İşgal edilen adalar sorunu
Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi’nde kara suları, kıta sahanlığı ve kullanımı, hava sahası ve adaların silahsızlandırılması konularındaki anlaşmazlıklar, öteden beri süregelmektedir. 1996’da Kardak krizi Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getirmişti.
Yunanistan’ın Ege Denizi’nde 2383 adası ve adacığı bulunmaktadır. Bu adaların çok büyük bir kesiminde insan yaşamamaktadır. Yunanistan’ın Türkiye’nin Ege kıyılarındaki 152 ada, adacık ve kaya parçasını işgal etmesinin gerçek nedenini anlamak ve bilmek gerekir.
KARDAK KRİZİ
Bir Türk gemisi 25 Aralık 1995 tarihinde Bodrum’a 3,8 mil uzak Kardak Kayalıkları’nda karaya oturdu. Yunanistan deniz kazasının kendi karasularında olduğu gerekçesiyle Türk kurtarma ekiplerinin buraya gidemeyeceğini iddia ederek, adaya Yunan bayrağı çekti. Türkiye 30 Ocak 1996 gecesi adaya askeri bir çıkartma yaparak Kardak’a Türk bayrağını dikti.
Lozan Anlaşmasıyla Ege’deki Karasuları 3 mil olarak kabul edilmiştir. Yunanistan bir yasa ile bunu 6 mile çıkarmış, bununla da yetinmeyerek karasularını 12 mile çıkarmak istemektedir. Böylece Ege Denizi, Türkiye kıyılarında bulunan çok sayıda Yunanistan adası nedeniyle neredeyse tamamen, Yunanistan’ın kontrolü altına alınmak istenmektedir. 12 mille Ege’deki açık deniz oranı yüzde 56’dan, yüzde 26’ya inecektir.
Yunanistan boş durumda olan yüzlerce adası ve adacığı olduğu halde, Türkiye sınırına çok yakın ada, adacık ve kayalıkları işgal ederek, kıta sahanlığını iyice Türkiye kıyılarına kadar getirme stratejisi izlemektedir. Yunanistan böylece kendi kıta sahanlığı gerekçesiyle Ege Denizi’ni, hava sahasını ve tabii ki tüm Ege kıyılarımızda ve açık sularındaki seyir ve sefer ile canlı cansız kaynaklardan (gelecekte) yararlanma hakkını gasp etmeye çalışmaktadır.
AKP HÜKÜMETİNİN VE MUHALEFETİN SESSİZLİĞİ
Görüldüğü gibi Türk adaları, adacıkları ve kayalıklarının işgal edilmelerinin gerçek nedeni, Ege Denizi’nin neredeyse tamamına, komşu ülke Yunanistan’ın sahip olma amacıdır. AKP hükümetinin Türkiye için son derece önemi olan bu ulusal konuda kayıtsız kalmasını anlamak olası değildir. Beni çok daha hayrete düşüren konu ise parlamentoda bulunan CHP ve MHP liderlerinin bu konudaki sessizliğidir. Her iki partiden iki-üç milletvekilinin konuya ilişkin soru önergeleri dışında, ciddi bir girişim ve eleştiri yapılmamıştır.
Medyanın çok büyük bir kesimi de bu konuda sessiz kalırken, gazeteci Rahmi Turan ve Aydınlık gazetesi konuyu önemle ele almışlardır. Vatan Partisi’nin Kuşadası’nda yaptığı anlamlı protesto ve “Adalar Vatandır” çağrısı, büyük ilgi görmüştür.
SOL GÖRÜŞ VE YURTSEVERLİK
Sol Dünya görüşü ve ülkemizin mayası Kemalist görüş, barışa, iyi komşuluk ilişkilerine ve dostluğa büyük önem verir. Vatan topraklarına sahip çıkmak, sol Dünya görüşü içinde en büyük yurtseverliktir. Bazı sol görüş sahipleri, kendi ülkelerine ve ulusal çıkarlarına sahip çıkmayı, görüşleriyle çelişir zannederler. Bu son derece yanlıştır, halkla kaynaşamamanın asıl nedeni bu yaklaşımdır.
Yunan ve Türk halkları yüzyıllarca bir arada yaşamaları nedeniyle, özellikle kültürel alanda büyük benzerlikleri olan iki ulustur. Yunanistan ve Türkiye’nin eşit haklar ilkesinde anlaşarak, Ege’yi barış denizi yapmaları ve ülkelerinde ekonomik, ticari, turizm ve kültürel alanlarda büyük bir atılım sağlamaları mümkündür. Bu bizlerin gelecekte ana amacımız olmalıdır. Yüzyıllarca birbiriyle savaşmış iki ülke Almanya ve Fransa, günümüzde en iyi iki dost ve komşu ülke olabilmişlerdir. Türkiye ve Yunanistan bu güzel örnekten yararlanmalıdırlar.