23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrailli uzman: ‘Doğu Akdeniz’de savaşa hazır olalım!’

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

NATO Zirvesi’nden sonra bizim içerideki Amerikancılar, Biden’ın “F-16 jetlerinin modernizasyonu konusunu çözmemiz gerekiyor, bunu yapmamak bizim çıkarımıza değil” açıklamasını kanıt gösterip sevindirik olmuştu. “Bakın ABD bize F-16’ları verecek, hatta bir bakmışsınız F-35’ler bir sabah Türkiye’de olur” diye 6 aydır etkili kulaklara fısıldadıklarını bu kez açıktan dillendirmeye başlamışlardı. Bu iddiaların, Türkiye ile ABD arasında makasın giderek daha fazla açılmasını önlemek, pazarlık için sahaya sürülen “aracı”ların konumlarını muhafaza etmek için uydurulmuş sahte havuçlar olduğu çok kısa süre içinde ortaya çıktı. Zaten, açık bir şekilde ortada olan Türkiye ile ABD arasındaki uzlaşmaz çelişkilere rağmen, Washington’dan Türkiye’nin talepleri doğrultusunda bir adım beklemek ham hayaldi. ABD Temsilciler Meclisi’nden geçen F-16’lar ile ilgili yasa, “sahte havuç”çuları ters köşeye yatırdı. Aynı zamanda Türkiye için güncel dış tehdidin odaklandığı yeri net olarak ortaya koymaktadır. Yasada, Türkiye’ye F-16 satışı için, “ABD Başkanı’nın satışın ABD’nin ulusal çıkarına olduğunu onaylaması” ve “F-16’ların Türkiye tarafından Yunanistan’ın egemenliğini ihlal için kullanılmaması” şartları yer aldı. Bunun meali açık: “Ege’de ve Kıbrıs’ta kullanmayasınız diye F-16’ları size vermeyeceğiz” deniyor.

İSRAİL-YUNANİSTAN- UKRAYNA KARDEŞLİĞİ

Görüldüğü gibi Türkiye ile ilgili bütün meseleler dönüp dolaşıp Ege ve Doğu Akdeniz’de düğümlenmektedir. Ukrayna savaşında Rusya’nın karşısında yer alan ve Türkiye’ye karşı ABD ve Yunanistan ile cephe kuran İsrail’de Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi tecrit etmek için taktikler tartışılıyor. Bir yandan Ankara ile normalleşme görüşmeleri sürdüren İsrail, diğer yandan “Türkiye’yi kontrol altına almak” amaçlı politikalar peşinde. Tırnak içindeki ifade, İsrail devletinin önemli uzmanlarından Efraim İnbar’a ait. Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü (Jerusalem Institute for Strategy and Security) Başkanı İnbar “ABD’nin Doğu Akdeniz’deki gündemi nedir” başlıklı yazıda ABD’yi İsrail-Yunanistan ittifakına daha kuvvetli destek vermeye çağırıyor (JSIS, 7 Temmuz 2022). İnbar şöyle diyor:

“Biden yönetiminin yaklaşımını bölgeye odaklaması gerekiyor. ABD anlaşılır nedenlerle dikkatini Çin’e çevirdikçe, Doğu Akdeniz bölgesi Amerika’nın daha da az ilgisini çekecek. Ancak artan enerji fiyatları, Amerika’nın daha geniş Ortadoğu’dan çıkışını yavaşlatabilir. ABD’nin Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail’in üçlü ittifakının değerini daha iyi anlamasını sağlamak için bu dönemden yararlanılmalıdır.”

SAVAŞ İÇİN HAZIRLIK

Efraim İnbar, Ukrayna savaşının ardından Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da savaş olasılığının yüksek olduğunu ve ABD-İsrail-Yunanistan ekseninin savaşa hazır olması gerektiğini savunuyor:

“Ukrayna bize savaşın Avrupa’da bile hala bir politika seçeneği olduğunu, yanısıra Doğu Akdeniz ile Ortadoğu’nun Avrupa’dan daha savaşkan bölgeler olduğunu hatırlattı. Ne yazık ki, uluslararası hukuk ve garantilerin, yağmacı devletlerin saldırganlığını önlemede etkisiz olduğu da kanıtlandı. Bu durum, Atina-Kudüs-Lefkoşa cephesinde yer alan devletlerin yanılsamalara kapılmadan savaşa hazırlanmaları gerektiği anlamına gelir. İsrail model olmalı ve kendi kendine yeterlilik doktrini diğerleri tarafından örnek alınmalıdır. Her devlet savunmaya yatırım yapmalı ve askeri yeteneklerini ve caydırıcılığını artırmalıdır. Zayıflık her zaman saldırganlığı davet eder.”

DÜĞÜMÜ ÇÖZMEK İÇİN…

Karadeniz’deki Ukrayna ile Akdeniz’deki Yunanistan’a ve İsrail’e ABD’nin stratejisinde aynı hedef doğrultusunda roller verilmiştir. Bu hedef, NATO’nun yeni stratejik kavramında da ifade edildiği üzere Avrasya’nın yükselişini durdurmaktır. ABD’nin Yunanistan’a yaptığı yığınak, Karadeniz’den başlayarak Kafkaslar’dan Umman Körfezi’ne ve Kızıldeniz’e kadar yürüttüğü Batı Asya politikasının merkezine Doğu Akdeniz oturmuş bulunmaktadır. Çünkü ABD, bu meseleyi Avrasya’da anahtar rolü bulunan Türkiye’nin zayıf karnı olarak değerlendirmektedir. Tehdidi bertaraf edecek strateji, Türkiye’nin gerçek müttefikleriyle tutarlı, sağlam ve kararlı işbirliği kurmasıdır.

İsrail Doğu Akdeniz Savaş Karadeniz Rusya Ukrayna Tahıl Koridoru