İstanbul Emniyeti’ne çok basit dört soru...
Dünkü “Hayvan Kadar Değerimiz Yok” başlıklı yazımda, polis kurşunuyla, hem de evinde vurulan Dilek’ten söz etmiştim...Olay hafta sonunda meydana gelmişti. Polis, İstanbul Armutlu’da “canlı bomba” bahanesiyle ev basmıştı.Evi basılanlardan biri de Doğan ailesiydi.Aile mensupları polise direnmemiş; kapıyı, o sırada arkadaşlarıyla kapının önünde oturan ailenin oğlu bizzat açmıştı.***İddialara göre polisler eve kar maskeleriyle ve ayakkabılarıyla girince evin 24 yaşındaki kızı Dilek, polisleri, “Galoş giyin” diye uyarmıştı.Bunun üzerine bir polis memuru, yakın mesafeden tek el ateş ederek sırtından vurmuştu Dilek’i...Polis bununla da kalmamış, ambulansın gelmesini de engellemişti.Akciğeri parçalanan genç kız, ailesi tarafından Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştı.***İstanbul Emniyet Müdürlüğü önceki gün bir açıklama yaptı:Bir: Arama, görevli arama ekipleri tarafından galoş ve eldiven giymek suretiyle usulüne uygun bir şekilde yapılmıştır.İki: Aile fertlerinden M.D. isimli şahsın, operasyon güvenliğini sağlamakla görevli personelin silahını elinden almaya çalışması esnasında yaşanan arbede sonucu, ikamette bulunan D.D. isimli şahıs göğsüne isabet eden tek mermi girişiyle yaralanmıştır.Üç: Yaralı şahıs olay yerinde bulunanlar tarafından hastaneye intikal ettirilmiştir.***Şimdi; bu acemice metni yazdırıp imzalayan ve basın açıklaması diye gönderen İstanbul Emniyet Müdürü’ne soruyorum:Bir: Eğer arama ekipleri eve galoşla girdiyse, böyle bir mazeret üretmek kimin aklına, nereden gelebilir?İki: Eğer, Dilek’in abisi M.D. iddia edildiği gibi, güvenlik sağlayan bir polisin silahını almaya çalıştıysa; polis, operasyondan sonra neden onu alıp götürmedi? Neden gözaltına almadı? Polisin, böyle bir ihmalde bulunabileceğine kim inanır? Yoksa ailenin dediği gibi M. D., kardeşinin vurulmasından sonra ateş eden polise saldırmış ve sözü edilen “arbede”, Dilek’in vurulmasından sonra yaşanmış olabilir mi?Üç: “Yaralı şahıs”, neden olay yerinde (!) bulunanlar tarafından hastaneye kaldırılıyor da bunu polis yapmıyor? Polis, neden ambulans çağırmıyor? Acaba suçluluk telaşından apar topar olay yerini terk ettiği için mi?Dört: Açıklamada, merminin sırttan değil göğüsten girdiği iddia ediliyor. Polis, bu konudaki hastane raporlarını neden göstermiyor?***Sözüm İstanbul Emniyet Müdürü’ne:Açıklamanız; ya yalan ya da yanlış...Tamam; kahraman polisimiz son aylarda birçok şehit verdi. Ölen polislerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve polis teşkilatına sabır diliyorum.Ama polisin özellikle Gezi Direnişi sırasındaki tavrını da unutmuş değiliz!***Haydi; Sayın Müdür:Açıkla gerçekleri de Dilek olayındaki karanlık, aydınlığa çıksın!
GÜNÜN SORUSUAnkara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi inşa edilmesiyle ilgili “Atatürk’ün vasiyetinin ihlal edildiği” iddiasıyla açılan davayı reddetmiş... Sorum, kararı veren yargıca:Atatürk vasiyetnamesinde, “Buraya saray dikin” demiş de haberimiz mi olmamış? Kararınız yüksek yargıda bozulunca Anıtkabir’e gidip özür dileyecek misiniz?
DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipler Birliği’ne çağrı! Terör örgütü PKK sözüm ona “eylemsizlik” ilan etti ama Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan hâlâ şehit haberleri gelmeye devam ediyor.Bu; iki şeyin göstergesi:Ya PKK, operasyonlarına devam eden Türk Silahlı Kuvvetleri’ni özellikle uluslararası arenada zor duruma düşürmek için rol kesiyor; “Bakın ben eylemsizlik ilan ettim ama TSK vurmaya devam ediyor, ben de mecburen savaşıyorum” havası yaratmaya çalışıyor...Ya da örgüt ikiye, üçe bölündü; eylemsizlik kararı alan grup, diğerlerine söz geçiremiyor.***Sözüm DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipler Birliği’nin yöneticilerine:Madem “barış”tan yanasınız; o zaman nedeni ne olursa olsun; söz verdiği halde eylemsizlik kararına uymayan PKK’yı protesto etmek için de artık herhalde Diyarbakır’da ya da Şırnak’ta bir miting düzenlersiniz...Söz... Bu mitinge ben de geleceğim!
156+147Abdullah Gül’e söylemek istediklerinizi yazıp [email protected]’a gönderin, yayınlayayım. Bugün sıra Samsun’dan Emine Altınel’de:***“Abdullah Bey...Duydum ki AKP’den Fethullahçı oldukları için dışlanan bazı eski tüfeklerle birlikte yeni bir parti kuracakmışsınız. Bu partide Tansu Çiller de sizinle birlikte olacakmış. Bizim buralarda çok kullanılan bir atasözü vardır, ‘Acı hıyardan turşu olmaz’ diye... Teşbihte hata olmaz. Elbette buradaki hıyar, sözün gelişi... Ancak sizden ve birlikte hareket ettiğiniz söylenen isimlerden de hiçbir hayır gelmez... Çünkü sizin son kullanım tarihiniz geçti. Ayrıca hanginiz bu ülkeye hangi hayırlı hizmette bulundunuz ki şimdi yeniden kolları sıvıyorsunuz? Sizin yapacağınız tek şey kaldı: Mustafa Bey’in sorularını cevaplamak... Haydi; kolay gelsin!”
GÜNÜN İSYANIAğrı Sulh Ceza Hakimliği, ‘özyönetim’ (özerklik) vurgusu olduğu gerekçesi ile HDP’nin seçim beyannamesini içeren broşürlerin toplatılmasına karar vermiş... İsyanım ortaya:Siz kağıtları toplatırken, adamların “özerklik” ilan etmedikleri yer kalmadı. Günaaaaydıııın!