10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşçiler kapıya paralar havaya

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

Devletçilik kurulan yeni Cumhuriyetin çağdaş bir düzeye ulaşması için Atatürk’ün başlattığı ekonomik hareketin adıdır. Devlet üretim araçlarının sahibi olarak, o yıllarda var olmayan özel sermayenin yapamayacağı ekonomik girişimleri yaparak toplumu ayakta tutmak ve gelişmeyi sağlayacak bir sanayileşme atılımı için başlatılmıştır. Ülkemizin çok önemli fabrikalarının temeli bu devletçilik anlayışına dayanmaktadır. Devletçilik topluma saygı, topluma kaliteli ve sağlıklı mal ve hizmet sunmaktır. Toplumun satın alma gücünü ayakta tutmaktır, kulu kula mecbur etmemektir. İşte böylesine toplumcu bir anlayışla büyümüş olan ekonomimizin temel taşları, AKP iktidara geldiği günden beri yerlerinden oynatılmakta büyük bir özelleştirme furyası acımasızca gerçekleştirilmeye devam etmektedir.

ÖZELLEŞTİRMELER KİMİN İÇİN

Kamu kuruluşlarının satılmasının yandaşları ödüllendirmek ve yabancılara ekonomiyi teslim etmekten başka anlamı yoktur. “Zarar ediyor, bütçeye büyük külfet getiriyor” iddiaları lâfı güzâftan başka bir şey değildir. Zarar ediyorse tesisisi, fabrikayı yeniden yapılandır, işletme eğitimi görmüş insanları yönetime getir, çağdaş işletmeciliğin kurallarını uygula ve devletin kâr etmesini, ekonomiyi toplum yararına düzenlemesini sağla. AKP iktidarı bu zahmete katlanmak istemediği, siyaseti topluma hizmetten başka amaçlar için yaptığından özelleştirme aşkı sürekli kabarıyor. Bugüne kadar özelleştirmeler yolu ile elli milyar liranın üzerinde gelir elde ettiği halde bu paraların nereye harcandığı konusunda toplumu bilgilendirmiyor. Toplum bu paraların saray yapımına, pahalı uçak, araba alımına, hesabı sorulamayan örtülü ödeneklere gittiğini çok iyi biliyor.
CHP’nin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı çalışkan ve cesur İstanbul milletvekili Aykut Erdoğdu her zaman olduğu gibi çok çarpıcı bilgileri kamuoyu ile paylaştı. Sayın Aykut Erdoğdu’nun verdiği bilgilere göre AKP hükümetinin özelleştirdiği 52 fabrikayı satın alanlar bu fabrikalarla üretime devam etmememişler, arsalarından büyük kârlar elde etmek için fabrikaları kapatmışlar ve 7 bin 981 işçiyi kapının önüne koymuşlar. Verilen bilgiye göre çıkarılan işçilerin bakmakla yükümlü oldukları aile bireyleri ile birlikte sayıları 31 bin 564 kişiye ulaşmaktadır. Bu kadar insanı açlık tehlikesi ile karşı karşıya bırakan AKP’ye bravo demekten başka bir şey yapılamaz galiba.

ŞEKER İŞÇİLERİ DE KAPIYA KONACAK

Atatürk’ün toplumu yüceltmek amacı ile başlattığı devletçilik hamlesinin ürünü olan şeker fabrikaları da şimdi AKP’nin hedefine girmiştir. AKP’nin Atatürk düşmanlığı tartışmasızdır. Bakınız TBMM tarihi ile ilgili bir kitap yayımlanıyor ve TBMM’nin Abdülhamit hayranı başkanı kitapta Atatürk’ten söz edilmesine izin vermiyor. O Meclisi Atatürk’ün kurduğu ve kendisinin onun sayesinde başkanlık koltuğunda oturduğunu birileri bu tarih cahili adama anlatmalı. AKP’nin Atatürk düşmanlığı, şimdi şeker fabrikaları satılarak sergilenmek isteniyor. Bu satış toplumu zehirleyen nişasta bazlı şurup üreten Cargill adlı bir şirket yararlansın, toplumu daha fazla zehirlesin diye yapılmak isteniyor. Başbakan “Özleştirmeden sonra bu fabrikalar üretime devam edecek” diyor ama geçmiş uygulamalar onu yalanlıyor. Şeker fabrikalarını alanlar işçileri kapıya koyacak, fabrikaları kapatacak ve binlerce çiftçiyi, işçiyi açlığa mahkûm edecektir. Demokratik ülkelerde halkının çıkarlarına bu kadar karşı olan ama ondan oy almayı başararak iktidada kalmayı beceren başka bir parti olduğunu sanmıyorum.

İŞÇİLER, ÇİFTÇİLER HESAP SORMALIDIR

Ülkemiz kronik bir işsizlik sorunu ile karşı karşıyadır. Özelleştirmelerle bu işsizlerin sayısı hızla artırılmaktadır. AKP’nin tarım politikası iflas etmiştir ve bugün 108 tarım ürünü Çin’den Arjantin’e kadar uzanan bir sürü ülkeden ithal edilerek o ülkelerin çiftçileri ödüllendirilmekte bizim çiftçimiz cezalandırılmaktadır. Yasalarda işçiler-memurlar yararına hiçbir iyileştirme yapılmamakta aksine, arabuluculuk konusunda olduğu gibi, hakları daha da kısıtlanarak, grevleri ertelenerek AKP kimden yana olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Erken seçim olmazsa seneye üç seçim birden yapılacaktır. İşçiler ve sendikalar bu seçimlerde AKP’den hesap sormalıdır; ona oy vermeyerek, onu iktidardan düşürerek onu cezalandırmalıdır. AKP’nin yerine kim gelirse gelsin mutlaka ülkeyi ondan daha iyi idare edecektir...