02 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İnsanlığın Güneş’e en yaklaştığı an

Uğur Güven

Uğur Güven

Gazete Yazarı

A+ A-

İnsanlığın en büyük gizemlerinden biri olan Güneş, yüzyıllardır hem hayranlık hem de merak uyandırmıştır. Bu kozmik devin sırlarını çözmek için NASA'nın Parker Güneş Sondası, cesur bir yolculuğa çıkarak Güneş'e şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yaklaştı. Bu olağanüstü görev, sadece bilim insanlarını değil, tüm dünyayı büyüleyen keşiflerle dolu.

Böylece uzay keşfinin ve güneş sisteminin sınırlarını zorlayan Parker Güneş Sondası, insanlığın Güneş’e en yakın uzay aracı olarak tarih yazmaya devam ediyor. NASA tarafından 2018 yılında fırlatılan bu öncü uzay sondası, şu ana kadar eşsiz verilere ulaştı ve Güneş’in gizemlerini aydınlatma yolunda kritik adımlar attı.

PARKER GÜNEŞ SONDASI’NIN AMACI VE MİSYONU

Parker Güneş Sondası’nın temel hedefi, Güneş’in atmosferi olarak bilinen koronayı incelemek ve Güneş’in çeşitli fenomenlerinin ardındaki mekanizmaları anlamaktır. Koronada meydana gelen ve “Güneş rüzgârı” olarak bilinen yüksek hızlı parçacık akışlarının nasıl oluştuğu, bu rüzgârın uzaydaki etkileri ve Güneş’in manyetik alanının davranışı gibi sorular şu ana kadar bilim insanlarının zihnini meşgul eden temel konular olmuştur.

Bu sorular özellikle Dünya’mızda yaşam konusunda oldukça önemli sorulardır çünkü gezegenimizde hayatın var olması ve tüm canlıların yaşayabilmesi ve hatta gezegenimizde sıvı halde su bulunmasını sağlayan Güneş’imizdir ve onu anlayarak hem dünyamızı daha iyi anlayabilir hem de Güneş sistemimizi ve var oluşu daha rahat anlayabiliriz.

Dünya’dan yaklaşık 150 milyon kilometre uzaklıkta yer alan Güneş’e olan bu yolculuk, Parker Güneş Sondası’nın Güneş’e çok yakın geçmesini ve şu ana kadar hiçbir uzay aracının gitmediği kadar yakın bir mesafeye ulaşmasını sağladı.

Sonda, Güneş’e en yakın geçişinde yüzeyine yaklaşık 6,2 milyon kilometre uzaklıkta bulunarak, 700 bin kilometre/saatlik hızıyla hareket ederek çok önemli veriler topladı. Bu sayede bu araştırma amaçlı uzay gemisi (sondası) aynı zamanda bugüne kadar insanoğlunun yaptığı en hızlı cisim olma rekorunu da kırdı.

Parker Güneş Sondası’nın şu ana kadar topladığı veriler, bilim dünyasında Güneş ile ilgili birçok bilinmeyene ışık tutmaktadır. Keşfedilen bazı bilgiler bize Güneş’i anlamamızı sağlayacak birçok önemli bir bulgu sağlamıştır. Güneş’imiz, aslında gökyüzünde gördüğümüz pürüzsüz, değişmez ışık topundan çok farklıdır.

Yakından bakıldığında, Güneş’in yüzeyi aşırı ısınmış malzemeyi rutin olarak uzaya püskürten güçlü girdaplarla gürlemektedir ve gerek manyetik enerji patlamalarıyla gerek diğer gizemleriyle bizler için çok önemli bir yıldızdır. Bu çerçevede Parker Güneş Sondası, koronadaki yüksek enerjili parçacıkların davranışını ayrıntılı bir şekilde kaydederek, bu parçacıkların nasıl hızlandığına dair önemli ipuçları sunmuştur.

Gözlemler, bu parçacıkların manyetik alan dalgaları tarafından taşındığını gösteriyor. Parker Güneş Sondası, aynı zamanda Alfvén dalgaları olarak bilinen manyetik dalgalanmalara dair detaylı ölçümler yapmıştır. Bu dalgaların, Güneş rüzgarını oluşturan ana mekanizmalardan biri olduğu düşünülüyor.

Ayrıca Parker Sondası, Güneş’in etrafında daha önce bilinmeyen toz halkalarını da ortaya çıkardı. Bu bulgular, Güneş’e yakın ortamın dinamiğini anlamamıza katkı sağlamaktadır. Diğer bir önemli bilgi olarak Parker Sondası, Güneş’in manyetik alanında şaşırtıcı şekilde ani tersine dönmeler kaydetmiştir. Bu “sıçramalar”, Güneş’in manyetik alanının tahmin edilenden daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.

GÜNEŞ’İN GİZEMLERİ: NELER BİLİNMİYOR?

Parker Güneş Sondası, şu ana kadar önemli bilgiler sunsa da, Güneş’le ilgili bazı sorular hala yanıt bekliyor:

• Korona Isıtma Problemi: Güneş'in yüzeyi yaklaşık 5 bin 500 santigrat derece iken, Güneş’in korona denilen katmanı milyonlarca dereceye ulaşan bir sıcaklığa sahiptir. Bu çelişki, bilim insanlarının uzun zamandır çözmeye çalıştığı bir bilmecedir. Parker Solar Sondası’nın topladığı veriler, bu sıcaklık farkının manyetik dalgalanmalar ve plazma etkileşimleriyle ilgili olabileceğini gösteriyor. Ancak, koronanın neden bu kadar sıcak olduğuna dair kesin bir yanıt hâlâ bulunabilmiş değil.

• Güneş Rüzgârı Hızlanması: Parker Solar Sondası, Güneş'in manyetik alanında ani ve beklenmedik tersine dönüşler tespit etti. Bu "switchback" olarak adlandırılan fenomenler, Güneş'in manyetik alanının karmaşıklığını ve dinamizmini gözler önüne sermektedir. Bu keşif, Güneş'in manyetik yapısının düşündüğümüzden çok daha karmaşık olduğunu göstermektedir.

• Manyetik Alan Dinamikleri: Güneş'ten yayılan yüksek hızlı parçacık akışları olan Güneş rüzgarları, uzay havasını şekillendirir ve Dünya'daki teknolojik sistemleri etkileyebilir. Parker Sondası’nın verileri, bu rüzgarların nasıl hızlandığı ve şekillendiği konusunda yeni ipuçları sunmaktadır. Ancak, bu süreçlerin tam olarak nasıl işlediği hâlâ bir sır perdesi arkasında.

GÜNEŞ NEDEN TEHLİKELİ OLABİLİR?

Güneş'in yüzeyi aşırı ısınmış plazma, manyetik alanlar ve her atomunuzu yok edecek kadar yoğun ışıktan oluşan şiddetli, çalkantılı bir olgudur. Manyetik alanlar Güneş'in derinliklerinde oluşur ve enerjilerini iyonize gazların dönüşünden alır. Bu alanlar oldukça değişkendir. Dakikalardan on yıllara kadar değişen zaman aralıklarında biçim ve karakter değiştirirler.

Manyetik alan çizgileri Güneş'in derinliklerinde oluşurken, güneş yüzeyinde geniş yaylar halinde ortaya çıkar. Genellikle bu yaylar yüzeyden yukarıya doğru yükselir ve sonra tekrar aşağıya düşer. Ancak bazen koşullar uygun olduğunda, sıcak plazmaya batırılmış manyetik döngüler güneş yüzeyinden ayrılır ve uzaya savrulur.

Bu bir Koronal Kütle Atımıdır ve biri gezegenimize doğru ateşlendiğinde büyük sorunlara neden olabilir. Hatta 10 bin yılda gerçekleşen çok güçlü bir Koronal Kütle Atımı’nın şu anki uygarlığımızı sekteye uğratabilecek kadar güçlü olabileceği düşünülmektedir ve bunun ne zaman tekrar olacağını kestirmek şu anda imkansızdır.

Parker Güneş Sondası’nın önünde hala birçok kritik görev bulunmaktadır. Misyonunun ilerleyen aşamalarında, Güneş’e daha da yakın geçişler yapması ve korona hakkında daha detaylı bilgiler toplaması planlanıyor. Toplanan veriler, sadece Güneş sistemimizi anlamakla kalmayıp, şiddetli Güneş rüzgârının uydularımız ve enerji sistemlerimiz üzerindeki etkilerini azaltmamıza da yardımcı olacaktır.

Gelecek nesiller, bu verilere dayanarak uzayın sırlarını daha derinlemesine anlayabilecek ve belki de insanlık tarihinde yeni bir dönem başlatabilecek. Bizim de ülke olarak bu konuda ciddi çalışmalar yapmamız ve Güneş’in gezegenimize etkilerini incelememiz bizim de ileride doğabilecek güneş kaynaklı bir soruna hazırlıklı olmamızı sağlayacaktır.

güneş NASA Dünya Uzay teknoloji