22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrail: Türkiye’nin Libya anlaşmasını engelleyelim

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

İsrail ile normalleşme süreci tam gaz ilerlerken, bu ülkeden üst üste Türkiye karşıtı hamleler gelmeye devam ediyor. ABD’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile birlikte Türkiye’ye karşı kurduğu cephede has oyuncu olmaya soyunan İsrail’in, Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı ataklara giriştiği görülüyor. Doğu Akdeniz’de dengeleri Türkiye ve bölge ülkeleri lehine değiştiren Libya ile yapılan deniz yetki sınırlandırma anlaşması İsrail’in hedefinde. Türkiye, Libya ile 27 Kasım 2019’da Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerinin ardından “Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması” ile “Güvenlik ve Askeri İşbirliği” mutabakat muhtıraları imzalamıştı. Dönemin İsrail Dışişleri Bakan Vekili Israel Kantz, İsrail’in Libya ile Türkiye arasındaki anlaşmaya karşı olduğunu açıklamıştı (Reuters, 23 Aralık 2019).

YENİ ADIM VE TELAŞ

3 Ekim’de Türkiye, bu anlaşmanın sağladığı imkanları somut eyleme dönüştüren bir adım daha attı.  Türkiye ile Libya arasında, “hidrokarbonlar alanında karada ve denizde ikili bilimsel, teknik, teknolojik, hukuki, idari ve ticari işbirliğinin geliştirilmesini öngören Mutabakat Zaptı” imzalandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu anlaşmadan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, “Biraz önce imzaladığımız hidrokarbon anlaşması hem karada hem denizde ve yetki alanlarımızda kazan-kazan anlayışıyla Türk ile Libya firmalarının birlikte araştırma, sondaj gibi işbirliğine gitmesini hedefliyor.” diye konuştu.

Tabii, bu durum, özellikle Yunanistan’da ve Yunanistan ile Güney Kıbrıs’ı Türkiye’ye karşı öne süren ABD-İsrail cephesinde rahatsızlık yarattı. Bu durumu ifade eden bir görüş, İsrail devletinin etkili kuruluşlarından Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü Başkan Yardımcısı Albay Dr. Eran Lerman imzalı bir makalede ortaya konuyor. “Libya MEB Sorunu: İsrail, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki İddialarını Reddetmeli” başlıklı incelemesinde Albay Lerman şöyle diyor:

“Erdoğan hükümetiyle yakın zamanda yakınlaşması, İsrail’in Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki iddialarına karşı sağlam bir tavır almasını engellememeli. Nitekim İsrail, Ekim ayında Türkiye ile Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan petrol ve gaz aramalarına ilişkin Mutabakat Zaptı’nı bir kez daha reddetmelidir. Ayrıca, Yunanistan’ın egemenliği altında olduğu tartışılmaz olan Ege’deki adalar üzerinde Ankara’nın asılsız iddiaları, bölgesel ittifaktaki tüm ortakları endişelendirmelidir (JISS, 22 Kasım 2022).”

MISIR’IN KONUMU

İsrailli uzmanın en fazla üzerinde durduğu konulardan biri de Türkiye’nin normalleşme sürecini başlattığı Mısır’ın konumu. Albay Lerman, Mısır’ın ABD-İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs cephesinde tutulması gerektiğini döne döne vurguluyor. Mısır, Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmalara karşı çıkmış ve son olarak Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es Sisi, 13 Aralık’ta ülkesinin Akdeniz’de Libya ile deniz alanını sınırlandıran bir kararname yayınlamıştı. İlk başta, Türkiye-Libya mutabakatını bozduğu iddiasıyla Yunanistan’da sevinçle karşılanan Mısır’ın bu adımının, aslında Yunanistan’ın lehine olmayan bir sonuç yarattığı ortaya çıkmıştı. Türkiye’deki diplomatik kaynaklar, ilan edilen bölgenin Türkiye’nin deniz yetki alanlarına girmediğini vurgulamıştı. Diplomatik kaynaklar, Mısır ile Libya arasında deniz sınırının bir uzlaşma sonucu belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştı. Ankara’nın Mısır’ın bu adımına karşı açıklamalarda yumuşak ton kullanması dikkat çekmişti.

ABD-İSRAİL CEPHESİNİN KOZLARINI ELİNDEN ALMAK İÇİN

İsrailli uzman Albay Lerman konuyu şöyle bağlıyor: “Türkiye ile uzlaşma peşinde koşma iradesine ve özellikle Azerbaycan'a yönelik İran maceracılığı karşısında çıkarların ortaklaşmasına rağmen, Türkiye'nin iddialarına ilişkin duruşunu net bir şekilde açıklığa kavuşturmak İsrail'in çıkarınadır.”

İsrail’in duruşu bu yazıda net bir şekilde ortaya konuyor: Türkiye’ye karşı, ABD-İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs cephesinin pekiştirilmesi için tüm imkanların seferber edilmesi.

Peki bu durumda Türkiye ne yapmalı? Bu koşullarda, Türkiye’nin Mısır ile normalleşmede vites yükseltmesi ilk adım olmalıdır. Mısır ile Türkiye-Libya anlaşmasının belirlendiği çerçevede bir uzlaşma zemininin bulunması koşulları ortaya çıkmıştır. Böylece, zaten pamuk ipliğine bağlı olan Mısır’ın İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile Doğu Akdeniz’deki yan yana duruşu ortadan kaldırılmış olacaktır. Bununla birlikte Suriye ile normalleşme ve işbirliğinin hızlanması, Mısır ile olan ilişkileri olumlu etkileyecektir. Dahası, bu süreç, ABD ve İsrail’in Türkiye’ye karşı kozlarını kaybetmesini sağlayacaktır.