14 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İntiharlar olmasın

Cem Zeren

Cem Zeren

Gazete Yazarı

A+ A-

Sabri Dino, Beşiktaş’ın efsane kalecisi. Beşiktaş kalesini en uzun süre koruyan 2 kaleciden biri. 1964’ten 1975’e kadar Beşiktaş kalesi ona emanetti. 1966 ve 1977’de iki Lig Şampiyonluğu Kupası’nı, 1975’te Türkiye Kupası’nı, 1967 ve 1974’te Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı ve 1974’te Başbakanlık Kupası’nı kaldırdı.

19 kez A Milli Takım formasını giydi. 1973’te Napoli’de 0-0 biten İtalya ile oynadığımız Dünya Kupası eleme karşılaşmasının kahramanı oldu. 60 ve 70’li yıllarda onu tanımayan yoktu. Futbolu bıraktı tekstil sektörüne girdi. “Sabri Dino” marka erkek gömleklerini çıkardı. Ta ki, şirketi batana kadar.

Ne şutlar ne penaltılar kurtarmıştı, Sabri. Milli Takım’ı da Beşiktaş’ı da defalarca kurtarmıştı. Ama, şirketini bir türlü kurtaramıyordu. Milli Takım’ın ve Beşiktaş’ın kahramanı son atlayışını yaptı; bu sefer kalesinde değildi ama. 14 Ocak 1990 günü, kendini Boğaziçi Köprüsü’nden attı, 48 yaşında. Milli kaleciye sahip olamamıştık.

İLERİDE ŞABAN VARDI

Şaban Kartal, Beşiktaş’ın bir başka efsane futbolcusu. 1976-1982 yılları arasında tam 134 resmi karşılaşmada Beşiktaş’ın formasını giydi. Genç Milli Takım formasını da giyen Kartal, soyadı ile takıma çok yakışıyordu. Beşiktaşlı taraftarlar 80’lerin başında yaptıkları tezahüratta “İleride Reşit, Şaban var” diyerek, onu tribünlerde ölümsüzleştiriyorlardı.

17 gol attı, özellikle 29 Mart 1981’de Fenerbahçe’ye attığı gol efsaneleşti. Futbolu bırakınca, halı saha işine girdi, olmadı. Nakliye işine girdi, yine battı. İnşaat işine girdi, beceremedi. İflas üzerine iflas yaşadı.

Golcüydü, o. Nereden bilsin inşaat yapmayı? Gitti, evine; en kolayından bir yapı yaptı. Soba boruları sağlamdı. Elektrik kablolarını boruya doladı. Sonra boğazına geçirdi. Ne yazık ki, son yaptığı yapı sağlamdı. 46 yaşında, ayrıldı aramızdan.

BASKETBOLUN ENGİN’İ

Hüseyin Engin Muratoğlu, 15 yıl Fenerbahçe Basketbol Takımı’nın formasını giydi. 1965’de Türkiye Şampiyonluğunu yaşadı. 12 kez Milli Takım formasını giydi. Spor hayatı bitince, ticaret hayatında önce başarılıydı. Vergi rekortmenleri arasına bile girdi.

Mali bünyesi zayıflayınca TMSF’ye devrolan Bankekspres’in hissedarlarındandı. Tekstil ve galeri işleri ile de uğraşıyordu. Bir gün, yalnız yaşadığı evine geldi, bir not yazdı ve tabancasını başına dayadı. Notta, bakkala 10 TL borcu olduğu ve PTT’ye de borcu olduğu yazılıydı.

CRYSTAL PALACE’I ELEYEN UĞUR

Uğur Dağdelen, değişik yaş gruplarında 11 kez Milli Futbol Takımı formasını giydi. Merzifon, Karabük, Bursa, Samsun ve Kayseri formalarını giydi, 8 yılda 92 gol attı. Özellikle Samsunspor forması ile İntertoto Kupası’nda attığı goller unutulmaz. Danimarka temsilcisi Lyngby’ye golü var.

Ancak; Samsunspor İngiliz Crystal Palace’ı İngiltere’de 2-0 yenerken Uğur’un golü, Samsun’da 2-0 yenerken Uğur’un asisti vardı. Samsun’un bu Avrupa zaferinde Uğur’un imzası vardı. Futbolu bıraktı, Merzifon’a döndü. Esnaflık yapıyordu. Merzifon’daki müstakil evinin garajına girdi. Başına tabancayı dayadığında daha 41 yaşındaydı.

VOLEYBOLUN ZARİF YÜZÜ

Metin Görgün, Türk voleybolunun efsane smaçörü. Türk voleybolunun öncü 3 kulübünde de forma giydi; Galatasaray, Eczacıbaşı ve Fenerbahçe’de. 4 kez Türkiye Ligi Şampiyonluğu kazandı. 80’li yıllarda Milli Takım’ın değişmez smaçörü idi.

1987’de Türkiye Akdeniz Oyunları’nda gümüş madalya kazanırken, takımda Metin vardı. Zarif tavrıyla her zaman herkesin gönlünü kazandı. Oyunculuğu bıraksa da, voleybol onu bırakmadı. Ekranlarda, voleybol ile ilgili güler yüzüyle ve voleybol bilgisiyle çok değerli yorumlar yaptı.

Ekranlarda gülümsüyordu ama; meğer beyninde çok zor problemler çözmeye çalışıyormuş. Gönlünde, maddi sıkıntılarının kimseye zarar vermemesi inceliği varmış. Meğer, tekstil işinde çalışırken tahsilat sorunu nedeniyle işleri sıkıntıdaymış. Gelen habere inanamadık. 61 yaşındayken; Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden atladı.

AVRUPA İKİNCİSİ KADRONUN KİBAR PİVOTU

Asım Pars, Türk basketbolunun sempatik pivotu. Ligimizde Fenerbahçe, Efes, Karşıyaka, Türk Telekom gibi birçok öncü kulüpte oynadı; Rus Ligi’nde de Dinamo Moskova ve Kuban’da forma giydi. 2001’de Avrupa İkincisi olan Milli Takımımızın oyuncusu idi. Basketbolu bırakınca, Bosna Hersek’te doğduğu şehre döndü. 48 yaşında Tuzla’da kendini astığı haberi geldi.

KARTALIN ŞAMPİYON CİRİTÇİSİ

Ve Selene Durna… Beşiktaş’ın milli cirit atıcısı. Çok kez ülkemizi temsil etti. Balkan Şampiyonası’nda gümüş ve bronz madalya kazandı. Kısa mesafe koşularında da yarışıyordu. Son yıllarda ülkemizde çok başarılı cirit atıcılar yetişti. 32 yaşına gelen Selene, artık kendine yeni bir hayat seçecekti. Birçok atışından önce “Haydi Selene” dediğimiz sporcumuz annesine not bıraktı ve evinin 6 katından kendini bıraktı.

ANRENMAN YOKSA BAŞARI DA YOK

Ülkemizde ve dünyada sporcu intiharları çok fazla. Her intihardan sonra; üzülüyoruz, sporcunun o altın günlerini anıyoruz. Sonra yine hiçbir şey olmamış gibi devam ediyoruz. Ülkemizi ve kulübünü temsil eden sporcular; çocukluklarını ve gençliklerini yaptıkları sporda başarılı olmaya adıyorlar.

Sabahın erken saatlerinde uyanıp antrenmana gidiyorlar. Yedikleri de içtikleri de uyudukları da planlı, programlı. Yaşıtları iş hayatında kendilerine yarayacak eğitimleri alırlarken ya da iş hayatında tecrübe kazanırken; sporcularımız ülkemizi gururlandırmak için gece gündüz spor yapıyor.

Gün geliyor, başarıları ile gurur duyduğumuz sporcuları spor bırakıyor. Halbuki tüm gençliklerini harcadıkları spor, onları nasıl bırakır? Kendilerini ticaretin içine atıyorlar; bilmedikleri bir ticaretin içinde başarılı olmaya çalışıyorlar.

Hep kazanmak için uğraşmış zihinler, antrenmansız iş hayatının içine çıkıyorlar. Antrenman olmayınca, galibiyet de gelmiyor.

SOSYAL GÜVENCESİZ SPORCU KALMASIN

Sporculuk hayatlarında genelde sosyal güvenceden mahrum bırakılan sporcularımız; sporculuğu bıraktıklarında ne bir güvenceleri oluyor ne de meslekleri. Spor federasyonlarının ve kulüplerin; bu intiharlarda sorumluluğu vardır.

Öncelikle tüm branşlarda sosyal güvencesiz sporcu kalmamalı; sporcular gençliklerinde kulüplere ve ülkeye hizmet ediyorsa; gelecekleri de güvence altında kalmalı. Hayatını spor yaparak geçiren sporcularımızı ilerleyen yaşlarda ticaretin acımasız kurallarının içine de bırakmamak gerekir.

Sporculuğu bırakan sporcularımızı spor bırakmamalı. Artık; antrenör mü olurlar danışman mı olurlar; buna kulüpler ve federasyonlar karar versin. Ama sporcularımızı gelecekte ticari başarısızlıklar ve yalnızlık beklemesin!

Sporcu intiharları son bulsun. Sporu bırakan tüm başarılı sporcularımız sporun içinde kalsın… İntihar haberi gelecek sıradaki sporcu kim? Bu sorunun yanıtını “Kimse” yapmak bizim elimizde.

Bugün madalyalarına, gollerine, sayılarına sevindiğimiz sporcuların yarınlarını teminat altına almadığımız sürece; bu sevincin bedelini ödememiş oluruz!

Ticaret Şampiyon Avrupa Voleybol Basketbol