İşi Fatih Portakal’a kaldı ise...
AKP Lideri Erdoğan’ın seçim kazanma taktiği çok çok açık:
Toplumu, “Bizden olanlar-olmayanlar” diye ikiye böl.
Kendininkileri dindar ve doğru yolda; öbürlerini din düşmanı ve tehlikeli göster.
Ayrıca, bu propaganda için Diyanet İşleri’ni, camileri, tarikat örgütlerini, Kuran kurslarını, imam hatipleri, ilahiyat fakültelerini; bütün televizyon kanallarını, hatta radyo istasyonlarını bile devreye sok...
Ayrıca, dış güçlerin saldırısı altındaymışsın gibi bir hava yarat.
Bunu somutlaştırmak için de düşman göstereceğin birisini bul, onun üstünden kitleni kışkırt.
İşte haber sunucusu Fatih Portakal vakası bu planın sonucu olarak ortaya çıkartıldı.
Sayın Erdoğan her gün ona hakaret etti.
Demek ki güç durumda...
İş düşe düşe Fatih Portakal’a kadar düştü ise durum kötü demektir...
Muhalefeti, sokağa çıkarsanız sizleri tepeleriz diye tehdide başlaması da bundan olsa gerektir.
İktidar uğruna ülkeyi felakete sürüklemekten çekinmeyecek bir ruh hali sezinliyorum.
Allah sonumuzu hayreylesin...
TEK RAKAMLA EKONOMİK ÇÖKÜŞ
Türkiye, 1950’lerden itibaren ağır ağır ticaretten sanayie yükselmeye başladı. Böylece, Sabancı’lar, Koç’lar ortaya çıktı. Zaman içinde bunlara başka birçok sanayici katıldı.
AKP devri ise tersine bir süreç oldu. Eskinin sanayicileri, fabrikalarla uğraşmayı bırakıp yeniden ticarete döndüler. Çin’den, Güney Kore’den, Almanya’dan, ABD’den mal getirip kurdukları AVM’lerde pazarladılar ve fabrikalardan elde ettikleri kârlardan daha fazlasına, hiç riske girmeden sahip oldular.
Sanayicilik, bir tür enayilik oldu.
Nasıl olsa, ABD’den borca ucuz dolar alıyor; bununla yabancıların imal ettiği ürünleri getirip pazarlıyorlardı ya...
Bugün Türkiye eğer gelişmekte olan diğer ülkelerde görülmeyen bir ekonomik sıkıntıya düşmüşse, sebebi basitçe budur: Elin parasıyla elin malını tüketen bedavacı bir toplum olmak...
Halbuki ekonominin ana taşıyıcısı sanayidir. Ekim ayı verilerine göre sanayi üretimimiz artmadığı gibi bir ayda tam yüzde 5,7 gerilemiş.
İşte bu rakam, ekonomik çıkmazımızın sebebinin dış komplolar değil yanlış ekonomi politikası olduğunu göstermektedir.
Çöken sanayi olduğu kadar AKP’nin ithalatçı ticaret kafasıdır.
YANILIYORSUN ODA TV
AKP’nin Ağrı Belediye Başkan adayı Savcı Sayan, “Kürtçe bütün okullarda zorunlu ders olsun!” demiş.
Şaşırdık mı?
-Hayır!
Fakat Oda TV bunu, “Bahçeli’yi kızdıracak sözler!” diye vermiş.
Yanılıyorsunuz arkadaşlar... Bay Bahçeli bunu duyunca mutluluktan göbek atmıştır. Çünkü o değil mi Türkiye’yi eyaletler sistemine götürebilecek bu başkanlık düzenini getirten? Açılımcı Erdoğan’ı bu yolda zorlayan ve işi referandumla bitiren Bahçeli değil mi?
MHP ve Bahçeli Türk milliyetçisi değil, Emevi Arap milliyetçisidir.
Ne acıdır ki bu çizgi, iyi niyetli Türk milliyetçilerini bölgedeki Amerikan planları için kullanan bir örgüt olmaktan öteye gidememiştir. Bu takımın pîri de Bahçeli’dir.