22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşçi sınıfı için yeni bir bahar mı? – 2

Michael Roberts

Michael Roberts

Gazete Yazarı

A+ A-

Kara Ölüm ve 14. yüzyıldaki salgın hastalıklar Avrupa nüfusunu o kadar azalttı, işgücü o kadar kıt hale geldi ki feodal toprak ağaları serflerine taviz vermek zorunda kaldı; ücret kazanmalarına, lord için daha az çalışmalarına ve hatta bağımsız çiftçiler olma özgürlüğü kazanmalarına izin verdiler. Bu korkunç sefaletten, geçim kaynaklarının iyileştiği bir dönem çıktı.

Görünen o ki 21. yüzyılın bu salgın sonrası on yılında da benzer bir gelişme yaşanıyor. Çin ve Doğu Avrupa'da olduğu gibi, Küresel Kuzey'den gelen sermayeye açılan ve küresel olarak hızla genişleyen işgücü piyasaları, nüfusların yaşlanması ve küçülmesiyle sona erdi. Bu demografik değişim, emek ve sermaye arasındaki güç dengesinde bir kaymaya neden olmaktadır.

Sıkı işgücü piyasaları ve artan hayat pahalılığının ortasında, işçi militanlığında yeniden bir canlanma yaşandı ve sendikaların yeniden büyümesi için koşullar çok daha elverişli hale geldi. Dünya genelinde sendikalar son 12 ayda endüstriyel eylem tehdidinde bulunma ya da gerçekleştirme konusunda giderek daha aktif hale geldi. Yaklaşık 40 yıldır ilk kez sendikalar gelişmiş ekonomilerdeki yeni sektörler ile endüstrilere ve hatta Küresel Güney'in 'kayıt dışı' istihdam dünyasına yayılmaktadır.

BÜYÜK İŞ DURDURMA EYLEMLERİ ZİRVE YAPTI

ABD'de işçiler daha iyi ücret ve çalışma koşulları talep etmek üzere örgütlendi ve giderek artan sayıda grev hattına çıktı. Öğretmenler, gazeteciler ve baristalar geçtiğimiz yıl greve giden on binlerce işçi arasında yer alıyor. Nitekim 115 bin demiryolu çalışanının da greve gitmesini engellemek için ABD Kongresi'nde bir yasa çıkarılması gerekti. Starbucks, Amazon, Apple ve düzinelerce başka şirkette çalışan işçiler de yıl içinde sendika kurmak için iki binden fazla dilekçe verdi - 2015'ten bu yana en fazla dilekçe. Yapılan bin 363 seçimin yüzde 76'sını işçiler kazandı. 2023'te başlayan 33 büyük iş durdurma eylemi, bu yüzyıldaki en büyük sayıdır.

Dünyanın başka yerlerinde de benzer bir durumla karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz Mart 2023'te Sri Lanka'da sağlık, enerji, finansal hizmetler ve liman işletmeleri gibi sektörleri temsil eden 40 sendikadan işçiler, başkanlık bildirisine karşı çıkarak işlerini kaybetme tehdidine rağmen hükümetin harcama planları nedeniyle greve gitti.

Güney Afrika Ulusal Eğitim, Sağlık ve Müttefik İşçiler Sendikası (NEHAWU), endüstriyel eylemi yasaklayan mahkeme kararına rağmen ücret konusunda greve gitti. Hindistan'da, grev eylemi için 14 gün önceden bildirimde bulunulmasını gerektiren hükümler de dahil olmak üzere ülkenin iş kanunlarında yapılması önerilen değişiklikler grev eylemine yol açtı.

Orta Doğu'da bile bazı başarılar elde edildi. Mısır'ın Mahalla'daki en büyük tekstil fabrikasında çalışan işçiler, binlerce kişinin katıldığı ve fabrikayı yaklaşık bir hafta boyunca kapatan grevin ardından hükümeti asgari ücreti 6 bin Mısır pounduna yükseltmeyi kabul etmeye zorlayarak, Mısır'da devlete ait işletmelerde çalışan on binlerce kişi için büyük bir zafer kazandı.

SENDİKALAŞMADA YENİ MODELLER

Geçmişte örgütlü emek, sendikalaşma hareketlerini koordine eden, üye taleplerini dikte eden ve sosyal hakları dağıtan büyük, merkezi sendikalar tarafından yönlendiriliyordu. Buna karşılık, bu yeni dalga emek örgütleri, Amazon İşçi Sendikası ve Starbucks Workers United gibi genellikle tek bir şirkete özgü, dokunulmamış sektörlerdeki küçük taban sendikalarıdır. Dahası, Amerika'da sendikalara verilen destek artıyor. Ağustos 2023'te Gallup tarafından yapılan bir ankete göre her üç Amerikalıdan ikisi sendikaları destekliyor.

Ve yeni yapay zeka teknolojilerinin etkilerine karşı işleri ve koşulları savunma savaşı başladı. Bunun bir örneği, Hollywood'daki Amerika Yazarlar Birliği'nin, eğlence sektöründeki işverenlerin yapay zekayı benimsemesine ilişkin endişeleri üzerine yakın zamanda imzaladığı anlaşmadır.

Sendikaların yeniden canlandırılması, sendikaların kendilerini hem yüksek vasıflı çalışanlar hem de (genellikle evden çalışan) serbest meslek sahipleri için uygun hale getirmeleri ve çoğunlukla genç platform çalışanları, göçmenler ve yarı zamanlı ve belirli süreli sözleşmelerle çalışanlar arasında varlıklarını genişletmeleriyle gerçekleşecektir. Bu, gençlerle yeniden bağlantı kurmak için yeni yöntemler gerektirecektir. Artık daha fazla sendika interaktif web siteleri ve sosyal medya ile kolay ve ucuz, düşük giriş veya çıkış maliyetleri olan bir üyelik veya katılım modelini denemektedir.

YAPAY ZEKA VE İSTİHDAM SORUNU

Dolayısıyla, Mayıs 2024'te emek örgütlenmesinde bir paradigma değişiminin başlangıcında olabiliriz. Ancak sendikalar emek ve sermaye arasındaki güç dengesini değiştirmek için yeterli değildir. Bunun için siyasi eylem de gerekiyor. Avrupa'da sendikalar 19. yüzyılın sonlarında sosyalist partiler tarafından kuruldu; İngiltere'de sendikalar işçileri siyasi arenada temsil etmek için İşçi Partisi'ni kurdu. İşyerindeki mücadele ancak tüm iktidar sistemini değiştirmeye yönelik siyasi mücadele ile birleştiğinde kazanımlar elde etmeyi başarabilir.

19. yüzyılda sekiz saatlik işgünü için verilen mücadele, ABD ve Avrupa'daki 1 Mayıs yürüyüşlerinin önemli bir özelliğiydi. Ancak 20. yüzyılda sendikal eylemler ve siyasi mevzuatın bir araya gelmesiyle bu hedefe ulaşılabildi. 21. yüzyılda mücadele, önümüzdeki on yıl içinde küresel çapta 300 milyona varan istihdamı tehdit eden yapay zeka otomasyonu üzerine olacaktır. Emeğin yanıtı dört günlük bir hafta, sosyal destek ve yeni teknoloji nedeniyle işsiz kalanlar için yeniden eğitim olmalıdır. Bunun için yeni ve güçlü sendikalar ile emeğin sermaye karşısındaki mücadelesine adanmış siyasi partilerin bir araya gelmesi gerekecektir.

Yapay zeka Avrupa işçi İş gücü ABD