İstanbul mozaikleri
Roma İmparatorluğunun aslı Türkiye’den giden Etrüsklere dayanır. Türkçe dil ailesinden olan ve Batı Türkiye’de yaşayıp Lid’ce konuşan Lidyalılar, bünyelerindeki İyonlar (İzmir, Aydın çevresi), Turovalılar (1) (Çanakkale Çevresi) ve komşuları Frig’ler (Ankara, Afyon, Eskişehir), Klikyalılar ile Likyalılardan (Muğla, Antalya) meydana gelen bir halk grubu MÖ birinci binde İtalya’nın Toskana bölgesine göç eder (Herodot Tarihi). Orada Milano ve dişi kurt Aşina’nın emzirdiği Etrüsklü Remus ve Romulus’un (MÖ 753) kurduğu ve adını onlardan alan Roma dahil olmak üzere 12 şehir devletine sahip uygar halka Türksakalar denir (2) (3). MS 4. Yüzyılda Roma İmparatorluğu çok tanrılı din yerine Hristiyanlığa geçmiş, Sırbistan Nis doğumlu İmparator Gaius (4) Flavius Valerius, Aurelius Constantinus, İstanbul’da kız kardeşi ile evli olan ve yerine göz diken eniştesi Licinus’u Üsküdar (5) savaşında mağlup ederek geçmişi günümüzden 300.000 yıl önceye giden İstanbul’u “Nea (Yeni) Roma” (6) adıyla Kral Bizas’ın bin yıl önce Sarayburnu’nda kurduğu Bizantion’u imparatorluğun başkenti yapar.
BİR İSTANBUL MASALI
Nea Roma, Türkiye’den göçen Akaların ve sonra Romalıların göz diktiği varlık, bolluk içinde yüzen şaşalı binaları, mücevherleri ve nimetleriyle göz kamaştıran bir şehirdir. Mozaik sanatı ise antik Türkiye’de doğmuş olan taş işçiliğinin ulaştığı zirvedir. Bugün; Ankara Üniversitesi ve St. Andrews (İskoçya) Üniversitesi tarafından ortaya çıkartılan ve Aya Sofya Müzesi’nin hemen batısında, Mozaik Müzesi adı altında olduğu yerde sergilenen Büyük Saray Mozaikleri ne öyküler anlatır: “Bir gün Doğu Roma İmparatoru 1. Leo (457-474) Büyük Sarayın ne denli emniyette olduğunu görmek ister. Üstüne yırtık pırtık elbiseler giyip karanlığın yardımıyla İstanbul sokaklarında dolaşır. Saraya dönünce iki ayrı noktada saray muhafızları tarafından durdurulur. İmparator her ikisini de kolaylıkla para vererek geçer. Üçüncü karakolda tekrar durdurulur ama bu kez zindana atılır. Askerler gider gitmez, imparator gardiyanı çağırır ve sorar: ‘Arkadaş sen İmparator Leo’yu tanır mısın?’ ‘Nasıl bileyim? Bir kez bile kendisini doğru dürüst görmedim. Ancak birkaç kez uzaktan izledim ama yakından bakamadım. Uzaktan gördüğüm zamanlarda da sanki bir insana değil bir doğa harikasına bakıyor gibiydim. Bunları soracağına sen buradan başına bir iş gelmeden nasıl çıkacağını düşünsen iyi olur. Sen burada çürürken imparator altından koltuğunda rahatına bakıyor’ der. Bu öykü 13. Yüzyıl gezgini Liudprand tarafından aktarılmıştır. Ona göre bu hikâye mutlu sonla biter: Leo kendisine cesurca ders veren bu gardiyanı gerçek imparator olduğuna ikna eder ve onun tarafından saraya teslim edilir. Bu dikkatli ve iyi niyetli davranışı karşılığında Leo tarafından ödüllendirilir.” (7)
Bu Müze Sultan Ahmet Camiinin deniz istikametindeki Arasta Çarşısı içindedir. Hatay ve Gaziantep Müzelerindeki yerli mozaiklerimizin ihtişamına denk eserlerimizin sergilendiği göz kamaştırıcı müzelerden biri olduğunu gezince fark edeceksiniz. William Butler Yeats’in “Bizans’a Yelken açmak” adlı şiirinde dediği gibi İstanbul dünyanın incisi ve şu sırada Tango’nun birincisidir.
BİZANS’A YOLCULUK (Sailing to Byzantium)
Yaşlılara göre değil bu ülke, Gençlik kollarında biri birinin, şarkılarında Ağaçlardaki kuşlar (şu yok olan kuşak), Somon çağlayanı, uskumru dolu denizler, yaz boyunca Kanatlı veya kasaplık et yahut balık, Övgü düzer vücut bulan, doğan, ölen ne varsa; Hepsi şehvetli müziğe tutulmuş, Yaşlanmayan aklın anıtları unutulmuş.
Yırtık pırtık bir palto sırtında bir çıtanın, Değersiz bir şeydir bir yaşlı adam, eğer El çırpıp şakımıyorsa ruh, ölümlü kıyafetinin her bir paçavrası için şakımıyorsa daha da gür, Anıtlarını kendi saltanatının Öğrenmekten başka şarkı söyleme okulu yoktur; Ve ben yelkenle geçtim deryayı Geldim kutsal Bizans şehrine bundan dolayı.
Siz ey Tanrı’nın kutsal ateşinde duran bilgeler Bir duvardaki altın mozaikte dururcasına, Çıkın kutsal ateşten, oluşturun bir çember (semah) ve dönüşün ruhumun şarkı hocasına. Yakın (ateşte), iliştirildiği, (ve) ölmekte olan hayvandan bihaber ve şehvetle hasta şu kalbimi çevirin bir ateş parçasına; Ve beni yeniden cem edin Sanatında ebediyetin.
Çıkacak olsam bir kez tabiattan, Tabii (doğmuş) bir şeyden gövdeli (vücut bulmuş) bir şekil almayacağım asla, Yunan (Rum) kuyumcuların çekiçle ve mineyle işlenmiş altından Uyku dolu bir imparatoru uyanık tutmak amacıyla Yaptıklarından başka; Kondurduklarından başkasını ya da, altın bir dala, Geçmiş, geçen ve geleceğin ne olduğunu şakısın diye Bizansın Lortlarında ve Leydilerine.(8)
(1) TUR: Türk anlamına gelen bir kelimedir - TURAN = Türk olan. W. Dorpfeld:Turova Hafriyatı II. Türk Tarih Kongresi. 1937 (ttk.gov.tr) (2) Adile Ayda (Atsız), Etrüskler Türk müydü? 2014 BZ Yayın (https:// tr.pdfdrive.com/etrüskler-türk-müydü-adile-ayda-d117516288.html) (3) https://tr.wikipedia-on-ipfs.org/wiki/ Roma_Krallığı.html (4) Gaius = Kayılı, Kayı boyundan (5) İskit (6) Şimdi de Kanal İstanbul ile boğaz arasında kalan adaya “Yeni Şehir” adı düşünülüyor. (7) Erdem Yücel, 2019, Great Palaca Mosaic Museum, İstanbul s. 8, (8) Çeviren Osman Tuğlu https://bizansconstantin. wordpress.com. Parantez içindeki açıklamalar tarafıma aittir.