün aynı akıbetle karşılaşmaları kaçınılmaz olacaktır.
SİYASİLER BU KİTABI MUTLAKA OKUMALIDIR
İnsan hakları konusunda donanımlı olmayanlar ülke yönetiminde çok kötü örnekler vermişlerdir. Biz de siyasiler insan hakları ile İsmail Hakkı’yı karıştırmakta ve insan haklarına sıradan bir vatandaş muamelesi yapmaktadırlar. Rona Aybay’ın İnsan Hakları Hukuku kitabı siyasilere geçmişte yaşanan yanlışları yapmama olanağını sunmaktadır. Hocamızın kitabı insan haklarını saygıyı bayraklaştıracak çok önemli bir belgedir ve her siyasinin el kitabı olmalıdır. Demokrasi cahillerin elinde değil bilgelerin elinde yeşerir. Bu kitap siyasetin cahillerine aydınlığın yollarını açacak ve insan haklarını öğretecektir. Eline Sağlık Rona hoca. Demokrasiye katkından dolayı seni kutluyor esenlikler diliyorum.