İran’dan Suriye’ye çağrı: Boyun eğme
Geçen hafta Kuzey Hint Denizi ve Arap Körfezini kontrol eden Hürmüz Boğazı’nda “Barışı ve Güvenliği Birlikte Sağlayalım” şiarıyla dört gün süren, gündüz ve gece icra edilen, füze ve savunma sistemlerinin kullanıldığı bir deniz tatbikatı yapıldı. Her türlü hava koşuluna uygun yeni silahları ve teknolojileri test ettiler. Senaryolar arasında gündüz ve gece topçu saldırıları, insansız hava aracı tatbikatları, denizden havaya ve denizden karaya savaş senaryoları ve kurtarma görevleri yer aldı. Bu tatbikat, ABD ve müttefiklerin ısrarla korumaya çalıştığı tek kutuplu nizama karşı mücadelenin sadece ekonomik ve siyasi güç birliği ile temin edilemeyeceğinin mesajıdır.
Pakistan ve Yemen’e yönelik artan saldırılara karşı, Hürmüz Boğazı ve Arap-Farisi Körfezinin güvenliğine tehdit oluşturacak gelişmelere karşı, Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz’de artan yabancı askeri üslerin oluşturacağı tehditlere karşı, İsrail’in Gazze’de şimdi de savaşı tüm Filistin’e yaymakla tehdit eden, “hiçbir kuvvet ve uluslararası kararlar ve baskılar bize geri adım attıramaz” diyen çağın Neo-Nazi lideri Netanyahu ve onun soykırımına sadece vahvahlanan, tenkit, ağlama ve baş sağlığı dileklerinde bulunan hükümetlere karşı çok kutuplu yeni bir dünya nizamının öncü aktörleri Çin, Rusya ve İran’ın meydan okuması olarak değerlendirebiliriz.
İran'ın stratejik Çabahar Limanına demirleyen Rus güdümlü füze kruvazörü "Varyag" ve firkateyni "Mareşal Şapoşnikov", Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun güdümlü füze donanımlı destroyeri "Urumqi" ve firkateyni "Linyi" ile çeşitli firkateynler tatbikatta yer aldı. İslam Devrim Muhafızları Birliği (IRGC) ve yakın zamanda piyasaya sürülen İran yapımı Abu Mehdi el-Muhandis savaş gemisi de dâhil olmak üzere İran deniz kuvvetlerinin gemileri ve helikopterleri de iştirak etti. Abu Mehdi el-Muhandis künyesiyle bilinen Cemal Cafer Muhammet Ali El-İbrahim 3 Ocak 2020’de Kasım Süleyman-i ile birlikte uğradığı suikastta hayatını kaybetmişti.
O SIRADA FİDAN, KALIN VE GÜLER IRAK’TAYDI
Bu tatbikatlar sürerken Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Müsteşarı İbrahim Kalın ve Savunma Bakanı Yaşar Güler’in oluşturduğu Türk heyeti Irak’taydı. Irak Milli Güvenlik Kurulu üyeleri ve Başbakan El-Sudani ile görüşmeleri ardından üzerinde hemfikir oldukları önemli hususlar var. Irak’ta PKK varlığına karşı Irak’la birlikte istihbarat ve operasyon alanında işbirliği için bir mutabakat sağlanmış. Bu ortak faaliyetler, PKK’nın ekonomik, askeri ve lojistik faaliyetlerin can damarı olan Irak-Suriye hattını kesmeyi, sınır bölgelerini kontrol altına almayı ve kullandığı güzergâhları etkisiz hale getirmeyi amaçlamaktadır.
Ziyaretin Türkiye açısından ihtiva ettiği bir başka boyutu ekonomik işbirliği ve Türk ihracat emtiasının Irak güzergâhı üzerinden Kuveyt, Suudi Arabistan, başta Katar olmak üzere diğer Arap Körfez ülkelerine ulaşmak ile ilgiliydi. Türkiye’nin, özellikle Irak, Süleymaniye bölgesini aktif kullanan PKK’nın Talabani hanedanlığının başını çektiği Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) tarafından korunduğu, desteklendiği ve faaliyetlerine ortak olduğu yönünde bir değerlendirmesi var. Irak eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin iki oğlu var: Bafel ve Kubad.18 Mart’ta Bafel Talabani, aile mülkiyeti olan Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) başkanlığına yeniden seçildi. Kubad 1977’de Şam’da doğdu. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin başbakan yardımcısıdır. Ayrıca Irak Kürdistan Bölgesi'nin ABD temsilcisi olarak görev yapmaktadır.
BAFEL TALABANİ’NİN İLK DURAĞI WASHINGTON OLACAK
Bafel Talabani ABD’nin Irak’ta işgalci bir güç olmadığına ve Irak’ta kalması gerektiğine inanıyor. Hükümetimiz de yabancı askeri üslerin, ülkemizde kalmasında abes görmüyor. ABD ve NATO ile ilişkilerimizin stratejik önemde olduğuna inanıyor. Hükümet nazarında ABD ile baş çelişkimiz Washington ve Pentagon’un Suriye’de PKK/YPG’ye verdiği destekten ibaret. Bafel, Fransa ve İngiltere’de askeri eğitim aldı. ABD’nin Irak Büyükelçisi Bayan Alina Romanowski ile sıkça toplantılar ve ziyaretler düzenleyen Bafel Talabani yeniden seçilir seçilmez ilk ziyaretini Washington’a yapacak. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM’deki konuşmasında terör örgütü PKK ile ilişkileri nedeniyle Bafel Talabani’yi uyarmıştı. Ancak Bafel’in tüm faaliyetlerinde yer alan ve onu kollayan büyük efendileri ABD, Fransa ve İngiltere’yi uyarmayı unutmuştu.
Irak/Süleymaniye ile ABD, PKK/YPG tarafından işgal edilen Suriye bölgesi arasındaki iletişim ve lojistik destek koridoru ABD’nin koruması altında inşa edildi. Bafel’in Suriye’yi sıkça ziyaret ettiği ve PKK/YPG lider kadrolarıyla görüşmeler yaptığı, bu görüşmelere ABD helikopterleriyle taşındığı da sır değil. Aynı helikopterlerin teröristleri de taşıdığı ve bu seyahatlerin turizm amaçlı olmadığını sayın Fidan herkesten daha iyi biliyor. Bafel’in ilişki ağında İran’da var. Bağdat’ta konuştuğumuz kaynaklar, Bafel Talabani’nin müteveffa babası Celal Talabani’nin yolunda yürüdüğünü ve İran’ı küstürmemek, Irak’taki İran müttefikleriyle kurduğu ticari ilişkilere zarar vermemek çabasında olduğunu söylüyorlar.
ARABULUCULUK İDDİASI
Bafel Talabani’nin İran ve ABD arasında arabuluculuk yaptığı da iddialar arasında. Bu politikalara “ateş hattında yürüyenlerin hayatta kalmaları ve çıkarlarını koruyabilmeleri için denge taktikleri” diyorlar. Hükümetimiz de denge politikalarına önem veriyor ve çok seviyor. Barzani Hanedanlığı, Türkiye, ABD, İsrail ve Avrupa ile muhabbet ağı örerken, Talabani Hanedanlığı Suriye, İran, ABD, Avrupa ile ortaklık kuruyor. Türkiye, Barzani hanedanlığı ile ilişki ağını örerken, İran ise tercihini Talabani hanedanlığından yana koyuyor.
TAHRAN’DA ÖNEMLİ TOPLANTI
Hakan Fidan, PKK’ya karşı ve ekonomik sahada benzer bir işbirliğini İran’la da istediklerini ifade etti. Şam’ın adım atması halinde Suriye ile işbirliği yapmaya niyetli olduklarını açıkladılar. Bu gelişmeler hâsıl olurken Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmut Abbas 18 Mart’ta İran’daydı. Abbas, Tahran’da İran Genel Kurmay Başkanı Muhammed Baqeri ile kayda değer bir toplantı yapıldı. Şam’daki kaynaklara binaen bu görüşme esnasında masada, Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmut Abbas’ın İran tarafıyla iki ülke askeri işbirliğinin daha ileriye taşınması, İsrail’in Suriye’ye yönelik artan saldırılarına karşı, İran’ın Şam’ı yeni savunma sistemleriyle destekleme ve etkili füze bataryalarıyla destekleme hususu da vardı. İran’ın ABD, İsrail ve müttefiklerine karşı Suriye’yi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağı ve Suriye’nin bütünlüğünü ve devletinin varlığını korumak için tüm imkanlarını seferber edeceğini garanti ettiğini söylüyorlar.
‘YENİ VİETNAM SENDROMU’
2003’te Irak’ı işgal eden ABD’nin ardından Suriye’yi önce havuçla ikna etme çabaları, Şam’ın İran, Lübnan ve Filistin davalarında taviz vermemesinin ardından ABD eski Savunma Bakanı Colen Powell’in Beşar Esad’a sopa göstermesi, ABD ile uyumlu çalışmadığı takdirde Suriye’nin ambargo, abluka, soyutlanma, işgal ve taksim planlarına maruz kalacağını ilan etmişti. Buna mukabil İran’ın eski Cumhurbaşkanı ve Dini Lider Ali Hamaney ve Beşar Esad arasında sağlanan mutabakata binaen ABD’ye Irak’ta “Yeni bir Vietnam Sendromu” yaşatmak için bir direniş projesini uygulamaya koyarlar. Hamaney, Esad’a, ‘ABD’nin tehdit ve baskılarına sakın boyun eğme’ mesajını iletir. Biraz da bu mutlak destekten aldığı mesajla Esad, Suriye halkına yaptığı konuşmada, “ABD’ye karşı direnmek ona teslim olmaktan daha kazançlıdır.” demişti.
Bu noktada sizinle ilginç bir tarihi olayı paylaşayım; Irak’ın 2003’te işgal edileceğini, CIA’nın bu işgal için ciddi bir saha çalışmasına başladığını Suriye’de Esad’a bildiren Bafel’in Babası Celal Talabani’nin kendisiydi. Saddam Hüseyin döneminde Şam’da Hafız Esad’ın koruması altında yaşayan Celal Talabani ve ailesi Saddam sonrasında Bağdat’a döndü. Şam’a ve Esad yönetimine kendisine ve ailesine gösterdikleri misafirperverlik ve sağladıkları koruma için her vakit müteşekkir ve vefalı kaldı. Oğlu Bafel ise kendisine ve ailesine ev sahipliği yapan, kollayan ve hayatta kalmalarını sağlayan Suriye’ye borcunu, ABD ve PKK/YPG ile birlikte işgal ve taksim senaryolarında rol alarak ödüyor.