Irak ve Suriye için büyük strateji
Suriye’deki gelişmeleri Irak’tan bağımsız düşünemeyiz. Emperyalist Batı, peşine taktığı İsrail ile birlikte iki ülkeyi de kapsayan bir strateji ile oyun planını kurguluyor. Rusya ve İran’a, Rakka-El Bukemal hattı ve Fırat’ın doğusundaki PYD/IŞİD/ABD ortak harekâtını dikkatle incelemelerini şiddetle tavsiye ederim. ABD, PYD için Fırat’ın kuzeyinden güneye, Irak sınırına doğru alan açıyor ve bu alanı sürekli olarak genişletiyor. Hem zengin petrol kaynaklarını denetim altına alıyor hem de Irak ve Suriye bağlantısını fiziki olarak kesmek istiyor. Bu hedefine ulaşabilir mi? Unutmayalım, emperyalist merkezler sabırlıdır; uzun dönemli planlar yaparlar. Suriye tarafındaki El Bukemal ile Irak tarafındaki El Kaim’in buluştuğu sınır noktasına az bir mesafe kaldı.
RUSYA VE İRAN PKK/PYD GERÇEĞİ İLE YÜZLEŞMELİDİR
Bu koşullar altında Rusya ve İran’ın Suriye’deki ABD destekli PYD gerçeğini bir kez daha değerlendirmesinde sayısız fayda vardır. Hayat bazen koşullarını dayatır. Gerçekleri değil, sadece istediklerini görmek isteyenler büyük hayal kırıklığı yaşarlar. Eğer ABD, PYD bahanesi ile Irak ve Suriye’ye arasında bir duvar örmeyi başarırsa, en azından İran’ın bu ülkedeki bütün kazanımları riske girer. Suriye’nin kuzeyini kapsayan bir oluşumun güneye doğru Fırat boyunca genişlemesi ve Irak ile Suriye arasındaki irtibatı kesmesi fiilen Suriye diye bir devleti ortadan kaldırır. Hiçbir devlet böyle bir durumu kabul etmez. Böyle bir dayatmanın kaçınılmaz sonucu çatışmadır. Eğer Rusya, Suriye’nin kuzu kuzu bu durumu kabul edeceğini düşünüyorsa, ortada ciddi bir hesap hatası vardır. Suriye kabul etse bile Türkiye böyle bir duruma asla rıza göstermez!
IŞİD’in orta vadede tarihe karışacağı belliydi. IŞID kalıcı değil, konjonktürel bir tehditti. Aslında El Nusra dâhil diğer silahlı muhalifler için de aynı değerlendirmeyi yapmak pek de yanıltıcı olmaz! Bir nebze stratejik vizyonu olan her aktör Suriye’deki esas çıbanbaşının PKK/PYD olacağını görürdü. Son aşamada en büyük ve en ciddi hesaplaşmanın PYD ve arkasındaki güçlerle yapılacağı anlaşılıyor. Aslında içinde bulunduğu hassas konum nedeniyle bu konuda sessiz kalsa da Suriye de bu gerçeğin farkındaydı. Şam’da bu soruyu yönelttiğim “Suriye’nin beyni” olarak gösterilen Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad şu çarpıcı cevabı vermişti: “Günün birinde PYD ile karşı karşıya kalacağız. PYD demek ABD demek! İşte o gün Suriyelilerin, en az Vietnamlılar kadar cesur olduğunu bütün dünya görecek!” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi sonrası yaptığı açıklamalardan Suriye’nin hâlâ aynı çizgide durduğunu anlıyoruz.
STRATEJİ DE HATA OLURSA...
Rusya ve İran başından beri IŞİD ve diğer yobaz örgütlerini asıl tehdit olarak belirledi. Geçici oluşumlarla kalıcı bir strateji oluşturmaya çalıştı. Irak ve Suriye’yi birlikte kapsayan, yıkıcı ve bölücü bütün unsurları kapsayan büyük bir strateji ortaya koyamadı! Yamalı bohçaya benzeyen bu strateji artık dikiş tutmuyor. Rusya attığı her adımdan sonra ABD ile uzlaşma arayışı içine girdi. En kritik durumlarda, hiç de gerçekçi olmayan şekilde askerlerini geri çekeceği yönünde açıklamalar yaptı. Bir kafa karışıklığı içinde olduğunu gösteren kuvvetli emareler vardı.
Rusya hiç beklenmedik şekilde Menbiç’te Türkiye’nin karşısına çıktı. Türkiye Karaçok’ta PYD’yi havadan vurduğunda, bölge gerçeklerini kavrayamadığını gösteren şu açıklamayı yaptı: “Türkiye’nin hedef aldığı PYD, IŞİD ile savaşıyor!” Ama bir süre sonra Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü Rakka-Deyrizor bölgesinde, “IŞİD, PYD ve hatta ABD’nin işbirliği yaptığını” bütün dünyaya ilan etti. Böylece Rusya’nın Suriye için köşeli bir stratejisi olmadığı açığa çıktı.
İçinde bulunduğumuz koşullar ve şu an itibarıyla Avrasya bloku, Irak ve Suriye için PKK/PYD dâhil bütün yıkıcı ve bölücü unsurları kapsayan ortak bir “Büyük Strateji (Grand Strateji)” saptamalıdır. Ancak bu koşulda adım atacak mecali kalmayan Atlantikçi güçler pes eder. Türkiye’nin, Rusya ve İran’ın da önüne geçerek belirleyici ülke olacağı günler yaklaşıyor...