23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İran’ın içinden bir bakış

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

İran iç siyasi yapı açısından diğer ülkelere pek benzemiyor. Sistemin tepesinde ‘Mehdeviyet’i esas alan ‘Velayet-i Fakih’ müessesesi var. En kısa şekilde şöyle anlatabiliriz: Şii inancına göre, Hz. Muhammed’in ruhu Hz. Ali’ye, ondan da 12 İmam’a geçiyor. Kayıp olan 12’nci İmam Mehdi dönünceye kadar onun bütün yetkilerini en yüksek dini otorite kullanıyor. Bu kişi hem dini hem de siyasi bütün yetkileri uhdesinde topluyor. Azeri Türk’ü olan Ayetullah Seyyid Ali Hamaney şu anda İran’daki ‘Rehberlik Makamı’ olarak da isimlendirilen ve mutlak otorite olan en yüksek makamı işgal ediyor. İran Anayasası büyük ölçüde İran devriminin lideri Ayetullah Humeyni’nin ‘Hükümet-i İslam’ kitabına dayanıyor. Bu sistemin İran’a özgü olduğunu özellikle vurgulamalıyız. Örneğin Irak’ta Şiilerin dini lideri Ayetullah Ali Sistani’nin devlet yönetiminde bir görevi ve fonksiyonu bulunmuyor. İran’daki Şiilik inancı, sıradan bir Şiinin mutlaka belirli aşamaları kat eden bir dini liderin gözetimi altında olmasını öngörüyor. Bu nedenle İran’da sistem Şiilik temelinde yükselerek vücut buluyor.

İRAN’DAKİ ETNİK DAĞILIM

İran’ın nüfusunun 2017 sonu itibarıyla 80-82 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. Ülkedeki en büyük iki etnik grup Farslar ve Azeri Türkleri! Farslar ve Türklerin sayılarının birbirine yakın olduğu biliniyor. Her iki grup da nüfusun yüzde 36-39 kadarlık bir bölümünü oluşturuyor. Başta İmam Ali Hamaney olmak üzere Azeri dini önderlerin milliyetçi bir çizgide olmaması Türklerin sisteme sadakatini artırıyor. Ayrıca Türkler, İran’ın ekonomik faaliyetinde başat rol oynuyorlar.
Nüfusun yüzde 8’ini oluşturan Kürtler ayrılıkçı hareketlere en yakın olan etnik grup! Emperyalist merkezlerle sürekli olarak irtibat halinde bulunuyorlar... Araplar ağırlıklı olarak petrol yatakları olan Basra Körfezi’nin son bulduğu Huzistan bölgesinde yaşıyor. Suudi Arabistan bu bölgede Arap milliyetçiliğini tahrik eden örtülü faaliyetlerde bulunuyor. Sünni Beluciler, Pakistan sınırına yakın bölgelerde yaşayan bir etnik grup! Ayrıca Türkmenler, Kaşgailer, Afşarlar, Halaçlar ve Hamseler diğer önemli etnik gruplar.
Görüldüğü gibi İran birlik ve bütünlük açısından hiç de rahat bir ülke değil! İran’daki etnik dağılım, yönetim açısından çeşitli risk faktörlerini de beraberinde getiriyor. Şiilik, İran’daki en yaygın dini inanç! Ülke, etnik bir mozaik olmasına rağmen nispeten homojen bir dini yapıya sahip! Bu nedenle Şiilik ülkenin çimentosu olarak görülüyor. Ayrıca Şii mezhebinin yukarıdaki bölümde incelediğimiz gibi siyasi birliğe hizmet eden bir doğası var! Gerçekçi olmak gerekirse, Şiilik dışarıda bırakıldığı takdirde bu kadar dağınık bir etnik yapı ile birlik ve bütünlük sağlamak hiç de kolay olmaz!

DEĞERLENDİRME

İran’da etnik açıdan en zayıf halka Kürtlerdir. Irak’taki gelişmeler bu alandaki hassasiyeti artırmaktadır. Son olaylarda Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde İran devletini doğrudan hedef alan eylemler bu görüşü teyit etmektedir.
İran ekonomisi açısından hayati önemde olan petrol bölgesi Huzistan’daki etnik Arap nüfus, diğer bir hassas noktadır. ABD, İsrail ve özellikle Suudi Arabistan son dönemlerde bu bölgede Arap milliyetçiliği teması ile karışıklık çıkarmaya çalışmaktadır.
Sünni etnik gruplar hem merkezden uzak hem de farklı bölgelerde bulunduğundan ayaklansalar bile rejimi sarsacak bir güce ulaşamazlar.
Azeri Türkleri içine almayan hiçbir etnik ayaklanma amacına ulaşarak Tahran’daki rejimi tehdit edemez! Son olaylarda Azerilerin merkezi sayılan Tebriz’de hiçbir gösterinin yapılmaması, olayların kısa sürede sönümleneceği yönünde büyük bir ipucu vermiştir.
Ekonomik sorunlardan kaynaklanan ve tüm etnik grupları kapsayan hareketlenmeler kısa süreli heyecan yaratsa bile İran’ın kendine özgü, sokağa hâkim olmak üzere örgütlenen Devrim Muhafızları ve Besiç milis güçleri ile kısa sürede durum üstünlüğü sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Şiilik, İran’daki etnik ve mezhepsel kışkırtmalara karşı fren görevi yapmakta ve çimento gibi farklı grupları birbirine bağlamaktadır.