İstanbul dolduruluyor Anadolu boşaltılıyor!
1980 öncesi İstanbul’a göçün bir sebebi vardı. O da şuydu: "İstanbul’un taşı toprağı altın." Anadolu’nun her tarafından altın bulmak için İstanbul’a yoğun bir geliş başladı. Kırsal kesim boşaldı. Bu tarımımızı ve dengeli kalkınmamızı vurdu. İstanbul’a gelenler önceleri kent çevrelerine yerleştiler. Gecekondular ahtapot gibi yedi tepesi olan İstanbul’u sardı.
NEOLİBERAL EKONOMİ ESİR ALDI
1980 yılı dünyada neoliberal ekonomik modele dönüşün başlangıç yılı idi. Türkiye de bunun dışında kalamazdı.12 Eylül darbesi yaptırılarak paracı ekonominin önü açıldı. Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye entegre edildi. Bu dönemin en önemli özelliğinden biri konut kooperatifçiliğinin başta İstanbul’da olmak üzere sahillerde ve ülkenin birçok yerinde patlama yapması idi. Gecekondular kooperatifler eliyle apartmana dönüşmeye başladı. Boş arsalar spekülatif değerle kooperatiflerin eline geçti. Her yerde konut yapılmaya başladı. Toplu konut furyası Anadolu’dan İstanbul’a yeni ve sürekli bir göç dalgası başlattı. Güzelim Anadolu toprakları bırakılarak rant ekonomisine akın başladı. Artık İstanbul şarkılardaki İstanbul olmaktan çıktı. İstanbul nüfus olarak büyüdükçe tüketici talebi de yaratılmış oluyordu. Bu nedenle her sınai ve ticari faaliyetin yoğunluğu İstanbul’da toplanmaya başladı.
RANT EKONOMİSİNİN KALBİ
Bu rant ekonomisine boğulmuş İstanbul AKP iktidarı ile başka bir kimliğe büründü. Rant ekonomisi AVM’ler kenti yarattı. Yüzlerce AVM İstanbul’un kalbine çılgın tüketmeyi teşvik eden bir hançer gibi saplandı. Rant ekonomisi yaratılınca elbette tüketicinin satın alma kaynağını da yaratacaktınız. Bu da bankacılık sistemi ile olacaktı. Kredi kartları, bireysel krediler yani borçlandırma yani gelecek gelirleri harcatma çığ gibi büyüdü. İstanbul önceleri taşı toprağı altın iken son 30 yılda yoksullarının barındığı ve yaşanmaz kent haline geldi.
Kent kalabalıklaştıkça isyan çıkmaması için metro-tünel-metrobüs gibi toplu ulaşım araçları devreye sokuldu. Bu ulaştırma alt yapı çalışmaları gururla halkın isyanını önlendi. Yoksul insan çile içinde oradan oraya koşarken bindiği metroda "a bak trafiğe girmeden evime-işime gidebiliyorum" deyip şükretmeye ve iktidara Allah razı olsun demeye başladı. Yoksulluğunu unutturan dizi ve futbol büyüsü yani televizyon kutusu evinde bir çorba içip tevekkül etmesine yardımcı oldu. Böylece çarpık kentleşme içinde acıların hatırlanmaması sağlanıyordu.AKP iktidarı rant ekonomisini yaratmakla kalmadı. Osmanlı sevdası her geçen gün kabararak cemaati olmayan haşmetli camiler ve binalar yapılmaya başlandı. Ataşehir denen bir ucube kasaba yaratıldı. Ulaşımı tek damardan olan nefes alınması zor bir yapılaşma ile Ataşehir zenginleri doğdu. Bu Ataşehir aynı zamanda ülkenin ve daha sonra Londra gibi dünyanın en önemli finans merkezi olma hayali ile daha da içinden çıkılmaz hale getirildi. Ankara Ankara, güzel Ankara boşaltılmaya başlandı ve ticari yaşam-canlı hayat yani her şey İstanbul’da denip ekonominin kalbine bypass yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor.
İSTANBUL BAŞKENT OLMALI!
Kanal İstanbul ile boğazın da damarı kesilip "sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul" şarkısının ilham kaynağı İstanbul artık eski İstanbul olmayacak. Osmanlı’nın başkenti İstanbul ise para basma imtiyazına sahip Merkez Bankası da İstanbul’da olmalı, denip Merkez Bankası’nın kanunla düzenlenmiş merkez adresi bir kararla değiştirilip İstanbul’a alınıyor. Birer birer İstanbul’a taşınan Ankara’nın temel taşları hiç merak etmeyin burada kalmaz. Toplu taşınma ile başkent İstanbul yapı verilir. Çünkü büyük hayranlıkla örnek aldığımız II. Abdülhamit İstanbul’dan imparatorluğu yönetti.
YALNIZLAŞAN ANADOLU
Bu güzel ülke, boşalan kadim Anadolu toprakları ve kaos kenti İstanbul ile birkaç yıl içinde dünyanın beşinci en büyük ekonomisi olur! Anadolu’ya konukseverliğimizi gösterip Araplara ve egemen güçlerin üslerine terk eder İstanbul’dan ibaret bir ülke olarak dünyaya meydan okuruz!
AZİZ İSTANBUL MAZİDE KALDI
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
***
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.