İsrailoğulları ve soğan
Bu yazı yazılırken kuru soğan fiyatları hala 25 ilâ 35 TL arasındaydı.
Düzenin devamından yana olan iki ittifak ise toplumu ucuz soğan ile Millî Savaş Gemisi TCG Anadolu arasına sıkıştırma derdinde.
Biri "soğan pahalı" diyor. Diğeri ise "gemi yaptık" diyor.
"Soğan pahalı" diyen, bütün millî yatırımları yok etmeyi de kafasına koymuş.
Sanki Türkiye, hem soğanı milletin sofrasına ucuza getirip hem de millî savunma sanayimizi geliştiremezmiş gibi.
HABERLERDEN ÖĞRENEN BİR HÜKÜMET
Yasin Aktay, Yeni Şafak'ta yazar. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın danışmanı. Önceki gün "Soğan sembolizmi ve özgürlük" başlıklı bir yazısı yayınlandı.
Aktay'a göre Türkiye, TOGG gibi, TCG Anadolu gibi yatırımlarla özgür ve bağımsız bir ülke olduğunu gösteriyor. "Soğan, soğan" diye bağıranların esas amacı, bunu tersine çevirmek.
Aktay zaten soğan fiyatlarının uçmasının sorumlularını da bulmuş. Soğan fiyatlarını yükseltmek için stok yapan büyük simsarları haberlerde izliyormuş. Ha bir de, yine soğan fiyatlarını yükseltmek isteyenlerin tonlarca soğanı nasıl imha ettiğini yine haberlerde izliyormuş.
Acaba hangisi doğru? Stok yapıp fiyatların yükselmesini bekleyenler mi yoksa imha edenler mi?
Aslında en önemsiz soru bu. Soru gerçek dışı olduğu için yanıtlar da tutarsız.
Ama şu kadarını söyleyelim. Diyelim bunlar doğru. Hükümet denen mekanizmanın görevi bunları haberlerde izlemek midir? Annem de bunları haberlerde izliyor zaten. Güçlü Devlet, ana haber seyircisi midir? Sürekli dillerde "stokçular, aracılar, simsarlar..." İyi de kim bunlar?
İŞ STOKÇUNUN VİCDANINA KALMIŞ
Muhalefet gibi iktidar da serbest piyasa denen insan öğüten kontrol edilemez "hür canavar"dan yana olduğu için, Yasin Aktay meseleyi dönüp dolaşıp stokçuların ve soğan konusunu siyasete bağlayanların vicdanına havale ediyor: "Türkiye'de soğan kıtlığı yok; vicdan, izan ve ahlak kıtlığı var. Yoksa Allah bu ülkeye soğanı halkına yetecek kadar vermiş." diyor.
Yasin Aktay, konuyu stokçularla sınırlı tutsa, bir nebze tahammül edilebilirdi. Fakat mevzu dönüp dolaşıp İsrailoğullarının nankörlüğüne bağlanmış. Aktay, soğan fiyatlarını açıklamak için Kuran-ı Kerim'e başvuruyor.
OLDUK MU İSRAİLOĞLU?
İsrailoğulları Hz. Musa önderliğinde Kızıldeniz'i aşıp, Firavun'dan kurtulup özgürlüğe kavuşuyor. Vardıkları çorak yerde Allah onlara bir de gökten kudret helvası ve bıldırcın yağdırıyor. Bu güzelim nimetlere rağmen kavim, "hep bunları mı yiyeceğiz, hani soğan, sarımsak, mercimek" diye söylenmeye başlıyor.
Bugünden bakarsak, "AK Parti hükümetleri size neler neler verdi. Ama siz hâlâ İsrailoğulları gibi soğan peşinde koşup nankörlük ediyorsunuz." demeye getiriyor Aktay. Bakara suresi 61. ayette Hz. Musa, bıldırcın yerine soğan isteyen İsrailoğullarına "iyiyi kötüyle değiştirmek mi istiyorsunuz" diye sesleniyor. Oraya gönderme yapıyor.
Yani soğansız tencere kaynamayan, nereye eksen orada soğan yetişen bir ülkenin halkı, "neden soğan 30 lira" dediğinde, İsrailoğulları imasıyla karşı karşıya kalıyor.
SOĞAN NEDEN PAHALI? YA DA SOĞAN NASIL UCUZLAR?
Menkıbeler önemli tarihi ve dini dersler içerir. Ancak şimdi onları bir kenara bırakalım ve "soğan neden pahalı" sorusuna yanıt arayalım. Çünkü bu yanıt aynı zamanda "soğan nasıl ucuzlar" sorusunun da yanıtı. Yani soğanın cücüğüne bakalım.
Soğan neden pahalı? Çünkü planlı tarım yapılmıyor. Çünkü tarımda devlet planlaması hâlâ IMF, Dünya Bankası ve AB kararları çerçevesinde devre dışı. Çünkü çiftçi, iktidarın da muhalefetin de özlemle andığı Turgut Özal döneminden beri devletin sırtındaki "kambur" sayılıyor.
Soğan neden pahalı? Çünkü tarlayı süren traktörün deposundaki mazot pahalı. Çünkü ürünü tarladan hale, halden pazara, markete taşıyan kamyonun kullandığı mazot pahalı. Mazot neden pahalı? Çünkü mazotun hammaddesi olan petrolü İran ve Rusya'dan çok çok ucuza alabilecekken, ABD korkusundan alamıyoruz. İran'dan bir süredir neredeyse hiç almıyoruz.
Soğan neden pahalı? Çünkü petrolü mazota çeviren rafinerilerimiz özel tekellerin elinde. Özelleştirmeyle peşkeş çekildi. Türkiye'nin en büyük ve en kârlı sanayi kuruluşu TÜPRAŞ, üç otuz paraya bir aileye hediye edildi. Bu sistemde bir ailenin kâr hırsı, bir milletin ucuz soğan ihtiyacından her zaman daha büyüktür.
Soğan neden pahalı? Çünkü tarlasına elektrikli motorla kuyudan su çeken, elektrikle sulama yapan çiftçinin elektrik faturası uçmuş gitmiş. Çünkü marketler, mağazalar, depolar, kirayı geçen elektrik faturalarıyla cebelleşiyor. Peki elektrik neden pahalı? Elektriğin yaklaşık yarısını doğalgazdan üreten bir ülke olarak, yine ABD korkusundan Rusya ve İran'dan daha ucuz ve daha çok doğalgaz alamıyoruz. Doğru dış politika ile, ucuz doğalgaz temin etme fırsatını kaçırıyoruz!
Soğan neden pahalı? Dedik, elektrik pahalı. Bir nedeni daha var. Çünkü enerji sektörü denilen; elektrik üretimi, dağıtımı ve pazarlaması tamamen özelleştirildi. Kimisi iktidara, kimisi muhalefete yakın kimi "beyaz", kimi "yeşil" bölgesel özel sektör tekelleri oluştu. Eskiden devlet tekelinde, yeni yatırımlar için gerekli asgari kârla üretilen ve dağıtılan elektrik şimdi her aşamada kâr, hatta kârdan kâr eden bir noktaya geldi. Bu kâr üzerine kârlar, faturanın en az yüzde 30'udur.
Soğan neden pahalı? Çünkü gübre pahalı, ilaç pahalı... Bütün girdiler pahalı. Çiftçi bankalara, kredi faizine çalışıyor, ipotek edilen tarlasını, traktörünü, evini kurtarmaya çalışıyor. Siz buna kartelleşen zincir marketlerin, birbiriyle rekabet etmeyen, fiyatları dayanışma içinde belirleyen işbirliğini de ekleyin. Ve hem üreticiye hakkını verecek hem piyasadaki fiyatları kontrol altına alacak Tarım Kredi Marketlerin hâlâ sürünmesini de unutmayın.
UCUZ SOĞAN İÇİN ÜRETİM DEVRİMİ
Soğan üzerinden çizdiğimiz tablo, Türkiye ekonomisinin genel durumudur. İktidarıyla, muhalefetiyle sistem partileri, Turgut Özal ve Kemal Derviş'in mirasçılarıdır. Onların yönetiminde Türkiye bir gün kuru soğan, öbür gün taze soğan konuşur. Yazın domates, kışın pırasa gündem olur.
Vatan Partisi hepsinden kökten ayrılıyor. Planlı ekonomisiyle, tarım ve sanayi uyumunu kurmasıyla, kaynakları tarım ve üretim desteğine yönlendirmesiyle, bankaları dizginlemesiyle, enerjiyi kamulaştırmasıyla ve doğru dış politika ile ucuz doğalgaz ve mazot teminiyle Vatan Partisi, bir devrim programı öneriyor. Adı da konuldu: Üretim Devrimi!
Rantiyecileri soluksuz bırakan, halktan yana, halk için devrim. Ve bu devrim, hem soğanı ucuzlatacak hem de millî savunma başta olmak üzere Türk sanayisini her alanda şahlandıracak bir devrim olacak. İkisi bir arada, pekâlâ mümkün.