10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşçi maliyeti sorunu

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

İşverenler ve işveren sendikaları sıklıkla işçilerin işyerine maliyetinin yüksek olduğundan yakınırlar. Bu yüksek maliyet nedeni ile yeni yatırımlar yapmanın, yeni işçi almanın ve gelişmiş teknolojileri işyerlerine taşımanın güçlüğünden söz ederler. Verimin artmamasından, işsizler havuzunun dolmasından, yeni üretim tekniklerinin işyerlerinde uygulanmamasından hep işçiyi sorumlu tutarlar. Kendileri sütten çıkmış ak kaşıktır ve suçlu, geçimini emeğini işverene kiralayarak yaşamaya çalışan işçidir. Toplusözleşme masalarında da işverenler emeğin maliyetinin çok yüksek olduğundan söz ederek, yüksek emek maiyeti nedeni ile işyerini kapatmak zorunda kalacaklarını söyleyerek aba altından sopa gösterir ve neredeyse sıfır zamla toplusözleşme masasından kalkmak isterler.

ASGARİ ÜCRET İŞTEN ÇIKARMANIN GEREKÇESİ YAPILAMAZ

İşçi haklarını kıymakla ünlü AKP iktidarı her nasılsa seçimler sırasında işçiyi hatırladı ve bilindiği gibi asgari ücreti 1300 lira yapma sözü verdi. Bu sözünü yılbaşından itibaren yerine getirerek asgari ücreti 1300 lira yaptı ve çoğunluğu asgari ücretle çalışan işçilerimizde göreceli bir ferahlık yarattı. Bu ufacık refah artışını bile işçiye çok gören necip işverenlerimiz ve işveren örgütlerimiz hemen tepkilerini ortaya koyarak işçi çıkarmaya ve işçi çıkarmayı haklı gösterme çabasına girişti. En büyük işveren örgütü TİSK derhal harekete geçti ve yayınladığı bir bildiride işçi maliyetinde asgari ücret nedeni ile yaşanan artışın işten çıkarmaları haklı olarak hızlandırdığını savundu. TİSK açıklamasında 2016’nın ilk çeyreğine ait imalat sanayisi üretim ve istihdam verileri kullanımına göre ocak, şubat, mart aylarını kapsayan dönemde bir önceki yıla kıyasla üretim % 6, verimlilik % 6.4 oranında artarken istihdam % 0,4 oranında azalmıştır; yani 94 bin kişi işten çıkarılmıştır. “Merd-i kıpti şecaat arzderken sirkatin söyler” örneği... TİSK bu rakamları açıklarken ayağına kurşun sıktığının farkında değil galiba. İşverenlerin üretimi, verimi artarken, dolayısı ile kârlılık oranı yükselirken işçileri neden işten çıkarsın? Yasalardaki işçiyi koruyan hükümleri dolanmak için asgari ücret artşının yapay bir gerekçe yapıldığı çok açık. Bu gerekçeye dayanılarak asgari ücretle çalışanlar değil ama kim bilir kaç deneyimli işçi, kaç sendikalı işçi işten çıkarıldı. Amaç olası sendika tehlikesini önlemek mi acaba? TİSK’in ve işverenlerin asgari ücret artışının işten çıkarmalara gerekçe yapması aslında hiç de gerçekci ve inandırıcı değil.

BİLANÇOLAR AÇIKLANSIN

İşverenlerimiz bilançolarını işçilerle ve sendikalarla paylaşmaktan sürekli kaçınırlar. Vergi nedeni ile de bu açıklamayı sakıncalı bulurlar. Acaba işverenlerin bilançolarında 100 liralık bir üretim maliyeti içinde işçinin payı nedir? Bu devlet sırrı gibi saklanır. Oysa işverenlerimiz ve örgütleri inandırıcı olmak istiyorlarsa şeffaf olmak ve bilançolarını işçilerle ve işçi sendikaları ile paylaşmak zorundadır. Bu gizliliğin ardına sığındıkları sürece söylemlerinin gerçekleri gölgelendirdiği düşünülecek ve bu söylemlere güven duyulmayacaktır.

İşçi konfedersyonlarının bu konuda tek söz ettiğini hatırlamıyoruz. Oysa işverenlerin asgari ücrete saldırmasının karşısına bilanço silahı ile çıkmaları gerekirken susmalar, Türk-İş ve Hak-İş’in gerçekte kimi temsil ettiği sorusunu akla getirmektedir. Bu iki konfederasyonun necip yöneticileri AKP hükümetini destekleme politikalarına biraz ara verseler ve işçi sınıfının bu can alıcı sorununa eğilseler kendilerine yakışmayan bunca faaliyetleri yanında işçi yararına hayırlı bir iş yapmış olurlar.