İstanbul cayır cayır yanıyor bir yudum su veren yok
Akşam saat 21.00 sıralarında Arnavutköy, Başakşehir, Sultangazi, Küçükçekmece ve Eyüpsultan'ın bir kısmında metrekareye 125 kilogram yağmur yağdı. Can kaybı var. Sayı henüz tartışmalı. İkiyle dört arasında. Büyükşehir Belediye Başkanı yok dedi, o sırada iki kişi vardı. Yaralılar da var. Her yeri su bastı. Yollar bile iki saatte yerinden söküldü. Üstelik bu bölgeler en son imar edilen yerleşim bölgeleri. Başakşehir Çam Sakura Hastanesi uzay istasyonu gibiydi. Sular içinde. İlkel görüntüler. Bir görevli kapıyı tutmaya çalışıyor. İçeri su girmesin diye.
NEDEN SELLER GİDİYOR KENARLARI VURUYOR
Kabahat yağmurda. O kadar da yağmasaydı. Ama neden bu yağmur gidiyor kentin kenarlarını vuruyor. Gelir dağılımına göre mi davranıyor. Ya da en sondan mı başlayayım selleri basmaya diyor.
Oysa İstanbul tarihi bir kent. Alt yapı donanımları yetersiz kalabilir. Ama zaten bu yağmur yağınca akla gelmemeli. Önlemi alınmalı, yenilenmeliydi. Ama yine de yeni yapılaşan yerler beterin de beteri
ABD’yi de ayıplayıp dururdum. Kasırgalar gider yoksul ve hispanikleri ya da siyahların yaşadığı bölgeleri yerle bir eder.
Kuşkusuz doğanın kabahati değil.
Çürük çarık.
Kenarlar.
Ama üstü parlak. Oyu o parıltı alacak. Altta kalanın canı mı?
“Şiddetli yağış bekleniyor. Çocuklarınızı alt katlarda bırakmayın” gibi resmi açıklama yapılır mı hiç… Kat kat tarihine, yaşanmışlığına, sanatına, kültürüne ama her şeyden önce onu kuran ellere, insanına kurban olduğum yedi tepeli İstanbul bu!
Yokuşlu. Ama hep böyleydi. Onun için parke taşlıydı. Sıcaklık sıfırın altına da iner, 40 derecenin üstüne de çıkar. Genleşmeyi hesaplamak şimdi daha kolay olmalı. Artık bunlar tuşlarla masa başında üç dakikada yapılıyor.
Nerede o irade?
Kentin içinde ağaç bırakmadınız.
Emecek toprak kalmadı. Koyuveriyor kendini sular seller yokuş aşağı… doğruu evin bodrumuna.
Rantı yüksek mi? Yap derenin üstüne yanına koca koca binaları. Dereyi de delirt.
Bilim, şehircilik, planlama… yok mu?? Rant var, rant! Yandaş müteahhitler… seçimlerde destekler… Denetleme mi? Kitabına uyduruver. At bir imza geç gitsin.
YAPILAŞMA VE DOĞAL AFETLER
Yapılaşma doğal afetlere göre planlanmalı. Yollarda ve binalarda kullandığınız malzemeden dere yataklarına fay hatlarına kadar ölçümler, ölçütler devreye girmeli… ve de yaptırımları var, ama uygulanmalı…
O alışveriş merkezli, yürüyen merdivenli pırıl pırıl hastaneyi nereye yapacağınıza, bütün veriler, iklim değişiklikleri de dahil, ileriye dönük hesaplanarak yapılmalıydı. Dün gece bir görevli iki eliyle bir kapıyı kapalı tutmaya çalışıyor. Sular altından, üstünden içeri basıyor.
Başka bir yerde atık deposu patlamış. Çöpler yayılmış. Sağlık tehlikesi yok mu? Kullandığımız sular ne kadar sağlıklı olacak… Yaşamını kaybedenlerden biri “yabancı uyruklu” çünkü kötünün de kötüsü yerlerde onlar kalıyor.
Hiçbir can kaybı, mal kaybı rastlantı değil; önlenemez değil.
ACİL SORUNLAR ÇÖZÜM BEKLİYOR
Belediye seçimleri var önümüzde. Çırpındık durduk. İstanbul’un acil sorunları var. Çözüm bekliyor. Dünyanın başka İstanbul’u yok. En kalabalık kentimiz. Ekonominin, finansın merkezi. Canımız ciğerimiz. Kim daha sürdürebilir, gerçekçi, insan ve kültür merkezli bir çözüm getirebilir… bunu tartışalım.
Ha, onlar ekran yasaklı!!
Utanmıyor musunuz…
Aylardır ne tartıştınız!
Kılıçdaroğlu gidecek mi… İmamoğlu kalacak mı…
İstanbul Belediye Başkanı “İstanbul’un kuzey ilçelerindeki yoğun yağışla ilgili son durumu paylaşıyorum” başlıklı 11.02 dakikalık açıklama yaptı.
Tek cümle özet:
“Bakın tatilde değilim, İstanbul’dayım.” Başka hiçbir şey yok.
Dün gece haberler bile, fark etmedik mi sanıyorsunuz, ilçe belediyeleri hangi partiden ona göre incelikli ayarlı.
Orada bile oy hesabı yapılıyor.
İstanbul cayır cayır yanıyor. Bir yudum su veren yok!
Dün gece yaşananlar doğanın bize küçük bir uyarısıydı.
Büyükler arkadan ge-le-cek!!
Çare var.