Islıklarla değil alkışlarla
NEREDEYSE her milli maçtan sonra aynı utancı yazıyorum. Cebelitarık maçı öncesi yine aynı utancı yaşadım. 5 değil 15 gol atalım, ne önemi var? 15 Mayıs 1919'dan 9 Eylül 1922'ye dek İzmir işgal altında kalmış. İşgalin ilk günü Konstantin, Türk Bayrağı’nı ayakları altına alarak İplikçizade Köşkü’nde kalmaya başlamış. İzmir kurtulduktan sonra, önüne serilen Yunan Bayrağı’nı aynı köşkte kalan Mustafa Kemal “Konstantin geçmişte kötü etmiş, bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez, ben onun hatasını tekrar edemem” demiş. Mustafa Kemal, İplikçizade Köşkü’ne beyaz mermerlere basarak girmiş. İlkokullarımızda anlatılır bu anı. Demek ki, milli maçlarımızda tribünleri dolduran taraftarımızın bir ilkokul öğrencisi kadar bilgisi yok, görgüsü yok! Her milli maçta, rakibimizin milli marşını ıslıklayanlar bu anıdan bir ders çıkaramamışlar; ne Atatürk’ü anlamışlar ne de Kurtuluş Savaşımızı... Euro 2020 elemesinde Fransa’yı 2-0 yendiğimiz maçtan sonra Fransız kanalları maçı değil ulusal marşlarının ıslıklanmasını konuşuyorlardı. Krallığa ve sülalesine karşı kazanılan bir zaferin marşını bir Cumhuriyet vatandaşı neden ıslıklar? “Cebelitarık üzerinde durduğum kaya, sonsuza kadar özgür olabilirsin Cebelitarık, benim toprağım!” sözlerini içeren ve Cebelitarık’ın bağımsızlığını dileyen bir marşı emperyalizme karşı en büyük zaferi kazanan bir milletin vatandaşı niye ıslıklar?
SPORSEVERLİKLE BAĞDAŞMAZ
Letonya Norveç’e kaybetmedi, Karadağ da Hollanda’yı maçın hakemine rağmen yakaladı. Letonya ve Karadağ’ın aldığı beraberlikler sayesinde, bu akşamki maçların sonucuna göre hem Dünya Kupası’na doğrudan gitme hem de Karadağ’a kaybetsek bile playoff oynama şansı yakaladık. Ulusal marşı ıslıklamayı hüner sanan görgüsüzlere kalsa, ilk Letonya ya da Karadağ maçlarında yine rakip ülke milli marşlarını ıslıklarlar. Bir taraftarın maç boyu tezahürat yapmasını ve rakip takımın ataklarını ıslıklamasını savunurum. Ama maçlardan önce milli marşı ıslıklamak, maçtan sonra varsa seremoniyi izlememek ya da ıslıklamak sporseverlikle bağdaşmaz. Ulusal değerlere saygısızlık yapan taraftarlar mutlaka cezalandırılmalıdır. UEFA ve FIFA, bu konuda taviz vermemeli.
Cebelitarık maçını kazanınca televizyon kanallarında turnuva statüleri konuşulmaya başlandı. Ne yazık ki, kimsenin hiçbir şeyden haberi yok. Saatlerce futbol konuşuyorsunuz, konuştuğunuz konunun kuralına bir zahmet bakamaz mısınız? Türkiye grup ikincisi olursa, seri başı olma olasılığı yok dendi hemen. Bugün Karadağ’ı yenmemiz durumunda; Rusya’nın Hırvatistan’ı, Belçika’nın Galler’i, Danimarka’nın İskoçya’yı ve Macaristan’ın Polonya’yı yenmesi olasılıklarından ikisi gerçekleşse seri başı oluyorduk. Hırvatistan-Rusya maçını S Sport’tan Türkçe izledim. Maçı anlatan kardeşimizin seri başı olma olasılığımızdan haberi yoktu. Rusya’nın kazanmasının, playoffa kalırsak ülkemize avantaj sağlayabileceğini bilmiyordu. Hesapsızlık işte; Suriye ile anlaşamayan, Abhazya’yı tanıyamayan, Afganistan’ı aşağılayan kafalarda da bu hesapsızlık var! Strateji bilmezseniz, kazanamazsınız!
Cebelitarık’tan ders almalıyız, özellikle Uruguaylı teknik direktörü Julio César Ribas’tan. Bir oyuncusu 22. dakikada haksız kırmızı kart görüyor. Ribas maçtan sonra “Maçı 11 kişi oynasaydık da sonuç değişmezdi” diyor. Bunu Türkiye’de söyleyebilecek bir tane teknik direktör bulabilir misiniz?
MEDYA KAYITSIZ KALMAMALI
Bugün futbolda iki milli takımımızın daha maçları var. Manavgat’ta 19 yaş altı milli takımımız San Marino ve Letonya’yı yenerek üst tura çıkmayı garantiledi. Bugün Romanya ile üst turdaki kuraya hangi torbadan gireceğimizin belirleneceği bir maç oynayacağız. Manavgat’taki ilk iki maçı değil canlı izlemek, gollerini bile göremedim. Anadolu Ajansı bir kamera ile maçları haberleştirmiş, ama golleri çekememiş. 21 yaş altı (ümit) milli takımımız da bugün Alanya’da Danimarka ile çok kritik bir maça çıkacak. Danimarka’yı yenersek ikinciliğe yükselebiliriz. Grubu ikinci bitirirsek de playoff oynayacağız. Cuma akşamı Belçika karşısında deplasmanda Ümit Milli Takımımızı izledim. Herhalde Belçika deplasmanında Milli Takım’ı destekleyen taraftar sayısı sahamızdaki maçlardaki seyircilerimizden fazlaydı. Gurbetçilerimizin bu maçtan haberdar olması Belçika basını sayesinde olmuştur. Alanya’da tribünler boş kalırsa, bunun sorumlusu bu maçı haber bile yapmayan medyamızdır. 17 yaş altı milli takımımız da Malta’dan grup lideri olarak üst tura çıkmıştı. Üst tura Almanya’da oynadığı hazırlık karşılaşmaları ile hazırlanıyor. Almanya Ümit Milli Takımı ile 2 kez Avrupa Şampiyonluğu 1 kez Avrupa ikinciliği kazanan Kuntz’un A Milli Takım’ın başına geçtiği belli oluyor. Alt yaş milli takımlarımızda hareketlenmeler başladı. Gelecek şampiyonalarda A Milli Takımımızı finallerde görmemiz, bu alt yaş takımlarına vereceğimiz değer ile mümkün olacaktır.
UEFA Gençlik Ligi’nde Beşiktaş’ın deplasmanda Sporting Lizbon’u yenmesi önemsenmeli, altyapısı övülen Trabzonspor’un sahasında Midthjylland’dan 5 gol yemesi üzerinde düşünülmelidir. Hazır Türkiye’ye gelmişken, Danimarka temsilcisinin milli oyuncusu Aral Şimşir’in de milli takımımızı seçmesi bugünden konuşulmalıdır. Bugün altyapılarda ne görüyorsak yarın A takımlarda aynısını yaşayacağız.