İşçi Partisi -(TAMAMI)
29 Ekim törenlerine bayrağını kapıp katılan 100 binlerce Atatürkçü kanıtladı ki; artık Cumhuriyet’in sivil ve silahsız koruyucuları AKP iktidarına son verecek, “Çılgın Türk gençleri” arkalarında halkla meydanlara inerek siyasi dengeleri de altüst etmişlerdir. Bu demektir ki artık yeni bir “Çılgın Türkler” hareketiyle karşı karşıyayız. Önderleri bellidir. Bunların başında elbette Türk gençliğinin, Atatürkçü gençliğin temsilcileri TGB gelmektedir. Onun yanında ise, ADD ve parlamento dışından en tutarlı muhalefeti zindanlardan bile yapabilen siyasal parti olarak İşçi Partisi.
İşçi Partisi bu tarihi olayın altından çıkan ve eski elbisesini değiştirerek Cumhuriyetin Partisi olmaya hak kazanan bir kitle partisidir artık. Bugüne değin değişik nedenlerle İP’yi marjinal bir parti, oy alamayan bir parti olarak görenler, hafife alanlar, şimdi anlamak zorundadırlar ki; “Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini içtenlikle koruyan tek parti İP.”
Bu sonucu ben yıllardır ekranlarda söyler ve yazarım. Çoğu aydını da bu Atatürkçü düşünce etrafında derlenip toplanması için teşvik eder dururum. Son seçimde Cumhuriyetçi Birlik ekranlarda böyle doğdu ve CHP yönetimi tarafından acımasızca boğuldu. Şimdi Anayasa konusundaki tutumu, o gün atılan tohumun alınan meyveleridir. Atatürk’te birleşmek, her yurttaşa, her başka parti saflarından çıkarılmışlara bir merhem oldu. Yaralar iyileşti ve çabalar boşa gitmedi ki, “Çılgın Türkler” bir araya geldiler ve dediler ki: “Parola Çılgın Türkler. İşareti 29 Ekim 2012”.
Artık CHP, Soros ya da Fethullahçı’larla kol kola girerek tarihi mirası reddediyor, açılımlar ve bölücüler arasında yer alarak durumu idareye çalışan bir parti olmaktan öteye geçemiyor. Baykal’dan sonra sanıldı ki; Kılıçdaroğlu bir Ecevit umudu gibi parlayacak ve Atatürk ve İsmet Paşanın siyasetçi deposu haline getirdikleri partiyi iktidara taşıyacaktır(!) Olmadı. Olamazdı da. Kılıçdaroğlu ve oy toplayacaklarına inandığı yakınları onu Atatürk’ün sorgulanmasına dek götürünce çanlar çaldı ve lideri Silivri’de olsa da İP artık toplayıcı, benmerkezcilikten çıkarak halkı kucaklayan ve Cumhuriyetin ve Atatürkçülerin altında toplanacakları bir parti olma yolunda belki de en önemli adımı attı. Bu durum gösteriyor ki; İP artık geçmişin değil, geleceğin partisi olmayı da hak etmiştir.
Kutlamaların bilançosu
İP, liderinin yazılarında açıkça belirtilen gerçek anlamda solcu, ülkenin kayıtsız koşulsuz bağımsızlığını savunan bir parti olma şansını ele geçirirken, ayni zamanda da TGB’nin üstün genç ve yetenekli önderleriyle bütünleşen, toplumu kucaklayan büyük bir parti olmalıdır. Sayısız toplum ve kitle örgütünün katılım oranına bir bakın: Kolay mıdır Türkiye’nin her yanında örgütlenmek, Hazine’den beş kuruş yardım almadan tüm siyasal görüşleri alanlara toplamak ve insanları 1923 Cumhuriyet heyecanına sürüklemek?
Resmi üniformaların stadyumlarda bir araya gelmeleri, tarihin inkarını kutladıkları çağdışı görüntüleri Köşklerde Cumhuriyetin ordusuna kabul ettirme ve ağırlatmak, şimdilik kolay sayılabilir. Ancak bunu halk istiyor diye yapmak, halkın olmadığı bir kapalı alanda ve topuk sesleriyle kutlatmak kabul edilebilir marifet değildir. Halk nerededir?
Halk Cumhuriyetin 1923’te ilan edildiği o tarihi Meclis önünde biber gazı soğuk suyla duş yapmakta ve hiç ama hiç irkilmemektedir.
Onlar törenlerdeyken Cumhuriyetin asıl sahibi “Cumhur” Ankara’da Ulus ile Anıtkabir arasında heyecanla ve biber gazıyla, tazyikli su altında Cumhuriyeti heyecanla kutluyordu.
İşte size 11 yıldır tarihin akışını değiştirmek, Atatürk’ü sevmenin, Laikliğe bağlı kalmanın suç sayılmasının yolun vardırıldığı son durak budur: Bir ulusun şahlanışı!
Geçen gün de yazdım: “Halk sokağa inmişse ve önünde ya bir önder ya bir bayrak varsa, o ciddi ve haklı bir başkaldırıdır.”
Öyle görünüyor ki; bu başkaldırı 10 Kasım’da Anıtkabir’de devam edecek. Sadece Ankara’da değil, İstanbul’un her yerinde yerden fışkıran demokrasi ve Cumhuriyet sevdalılarını artık ne AKP iktidarının ne de Emperyalist güç odaklarının durdurması olanaklı değildir. İzmir’de 500 bin İstanbul’da bir o kadar, Ankara’da 1 milyona varan halk direnişinin karşısına koyacak- faşist uygulamalar dışında- halk gücünüz var mı? Varsa deneyin ve öncülerin karşısına güç çıkarın. Bu bir seldir ve önüne çıkan rejime musallat olmuş haşereleri ezip geçecektir.
Türkiye İkinci Kurtuluş Savaşı’nı yaşıyor gibidir. Ne ABD ne AB güçleri bu selin önüne barikat koyamazlar.
İşçi Partisi, artık Türkiye’nin tek, en güçlü ve giderek büyük heyecan verici siyasi olgusudur. Bunu tüm aydınların, tüm Cumhuriyetçilerin kabul etmesi ve o çatı altında birleşerek “Cumhuriyeti Atatürk ve arkadaşlarının bıraktığı yerden alıp, onun arzusu olan çağdaşlığa yürütmek için çalışmaları ön koşuldur.”
CHP’ye gelince o Çankaya ile Başbakanlık arasında mekik dokuyarak olmayacak dualara el açıp, ülkenin bölünmesinde rol alan aktörlerden birisi tarafından yönetilmekte. Ötekisi ise o muhteşem kutlamalara bile kulp takmaya çalışan Bay Bahçeli!
Geriye siyaset adına kim kaldı ki?