24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşsizliğe çözüm, sadece yeni iş yeri açmakla mı olur?

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

1984 yılında iş hayatıma bir özel bankada başladığımda, çalışma koşulları bu günkü koşullardan çok farklı idi. Çalışma hayatını tanımadığımız için, o zaman bana sanki olağan koşullar gibi gelmişti.

Maaşlar, çalışmadan ödeniyordu. Ne anlama geldiğini söyleyeyim. Şimdi çalışmaya başlayanlar için yabancı kavramlar. Ayın başında maaş alıyordunuz. Yeni işe başlayan biri için çok anlam ifade ediyor. Daha çalışmadan maaşınız cebinizde. Kimsede şu tereddüt yok. Bu çalışmadan parayı aldı. Bir gün sonra işe gelmekten vazgeçerse verilen para da yanacak. Cumhuriyet’in kalıntıları da olsa, insana güven esastı. Güven suiistimali olursa, ondan sonra hesap sorulurdu.

MAAŞ BEREKETLİYDİ

Bir ara, bankada sendika olduğunu duyduk. Neden sendikaya üye olmadığımızı sorduğumuzda, Teftiş Kurulu üyelerinin işveren temsilcisi statüsünde oldukları için sendikaya üye yapılmadığını öğrendik. Bizim için yeni kavramlardı. Yeni işe alınan herkesin sorgu sual olmadan bulunduğu yerin sendika temsilcisi tarafından sendikaya üye kaydının yapıldığını öğrendik. Sanki, hayatın doğal akışı gibi otomatik uygulanıyordu. Kimse bunları yadırgamıyordu.

Sendika tarafından kazanılan o kadar çok yan ödeme vardı ki, sadece kasım ayında bir maaşa kalıyordunuz. Her ay maaş dışında başka bir isimle para alıyordunuz. Aldığınız maaş çok bereketli idi. Bu bereketli maaş ya da gelirin anlamını yıllar sonra, çok para kazandığımızı düşündüğümüz halde, ayın sonunu zor gördüğümüz dönemde anladık. Fazla para almakla, aldığınızın bereketi farklı (Arada ne fark var, hala anlamış değilim, ama farklı bir şey var.) oluyor. Daha sonraki yıllarda, daha üst düzey görevlerde, dolar karşılığı çok daha yüksek maaşlar aldım.

KAYBEDİLEN HAKLAR

İşe başladığımız gün, yıllık bir ay izin hakkımız vardı. O kadar izni kullanamazdık. İzin süresi çok gelirdi. İzin kullanmadığımız günlerin ücreti, en geç ertesi yılın şubat ayında hesabımıza geçerdi.

Teftişe gittiğimiz şubelerdeki, teftiş konularından biri, fazla mesai ödemeleri idi. Yılda belli sürelerden fazla mesai yapılamazdı. Yapılan fazla mesai mutlaka ödenirdi. Bunun tartışması dahi mümkün değildi.

Anlattığım olaylar tamamen gerçek, benim başımdan geçen, yaşadığım çalışma koşulları. Bu koşulların zaman içinde elimizden nasıl alındığı başka bir hikâye.

1994 yılında, o güne kadar cumartesi günleri çalışmayan bankalardaki üst düzey yöneticiler, birden bire cumartesi günü de çalışmanın faziletlerinden, ne kadar rekabetçi olacağından bahsetmeye başladılar. Ben de dâhil birçok banka çalışanı buna karşı çıkınca, bankalarda cumartesi günü mesaisi yapılamadı. Sadece bir banka, o da çok yaygın olarak değil cumartesi çalışmayı başlatabildi.

İSTİHDAMI ARTIRMANIN YOLU

Bugün, özellikle reel sektörde, iş gücü yoğun olan tekstil ve hazır giyim sektöründe çalışanlar cumartesi günleri de çalışmaktadır. Fazla mesai vb. gibi yasal ödemeler yok farz edilmektedir. Yıllık izin, en rahat iş yerlerinde dahi bir haftadan fazla kullanılırsa işveren rahatsızlığını muhtelif şekillerde belli etmektedir. 15 gün yıllık izin talep eden talebinden vazgeçirilip bunu iki ayrı hafta olarak kullanması talep edilmektedir.

İstihdamı artırmak sadece işyerleri sayısını artırarak, çalışan sayısını artırmak değildir. İnsanların, insanca çalışma olanaklarına kavuşması da istihdamı artırmanın bir başka yoludur.

Bu bize yabancı bir kavram değildir. Çok değil, 40 yıl önce, Kenan Evren ve Turgut Özal öncesinde elimizde bu haklar vardı.