03 Temmuz 2024 Çarşamba
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İran rejimi, mâtem törenleriyle yine dünyaya meydan okudu

Ece Ataer

Ece Ataer

Gazete Yazarı

A+ A-

İnsan, ölmek için doğmaz ama doğduktan kısa bir süre sonra her an ölebileceğini bilerek yaşar. Daha önce hiç bilmediğimiz, sadece bir kez tecrübe edeceğimiz bu gerçeklik; hepimizi korkularla baş başa bırakır. Ölümün elinde kendini tutsak hisseden insanlık, çaresizce mezarlarda sürekliliğini sağlamaya çalışır. Tarih öncesi dönemlerden beri her kültürde, her dinde bir ölü kültü oluşmuştur. Toplumlar, ölülerin arkasından düzenledikleri ritüellerle ölümü kabullenerek yolculuklarına devam etmişlerdir. Matem törenleriyle de ölümü anlamlı kılarlar.

Sünnilik’te Matem, Uzun Bir Törene Dönüşmez

İnsan; ülkesinde kendisiyle benzeşen gruplarla yaşar. Aynı coğrafyanın üzerinde sadece dil değil; gelenekler, giysiler, adetler vb. değerler de ortaktır. Hatta matemler gibi toplumun tüm ortak ögeleri, kültürel bir sistem olarak kuşaklar boyunca sürdürülür; kimlik de ona yaslanır.

İslam mezheplerinden Sünnilik’te, defin işlemleri hızlı biçimde tamamlanır. Ölünün arkasından dualar edilip Kur’an- ı Kerim okunur, mezarın başında yapılan sade bir törenle ölen toprağa verilir. Sünni cenaze kültüründe feryat, figan ederek ağlamak, dövünmek hoş karşılanmaz.

İran rejimi, mâtem törenleriyle yine dünyaya meydan okudu - Resim : 1

İran’da Cenaze Törenleri, Sosyal Bir Kimliğin İfadesidir

İran’da mâtem kültürünün tarihsel derinliğine bakıldığında Kerbelâ olayının etkisini görmek mümkündür. Günümüzde dahi Kerbelâ katliamının acısı, 12 İmamlar’ın adı ile hâlâ toplum bilincinde yaşamakta, bu durum matem ritüellerine yansımaktadır. Hazreti Hüseyin’in şehâdeti, adeta sembol haline gelmiştir. Çünkü Şia, varlık sebebini Hazreti Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesine bağlar.

İran’da, Şii kimlik bilincini diri tutmanın en önemli unsuru kitleleri motive eden matem törenleridir. Sünnilik’in tersine törenler hem uzundur hem de coşkuludur. Coşkuyu canlı tutup, matemi yaşatan Şiilerin ‘’Meddah’’ diye tanımladığı önemli figürlerdir. Meslekleri mersiye okuyup, okutup kitleleri ağlatmaktır. Bu törenlerde ağlamanın yanı sıra Hz. Hüseyin’in acısını tekrarlama ritüeli olarak bedene kama vurarak kanatma, sine vurma gibi eylemler oldukça doğal karşılanır.

İran rejimi, mâtem törenleriyle yine dünyaya meydan okudu - Resim : 2

Şah Rejimi, Bu Matemlerin Politik Gücünü Önceden Görerek Yasaklamıştır.

Kerbelâ olayı etrafında birleşen, Şîa matem törenleri; eyleme dönüşerek Şah rejiminin karşısında, pimi çekilmiş bir bomba gibi tehlike yaratmaktadır. Şah; eskiyi hatırlatan bu toplumsal eylemleri, şehir tiyatrolarında yalnızca birer seyirlik gösteri haline getirmeye çabalasa da kökleri derin bu geleneği bastırmayı başaramaz.

Humeynî ise matem geleneğinin gücünün farkındadır. Şah rejimine karşı bunu oldukça etkin bir biçimde kullanır. Devrimin öncüsü olarak o süreçte hem İranlı Sosyalistlerin hem de İslamcıların desteğini alarak matem törenlerini politik bir silaha dönüştürür.

Şah’a karşı kitlesel protestolar 1965 sonrası yapılan, bu törenlerle başlar. Devrimin gerçekleştiği 1979’a kadar da siyasal protestolara dönüşerek birçok göstericinin ölümüne sebep olur. Törenler, Humeynî’nin halk kitlelerine ulaşmasını, kitlelerin “Velayet-i Fakih” ideolojisi ile eğitilmelerine ön ayak olur.

İran rejimi, mâtem törenleriyle yine dünyaya meydan okudu - Resim : 3

Matem Törenleri İdeolojik Bir Aygıta Dönüşür

Bu törenlerde meddahlar, Devrim’den sonra 1980-88 İran-Irak Savaşı’nda kitlelerin cepheye seferber edilmesini sağlarlar. -Bugün, “Hamaney’in askerleri” olarak nitelenen meddahlar, dini bir ritüelin icracısı olmanın yanında, İran’daki sosyo-politik birçok gelişmenin arka planında da adlarından hâlâ söz ettiriyorlar.-Törenler, ideolojik etkisini şehit askerlerin cenazelerinde iyice arttırır. Zamanla savaşta öldürülen İran askerleri ile Kerbelâ şehitleri arasında kurulan özdeşlik, şehadet kültürü ile vatan savunmasının iç içe geçtiği yeni bir “İslamcı İran Milliyetçiliği”ni mayalar.

İran İslam Devrimi teorisyeni Ali Şeriâti ile birlikte yürüdükleri, şehadet ile şehitliğin etrafında matem törenlerini devrimci bir retoriğe dönüştürürler.

İran rejimi, mâtem törenleriyle yine dünyaya meydan okudu - Resim : 4

1989’da Ölen Humeynî ile 2020’de Ölen Kasım Süleymânî’nin Matem Törenleri Benzerlik Gösterir…

Dünya basınının “toplumsal çılgınlık” olarak nitelendirdiği Humeynî’nin cenazesinde yaşananlar oldukça ilginçtir. Liderlerinin kefeninden bir parça koparabilmek için tabuta saldıran kalabalıklar, Humeynî’nin kefenini yırtarak cesedinin yere düşmesine yol açarlar. Polise rağmen 8 kişi ölür, 440 kişi yaralanır. Arbedede hafif yaralanan 10.800 kişi ise hastanelerde tedavi görür.

ABD’nin İHA'lar ile Bağdat Uluslararası Havalimanı'na düzenlemiş olduğu saldırı sonucunda ölen İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymânî’nin cenazesinde, tabuta yakın olmak isteyenlerin çıkardığı izdihamda 40 kişi ölür, 213 kişi de yaralanır. Olaylar “İran Şîa’sı Kasım Süleymânî’nin ölümüyle düşmanına karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirdi”olarak yorumlanır.

Humeynî ile Süleymânî’nin cenazesindeki karelerin benzerleri, helikopter kazasında ölen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, eski İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Tebriz Cuma İmamı Muhammed Âl-i Haşim’in cenaze törenlerine de yansıdı.

Kimliğini kadim ölüm kültüyle her seferinde tekrar kurgulayan İran rejimi, mâtem törenleriyle yine dünyaya meydan okudu.

İran ABD İHA İbrahim Reisi Kasım Süleymani