Yandex
30 Mart 2025 Pazar
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘İş beğenmeyen’ gençlerden 2 bin 664’ü çalışırken öldü

Melike Güler Kadan

Melike Güler Kadan

Gazete Yazarı

A+ A-

Gündemimiz yine gençler. Ne iş insanlarının dilinden düşüyor bu gençler ne de politikacıların... Çünkü onlara göre gençler hem iş beğeniyor hem de evliliğe yanaşmıyorlar (!) Ancak pek konuşulmayan bir nokta daha var ki, gençler çalışırken kıyım kıyım ölüyorlar!

Maalesef Türkiye’de sağlıklı bir meslek hastalığı ya da ölümlü iş kazası verisine SGK yoluyla erişemiyoruz. Şantiyede iş kazası geçiren işçinin kıyafetleri değiştirilerek hastaneye götürülmesinden mi tutsak, işverenlere bağlı bir işçi sağlığı ve güvenliği “sistemi”ne mi bağlasak, yoksa iş güvenliği kültürünü çiğnemeden yutan sermayecileri mi taşlasak…

Bu nedenle ölümlü iş kazalarına ilişkin alternatif çalışmalar öne çıkıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG)’nin her ay işçi yakınları, yerel ve ulusal medyadan derlediği ölümlü iş kazaları raporu karanlık tabloya ışık tutuyor.

***

Dün yayınlanan son İSİG Meclisi raporuna göre; son on iki yılda, dile kolay, en az 2 bin 664 genç işçi (Rapor 18-25 yaş arasını genç olarak kabul etmiş.) çalışırken hayatını kaybetti.

***

Sonda söyleyeceğimizi başta anlatalım. Türkiye’nin genç nüfus avantajını kaybettiği su götürmez bir gerçek. Ancak bunu “Aile Yılı”nda konuşuyorsak, “genç nüfus avantajı” dediğimizde “ucuz iş gücü” anlamaktan önce bir vazgeçeceğiz. Üzerine, ısıtıp ısıtıp tartıştığımız “sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği” için de gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına karşı insan onuruna yakışır, güvenceli ve adil düzenlemeleri masaya getireceğiz.

Şimdi gelelim rapora:

***

Dikkat çeken noktalardan biri, Kovid-19 salgınında kısmen düşüş gösteren genç işçi ölümlerinin, özellikle 2021 Eylül ayı ile birlikte yeniden artışa geçmesi. Bu dönemde döviz-enflasyon yükselişi ile hissettiğimiz yoksullaştırma politikalarını göz önünde bulundurmak gerekiyor.

***

Sektörel dağılım incelendiğinde, genç işçi ölümlerinin yüzde 34’ünü sanayi, yüzde 27’sini inşaat, yüzde 22’sini hizmetler ve yüzde 17’sini tarım oluşturuyor. Genç işçi ölümlerinin başta metal, maden, enerji olmak üzere sanayide yoğunlaştığı da görülüyor. İnşaatlarda meydana gelen genç ölümlü iş kazası artışı da genel ölümlü iş kazaları yoğunluğuyla paralel gidiyor.

***

Rapora göre, bu yıllarda çalışırken yaşamını yitiren gençlerin yalnızca yüzde 3,19’u sendika üyesi. Sendikalı işçilerden 63’ü maden, 10’u metal, 3’ü kimya, 3’ü güvenlik, 1’i gıda, 1’i tekstil, 1’i eğitim, 1’i enerji, 1’i sağlık ve 1’i de belediye işkolunda çalışıyordu. İSİG Meclisi, benim de paylaştığım bir görüşü eklemeyi unutmamış:

“Genç işçi ölümlerindeki sendikalılık oranı genel iş cinayetlerinde ölen sendikalıların oranının yarım katı. Bu durum sendikal örgütlenmenin yeni işçileri daha az koruyabildiği tartışmasını da beraberinde getirmektedir. Tabi bir değerlendirme yaparken 27 genç işçinin Soma Madeni’nde hayatını kaybettiğini de hatırlatalım.”

***

Düzendeki değişimden gençlerinin aldığı acı pay ortada. Değişimde öne alınması gereken birkaç husus olduğu görüşündeyim:

1) Sadaka değil; değişen koşullara uygun sosyal politika anlayışı,
2) Önceki Çalışma Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin’in de “garabet” diye tarif ettiği OSGB sisteminin yerle yeksan edilmesi,
3) MESEM’lerin lağvedilmesi,
4) Gençleri şemsiyesi altında koruyabilecek yeni bir sendikal anlayış.

***

Değişim demişken, ilgilisine bir makale önermeden de geçmeyelim. İş, Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi’nin yeni sayısı geçen hafta yayımlandı. Fakülte yıllarında sosyal güvenliğe ilişkin dersleri alma fırsatı bulduğum Prof.Dr. Şenay Gökbayrak ile Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Can Çalışır’ın “Çalışma Yaşamında Dijital Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik” makalesi; teknolojik dönüşüm sürecinin iyi yönetilmesine bağlı olarak söz konusu sürecin sosyal güvenlik sistemleri açısından kâbusa dönüşmesinin nasıl engellenebileceğini tartışıyor.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) Sendika genç İşçi
Yorumlar (5 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...