Yandex
16 Nisan 2025 Çarşamba
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İnsan iklimi değiştirecek güçte mi?

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Jeolojik çağları izleyen bilim insanları bundan yaklaşık 11-12 bin yıl önce, dünyanın son buzul çağı olan Pleistosen çağından çıkarak Holosen adı verilen nispeten istikrarlı ve ısının arttığı bir çağa girdiğimizi söylemektedir.

Zaten zamanlamaya bakarsak Urfa Göbeklitepe’de yapılan keşifte milattan önce 11-12 bin yıl öncesine tarihlenmektedir.

Yani son buzul çağından sonra, bundan 11-12 bin yıl önce dünyamızın ısınmaya başladığını ve Holosen çağına girdiğimizi söyleyebiliriz. Bunun bir başka kanıtı ise bu dönemde bulunan tarihsel buluntulardan, son avcı-toplayıcı toplulukların yerleşik tarım ve hayvancılığa yakın toplumlar olduğunu anlıyoruz.

Bu çağ dünyada ısınmaya paralel olarak uygarlığa geçiş döneminin de başıdır.

ISINMANIN NEDENİ

Bugün bu ısınmaya başka bir açıklama daha yapılmaktadır. İnsanın yaptığı faaliyetlerde kullandığı fosil yakıtlar nedeniyle atmosfere salınan karbon gazında aşırı artış olduğu söylenmektedir. Bu aşırı artış atmosferde yoğunlaşarak güneş ışınlarını hapsetmekte ve iklimsel ısınmaya neden olmaktadır. Sonuçta fosil yakıt kullanımı bu hızla giderse dünyada ciddi iklim değişiklikleri olacak ve dünya yaşanmaz bir yer haline gelecektir.

Son paragrafta yaptığım ısınma açıklaması, insanın dünyada iklimi değiştirecek güce ulaştığı varsayımına dayanmaktadır.

Bu varsayımdan hareketle başını gelişmiş kapitalist ülkelerin çektiği dünya devletleri toplanarak dünyada iklimin ısınmasına neden olan fosil yakıt kullanımının kısıtlanmasını belli kurallara bağlamaya başlamışlardır.

Fosil yakıt kullanımı bitecek, bunun yerine yenilenebilir enerji olarak adlandırılan; rüzgâr, güneş ışınları, hidroelektrik ve diğer enerji türleri kullanılacaktır.

Aslına bakarsanız fosil yakıtlar olarak tasnif edilen petrol, doğalgaz ve kömürden oluşan üçlüden özellikle petrol dünyadaki tahmini stokları 100 yıldan fazla kalmadığı düşünülmektedir. Sadece kömürün daha ne kadar rezervi olduğu konusunda tam tahmin yapılamamaktadır.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYGUN YASA

Evet Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda bir yasaya ihtiyacı var. Çünkü iklim gerçekten ısınmaktadır. Bu ısınma sürecine uygun yapılanma şarttır. Zaten son yıllarda yağışların bölgesel olarak şiddetinin artması ve sonucunda insan kaybı ile maddi kayıplara neden olması bir vakadır. Aynı zamanda kurak geçen yaz aylarında orman yangınları da ciddi sonuçlar doğurmaya başlamıştır.

Bu değişikliklerin toplum açısından olabildiğince hasarsız atlatılması ise insanın elindedir. Ancak genel olarak söylendiği gibi yağışlar azalmamakta aksine artmaktadır. Zaten doğal olan da budur. Çünkü ısınan hava daha çok suyu buharlaştırmakta ve yağışların artmasına neden olmaktadır. Buna yönelik düzenlemeler sonucunda bu yağışların doğru kullanılması su zenginliği açısından orta fakir bir coğrafya olan Anadolu’nun sudan daha fazla yararlanmasına neden olacaktır.

Dünya devletleri son olarak 2016 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması ile fosil yakıt kullanımının belli süreler sonunda sıfırlanacağı kararını almışlardı. Bu karara göre ülkeler belli süreler sonunda karbon salınımını sıfırlayacaklardır. Örneğin Türkiye, karbon salınımının sıfırlanması konusunda 2053 yılını hedef yıl olarak taahhüt etmiştir.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YAPTIRIM

Bunun yaptırımı nedir? Gelişmiş kapitalist ülkeler, gelişmekte olan ülkeleri yaptığı ihracatlardan ek vergi almakla tehdit etmektedirler. Dünyada en büyük ithalatçılar ABD ve Avrupa’dır. Avrupa 2026 yılı başı itibariyle AB ülkelerine yapılacak ithalatları kontrol ederek üretimde kullanılan enerjide karbon salınımı ile üretim olması durumunda ek gümrük vergisi alacağını ilan etmiştir.

Amerika ise 2025 yılı başında Trump’ın başkan seçilmesinin ardından Çin ve Hindistan’ın üretimlerini fosil yakıtlarla yaptıklarını söyleyerek Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmiştir. Amerika’nın bu anlaşmadan çekilmesi “zaten Trump’tan başka ne beklenir” söyleminden daha ciddidir.

Son söz olarak şöyle yazımı tamamlamak istiyorum. İklim, dünya ve güneşteki değişiklikler ile değişmektedir. İnsanoğlunun bugün iklimi değiştirecek gücü ve teknolojisi yoktur. İnsan faaliyetleri ancak çevreyi kirletme gücüne sahiptir.

Atlantik sistemi ülkelerinin kendi tüketim güçlerini kullanarak gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmesini engelleme amaçlı aldıkları önlemler sonunda kendilerini vuracaktır.

İklim değişikliği
Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...