İsrail ile ticari ilişkilerimizi keselim ambargoyu dünyaya yayalım
Siyonist İsrail 40 günü aşkın bir süredir soykırıma devam ediyor. Dünya İsrail’in sınırsız vahşetini seyrederken Türkiye İsrail’in saldırılarını durdurması için tüm gücüyle çalışıyor. Öte yandan dünya kamuoyu İsrail’in vahşetine karşı ayağa kalktı, Türkiye’de vatandaşlar İsrail’i destekleyen markalara karşı başarılı bir boykot devam ettiriyor. Protestoların ve boykotun etkisi her geçen gün artıyor, bu da batı hükümetlerini huzursuz ediyor. Tüm bu gelişmeler önemli olmakla birlikte İsrail’in vahşetini durdurmak için yeterli değil. Bölgede Türkiye’nin önderliğinde bir Barış Gücü’nün eksikliği hissediliyor. Türkiye, Lozan Anlaşması’ndan doğan haklarını er geç kullanacaktır. Fakat bunun yanı sıra Türkiye’nin kullanabileceği etkili bir araç daha var; ekonomik ambargo. Ambargo hem Türkiye - İsrail arasındaki ticaretin durdurulması hem de İsrail’le önemli ölçüde ticaret yapan ülkelere yönelik olarak lobi yapılmasını gerektiriyor. Batı Asya/Orta Doğu’da ve dünya ölçeğinde uygulanacak ambargoya Türkiye önderlik edebilir. Dolayısıyla Türkiye yoğun diplomasi trafiğine ambargo konusunu da ekleyerek güçlendirmelidir.
ABD İSRAİL’İN EN BÜYÜK TİCARİ ORTAĞIDIR
Ambargonun hangi kapsamda olması gerektiğini belirlemek için önce İsrail’in dış ticaret yapısına bakalım. İsrail’in ithalat yaptığı ülkeler sırayla Çin (13,15 milyar dolar), ABD (9,66 milyar dolar), Almanya (7,08 milyar dolar), İsviçre (6,09 milyar dolar), Türkiye ( 5,70 milyar dolar). İsrail’in Türkiye’den ithal ettiği belli başlı ürünler; demir çelik (1,06 milyar dolar), plastik (464,67 milyon dolar), demir-çelik ürünleri (366,12 milyon dolar). İsrail’in ihracat yaptığı ülkeler sırayla şöyle; ABD (18,62 milyar dolar), Çin (4,63 milyar dolar), Hindistan (3,35 milyar dolar), İngiltere (3,12 milyar dolar), İrlanda (2,58 milyar dolar), Hollanda (2,44 milyar dolar), Türkiye (2,34 milyar dolar).
İSRAİL EKONOMİSİNDE TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ YADSINAMAZ
Bu tablo bize gösteriyor ki ABD, Çin, Almanya ile birlikte Türkiye İsrail’in önemli ticari ortaklarından birisidir. Türkiye, İsrail’in en çok ihracat yaptığı yedinci ülkedir. 2022 yılında İsrail Türkiye’ye toplam 2,34 milyar dolar ihracat yaptı; 1,07 milyar dolar çeşitli kimyasallar, 245,08 milyon dolar plastik ürünleri, 190,87 milyon dolar mineral yakıt, yağ vb. ürünleri sattı. İsrail’in toplam petrol ithalatının önemli bir kısmı Kazakistan ve Azerbaycan’dan geliyor. İsrail elektrik üretiminin bir kısmını ithal ettiği kömürle gerçekleştiriyor. 2021 verilerine göre ithal edilen toplam 533 milyon dolarlık kömürün kırılımı şöyle; Çin (446 milyon dolar), Almanya (34 milyon dolar), Türkiye (33 milyon dolar), Ürdün (17 milyon dolar) ve Güney Afrika (3 milyon dolar).
İSRAİL’İN SİLAH PAZARLARI
İsrail dünya savunma sektöründe en çok ihracat yapan 8. ülkedir ve toplam silah ihracatının yüzde 10’unu gerçekleştiriyor. En büyük müşterileri ve toplam ihracat içindeki payları şöyle; Hindistan (yüzde 49), Azerbaycan (yüzde 13) ve Vietnam (yüzde 6,3). İsrail’in yüksek teknolojide ilerlemesini sağlayan ekosistem savunma sanayisi ile sağlanmıştır. Teknoloji şirketlerinin büyük çoğunluğu sivil görünümlü olsalar da savunma sanayi ile uzak veya yakın işbirliği içindedirler. Girişim sermayesi şirketleri savunma sanayi bağlantılı olan şirketleri satın alarak veya ortak olarak gerekli teknolojik hırsızlığın sağlanmasında önemli bir rol oynuyorlar. İsrail’in uluslararası alanda faaliyet gösteren çok sayıda girişim sermayesi ve banka dışı finans şirketleri istihbarat ve teknoloji hırsızlığı konusunda önemli bir rol oynuyor.
İSRAİL EKONOMİSİ HIZLI DÜŞÜŞTE
İsrail ekonomisinin en önemli sorunu işgücü açığıdır. Dışarıdan göç ettirdiği ‘yerleşimci’ teröristlerin eğitim düzeyi çok düşük olduğu için nitelikli işgücü ihtiyacı olan çok sayıda sektörde ciddi sorunlar yaşanıyor. Ayrıca ABD, İngiltere gibi bazı batı ülkelerinden yardımlar ve yatırımlar almasına rağmen söz konusu ülkelerin şirketleri siyasi istikrarsızlık ve iç savaş nedeniyle İsrail’e büyük ölçekli yatırım yapmak istemiyorlar. İsrail’in ekonomik ölçeğinin küçük olması da başka bir etkendir. İhracat yaptığı ülkeler ağırlıklı olarak yine batı ülkeleri; bu da İsrail ekonomisini kırılgan hale getiriyor. ABD’nin büyük bankalarından biri olan JP Morgan, 2023 son çeyreğinde İsrail ekonomisinin yüzde 10’un üstünde daralacağını öngörüyor. Yetişmiş işgücünün yüzde 10-15’i askere çağrıldığı için üretimde yer almıyor. Ayrıca girişim sermayesi ve melek yatırım ekosistemi çok yaygın olan İsrail’e yatırımlar bıçakla kesilir gibi durdu. Tüm bunlar İsrail ekonomisini çöküşün eşiğine getirmiş durumda.
BOYKOT ‘SERBEST PİYASANIN’ MASKESİNİ DÜŞÜRDÜ
Müstehzi gülüşlerle ithal ikamesi ile üretimin yaygınlaştırılması, fiyat kontrolleri uygulanması önerilerimizi küçümseyenlerin İsrail ürünlerine yapılan boykot sürecinde gözleri açıldı. İç pazarda Siyonist ve emperyalist şirketlerin ağırlığının ne kadar büyük olduğunu, iç pazarı nasıl yönlendirebildikleri açık olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Görüldüğü gibi bu şirketler istendiği zaman çok daha ucuza ürünlerini satıp kar edebiliyorlarmış. Şirketlerin keyif hareket etmelerine ‘serbest piyasa’ adına izin verilemez. Olağanüstü koşullar yaşadığımız bugünlerde öncelik şirketlerin değil milletin menfaatidir. İşte tam olarak bundan dolayı ekonomi bir milli güvenlik sorunudur.
EKONOMİK AMBARGO İSRAİL’İ VURACAK
Sonuç olarak, Türkiye Kudüs Davası’nda hiç şüphesiz samimidir. Ancak samimiyetimizi ispatlamamızın yollarından birisi, İsrail ile olan ekonomik bağlarımızın sona erdirilmesinden geçer. Böylece dünya kamuoyunda ekonomik ambargo konusunda lobi yapmak için elimiz rahatlayacaktır. İsrail ile yaptığımız ticaretin büyüklüğü Türkiye ekonomisi için önemsizdir ancak İsrail için önemlidir. Başta teknoloji şirketleri olmak üzere çok sayıda İsrailli şirket şu anda İsrail ordusunun tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere seferber olmuş durumdadır. Dökülen her masum insanın kanında bu şirketlerin de payı vardır. Dolayısıyla ekonomik ambargo, uygulanan soykırımını hesabının sorulması olarak görülmelidir.
Soykırımdan sorumlu olan tüm siyasi, ekonomik aktörler ile bürokratlar soykırım suçu işlemekten ötürü terörist ilan edilmelidir. Bu kapsamda İsrail şirketlerinin, şirket ortaklarının ve iltisaklı olanların Türkiye’deki ve KKTC’deki tüm varlıkları dondurulmalıdır. Gerekli hukuki süreç tamamlandıktan sonra bu varlıkların Gazze’ye yardım amacıyla transfer edilmesi sağlanmalıdır.
İş insanları ve iş dünyasının bu ambargoya aktif olarak katılması ve özellikle batı ülkelerinde lobi faaliyeti göstermeleri sağlanmalıdır.
Sivil toplum kuruluşlarının büyük bir platformda toplanarak ekonomik ambargo konusunda çalışması sağlanmalıdır.
İsrail şirketleri ile teknoloji konusunda işbirliği içinde olan Türk şirketlerini uyarmakta ve alternatif ortaklara yönlendirilmesinde yarar var. Ayrıca Türkiye’de girişim sermayesi, melek yatırımcı ve banka dışı finans ekosisteminde yer alan İsrail şirketlerinin Türkiye’de faaliyetleri bir an önce durdurulmalıdır.
BRICS ve AB nezdinde ambargoya katılım için çalışılmalıdır. Yakın ve iyi ilişki içinde olduğumuz Çin, Azerbaycan, Kazakistan gibi ülkelerin ekonomik ambargoya katılması konusunda çaba gösterilmelidir.
Kaynakça;
https://wits.worldbank.org/trade/comtrade/en/country/ISR/year/2021/tradeflow/Imports/partner/ALL/product/270111