19 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşçi sınıfı haykırıyor: Kula kulluk yakışır mı?

Ekrem Ataer

Ekrem Ataer

Gazete Yazarı

A+ A-

15 Aralık 2024 / 15:55…

Yıllardır eylem alanlarındayım, yürüyüşler, mitingler ve asıl önemlisi grev alanları, grev çadırları, sloganlar, konserler vs. İşin aslını sorarsanız; son Osmanlı döneminden günümüze kadar kent kökenli, bürokrasinin, devlet idaresinin, askeriyenin, bilimin ve sanatın içinden gelen bir ailenin çocuğuyum. Yani benim ne gecekondu, ne köyden göçme ne de fabrikada çalışma hikayelerim oldu.

Cemil Meriç'in dediği gibi bir tek işçinin dahi elini sıkmadan kendimi işçi sınıfının ve Bilimsel Sosyalizmin yakınlarında buldum. Hatta bir ara hakkımda "Sınıf mücadelesinin papyonlu neferi" söylentisinin de çıktığını duydum ve sevindim.

Belki de onun için Almanya'da Engels evini (Fabrika) birlikte gittiğim arkadaşlarımdan çok farklı bir ruh hali ile gezmiştim. Yaşam bana nerede durduğun kadar nasıl durduğunun da ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Bu serüvenimin bana kazandırdığı, emek ve sermaye çatışmasının yanında asıl önemli olan ezen ve ezilen ilişkisi olduğudur. 150 gündür grevde olan Polonez İşçileri ile 3 Ağustos en son da 13 aralık günü buluşmuştum.

İşçi sınıfı haykırıyor: Kula kulluk yakışır mı? - Resim : 1

15 Aralık 2024 / 16:06…

………………. ! bu satırları yazarken Vatan Partisi Gn. Sekreteri Özgür Bursalı'dan yazışma grubumuza bir haber düştü "Turhan Özlü ağabeyimizi kaybettik... Acımız büyük. Başımız sağolsun."
…………………!

Gazi olaylarındaki öncü görev, Ergenekon sürecinde yaşananlar, yazışmalarımız, Ece ve beni yüreklendiren sohbetler, zarafet, bilgelik, hep gülen bir yüz ve hiç yaşlanmayan delikanlılık saniyeler içinde akıp gitti hafızamdan.

Çok ani oldu ama her savaşçı gibi son ana kadar cephede ve ayakta olmasından daha doğal ne olabilirdi ki? diye düşündüm…

Biraz kendime geleyim, bu haftaki yazıya devam ederim…

İşçi sınıfı haykırıyor: Kula kulluk yakışır mı? - Resim : 2

16 Aralık 2024 / 06: 55…

Nerede kalmıştık?

Polonez işçileri ile ilk buluştuğumuzda meydanı dolduran ve çoğunluğu kadın! olan işçi kardeşlerimizin, "Polonez İşçisi" meselesinin çok daha üstünde ve yüksek bir gaye ile bütünleştiğini hissediyorum.

Yalnızca Polonez direnişi değil; süreç öncesi ve sonrasında; Somalı madenciler, Çayırhan özelleştirmesine karşı direnen işçiler, belediyelerdeki işçiler ve daha birçok direniş alanı bu sefer farklı şeyleri işaret ediyorlar. Gelecekte daha da kitlesel katılımlarla alanlara ineceklerini görüyorum.

Öncelikle belirtmeliyim ki bu olan bitenin tamamını Saray ve Belediye bağımlı medyadan duymanız pek mümkün değil. Saray medyasının derdi "CHP'li belediyelerde işçiler paralarını alamıyor." Belediye medyasının derdi ise "İktidar işçiyi, memuru, emekliyi açlık sınırının dahi altına itti"

Siyaset tarihimizin temel hastalığı olan bu kısır sarmal artık yandaş toplamaya da yetmiyor. Millet kimin neyi ne için söylediğinin farkında! Çözüm? Çözüm var ama yok! Nedir var olan "o yapamıyor ben yaparım" "İyi de mübarek merkezde ve yerelde dönem dönem seni de gördük."

İşçinin, memurun, emeklinin tüm milletin bu didişmeye karnı tok.

İşçi sınıfı haykırıyor: Kula kulluk yakışır mı? - Resim : 3

Polonez işçisi farklı bir şey söylüyor:

1- Radikal unsurların tuzaklamasına düşmeyip öncelikle devletini muhattap alıyor ve Kaymakamından, Valisine, Emniyetinden, meclisine kadar ulaşabildiği tüm kapıları çalıyor. Bizler "1 Mayıs alanlarında Türk bayrağının ne işi var" anlayışlarını, işçi bayramlarında bankamatiklerin yakıldığı günlerini de yaşadığımız için sürecin nerelere geldiğini önemseyen bir nesiliz.

2- Polonez işçisi meselesini kendi fabrikasının dışına taşırmış ve İşçi Sınıfı meselesi haline getirmiştir. Bunu gerçekleştirirken de ham bir sermaye düşmanlığı değil, sermayenin varlığı ile bir sorunu olmadığını lakin kendi emeğine yabancılaşıp yarattığı artı değere de uzaktan bakmayacağını haykırmıştır. Polonez işçisi fabrikadan pay değil! emeğinin karşılığını talep etmiştir. Polonez işçisi yaşadığımız günlerin sınıf mücadelesine anlamlı bir boyut katarak radikal sızmalara baştan kapısını kapatmıştır.

3- Belki hepsinden daha da önemlisi Polonez işçisi kendi vatanında kapitülasyonları hatırlatan ve parsel parsel eylenen milli ekonomisine de sahip çıkmıştır. Bu anlamda sınıf, tarihsel öncülüğün baretini takmıştır.

İşçi sınıfı haykırıyor: Kula kulluk yakışır mı? - Resim : 4

Sınırı asker koruyorsa Milli Ekonominin askeri benim demiştir.

Çayırhan Termik Santrali işçilerinin haklı direnişi de bu yol haritasının parke taşlarından biridir. Yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmeye karşı çıkmak sakın salt ekmek kavgası olarak algılanmasın. Bu mesele toprak altı ve toprak üstü her türlü enerjinin kamu malı olduğunun direnişidir. "yağma yok" seslenişidir.

İşçi sınıfı; İhâle, adam kayırma, peşkeş çekmenin alenileştiği günlerin geride kalacağını, milli üretim kaynaklarımızın yegane sahibinin bizâtihi millet olduğunu, geleceğin Üretim Devrimi ile aydınlanacağını canı pahasına direnerek haykırıyor. Bu durumdan nem'alanan hiçbir gücün medyası tabii ki yer vermeyecektir.

Grev alanında farklı birkaç siyasetin de temsilcisini görmekten bahtiyâr oldum. Hepsi ile uzun uzun sohbet ettim. Hepsi her şeyin tabii ki farkında. Aynı şeyleri düşünmesek, çözümleme ve çarelerimiz farklılık gösterse de aynı alanda bizleri toplayan aynı "türküleri" söyleten Polonez işçilerine bir kez daha selam olsun.

Öyleyse Muhlis Akarsu ustanın türküsünü o gün grev alanında nasıl birlikte söylediysek sokaklarda, caddelerde de birlikte söyleyelim:

Gel kardaşım ayrı gezme / Kula kulluk yakışır mı!

Polonez İşçi CHP Belediye ekonomi