İntihar milisleri nereye kaçıyor?..
Her zamanki gibi, ateşin düştüğü yer dışında o kahredici acılarhiç hissedilmedi sanki...
Yürek yakan ve ne yazık ki 48 saat geçmeden unutulan ağıtlar televizyon haberlerinde korku filmi sahneleri gibi izlendi tüm dünyada...
Oysa yıllar boyu her yerdeydi insanlığı vuran ölümler... Hiç durmadı bedelsiz tükenişler, engellenmedi alışılmış çöküşler, silinmedi kan bulaşmış gözyaşları ve pek de duyulmadı o can acıtan haykırışlar...
Yüzlerce kez gördü, her defasında duydu, sıradanmış gibi izlemekle yetinditüm Avrupa...
Çünkü her yerdeydi öfkelive canice eylemler, can alan vahşice olaylar ve de kan dondurucu o zalimşoklar...
Evet; arşivler kesinlikle yalan söylemez, hafızalardan çekip atmaya çalışsak da unutulmadı tüm Ortadoğu coğrafyasını sarsan kan donduran vahim olaylar...
Velhasıl 2011’den bu yana her yerdeydi insanlığı inleten şoklar, şehirleri yerle bir eden sarsıntılar, parçalanmış canlar, mezarsız ölülerve de illa ki sahipsiz kurbanlar!..
ŞİDDETİN GÜZERGAHI!..
Kan o coğrafyanın tek rengiydi sanki!!! Oralarda terör, şiddet, oyun ve tuzak ne yazık ki hiç bitmiyor...
Ölüm her yerde yıllardır o coğrafyada; Bağdat’taçocukların koşuşturduğu, tribünlerin eğlenceye ve neşeli tezahüratlara odaklandığıbir futbol sahasında...
Musul’daekmek peşindekilerin bağırışlarına mekan olan, keşmekeşin de hakim olduğubir pazar yerinde...
Afganistan’da ibadet edilen bir camide, Libya’dateröre karşı teyakkuza geçirilmiş bir karakolda...
Halep’te kendi halinde yaşayan sokaklarda, caddelerde, meydanlarda, evlerde, dükkanlarda...
Şam yakınlarında, artık insaf dilenen yoksul köylerde, mezralarda, viranelerde...
Rakka’da ölümün gölgesine yaslanmaya alışmış kamu binalarında...
Ankara’da masumların halay çektiği bir alanda... Hatay’da kendi halinde insanların beklediği bir sınır kapısında...
İstanbul’da yeni yıla girmek isteyenlerin eğlenmeye çalıştığı bir gece kulübünde...
Ve Antep’temüziğin zılgıta karıştığı, halayın mendillerle ritim tuttuğu coşkulu ve mutlu bir sokak düğününde...
BOŞ VERİLEN KAN DERYASI...
Boş verin çok uzun süren Irak-İran Savaşı yıllarını, boş verin Irak’ın tükenişini başlatan Körfez Savaşı’nı...
Yalnızca son 5 yıla baksanız yeter... Ölümün acısı tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da da hiç değişmedi...
Hep aynı kaos, aynı ses, aynı çöküntü, aynı haykırış, aynı cani örgüt ve ne yazık ki benzer ölümler... Çünkü hep aynı senaryo, farklı oyuncular ve zavallı figüranlarla biçare kurbanlar... Yani bombalı tuzaklar, intihar saldırıları, patlayıcı doluyken infilak eden araçlar...
Yöntem farkı olsa da hepsi ölüm kusuyordu sonuçta; Şarapnel parçaları, ölüm taşıyan acımasız bilyeler,kan savurankimyasallar, ocak söndüren plastik patlayıcılar, kör ölümlere gebe el yapımı bombalar...
Ve artık sıradanlaşmış cinayetler, pervasız infazlar, toplu katliamlar ve yıllar boyu her sokakta, her meydanda, her köyde sonu gelmeyen masum ölümler...
Ve de kurbanlar... Çocuklar, yaşlılar, bebekler, kadınlar, gençler... Savunmasız zavallılar ve yok yere toprağa düşenler...
Ya o kanlı bilançoya ne demeli?..Her olayda onlarca, yüzlerce can kaybı, binlerce yaralı, sakat kalanlar, sürünenler, yaşamları sönenler, gelecekleri kararanlar, yuvaları dağılanlar, evleri yıkılanlar ve de şehirleri yok olanlar...
ÜRKÜTÜCÜ UYARI...
Neden mi sıraladık Ortadoğu insanının çektiği acıları,kaosun, korkunun ve ölümün artık sıradan hallere gelen o kanlı sayfalarının eskimeye mahkum fotoğraflarını?..
Bu sorunun içinde, aslında yalnızca Ortadoğu’yu değil, artık Avrupa’yı da ilgilendiren önemli bir soru daha var...
EvetAvrupa ülkeleri; Hollanda-Türkiye hattındaki politik rant kavgasında taraf olurken ve saf belirlerken acaba hangi tehlike adım adım ilerliyor AB yollarında?..
Önceki gün bu köşede Donald Trump’ın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ın şu açıklamasını aktarmıştık;
“Irak güçleri, koalisyon ülkelerinin desteğiyle 50 bin kilometrekare toprağı IŞİD’den geri aldı. Bu da IŞİD’in kontrol ettiği toprakların yüzde 65’ine tekabül ediyor... Koalisyon güçlerine ait uçaklarla yapılan saldırılarda IŞİD’in lider kadrosundan 180’i öldürülürken, örgütün ‘imdat’ yolları kesildi ve yabancı militanların akışı engellendi. IŞİD, abluka altında bulunuyor ve yenilmesi an meselesi...”
BUMERANGIN DÖNÜŞÜ!..
Diyelim ki Bret McGurk’un Irak’la ilgili bu saptamaları doğru ve de IŞİD gerçekten dağılıyor... Peki, Irak ve Suriye’de dinci örgüte yönelik kuşatma sürerken,nereye kaçıyor binlerce IŞİD militanı, nereye sığınıyorlar?.. İşte asıl sorun da burada...
Bu sorunun yanıtı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın önce gün Şam’da, Avrupa Parlamentosu’ndan gelen bir heyete söylediklerinde de gizli... Bakınız hangi tehlikeye dikkat çekiyor Esad;
“Teröre verilen destek ve Suriye halkına uygulanan yaptırımlar da dahil olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin izlediği yanlış Suriye ve Ortadoğu politikaları, bugün karşı karşıya kaldığımız tabloyu ortaya çıkardı; terör ve sığınmacılar Avrupa ülkelerine yayılıyor...”
Evet; Irak ve Suriye,emperyalizmin büyüttüğü IŞİD’in kanlı bataklığında çırpınırken, Avrupa ülkeleri, koalisyon güçlerinin hava saldırıları dışında, dinci örgütün devam eden tehdidini net olarak göremiyorlar...
Ancak IŞİD’in Suriye ve Irak’taki kaçış yollarıyla Esad’ın çok önemli uyarılarına bakılırsa; Avrupa ülkeleri, Fransa ve Brüksel’deki kanlı eylemlerden çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya...
ÇünküIŞİD Suriye ve Irak’ta çökertilirse ve Esad’ın dediği gibi militanlar Avrupa’ya yayılırsa, şiddetin yeni güzergahının neresi olduğunudüşünmeye gerek yok gibi!..
Terörün kanlı bir bumerang olduğunu ve eninde sonunda gafleti de vuracağını bir kez daha anımsatırken, umarız Avrupalılar da Ortadoğu’nun kaderini yaşamazlar... Sonunda masumları, yani insanlığı vuruyor terör...