İşte Atatürkçü bir bakan!
"Mustafa Kemal Atatürk Türk toplumu için müşterek ve çok büyük bir değerdir. Atatürk gibi ortak bir değer, toplumun tamamının saygı duyduğu bir devlet adamı konusunda daha özenli, daha dikkatli adımların atılması, daha hassas kararlar alınması gerekir diye düşünüyorum. Atatürk adı bu toplum için çok önemlidir. Ulu önderdir. Dolayısıyla Atatürk adının hiçbir siyasi ya da benzer polemiğe konu edilmesine rıza göstermeyiz."
Bu alıntı kimden yapılmış olabilir? "Kemal Kılıçdaroğlu" diyenler yanıldı. "Ümit Kocasakal" da değil, "Tansel Çölaşan" da. "Ertuğrul Günay" diyenlerin şakalarıysa, hiç yaratıcı değil. Cevabı ben vereyim; bu sözlerin sahibi, "Kemalist mütefekkir", "Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu" Suat Kılıç; yani ülke gençliğinin "Suat Abi"si...
Peki, niye coşmuş böyle Suat Abi; Fethiyespor'un Fenerbahçe maçı öncesinde giydiği "Yüce Atatürk" tişörtleri nedeniyle Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu'na sevk edilmiş olmasından... "Her 'Atatürkçü' gibi o da hazmedememiş olayı belli ki" diye düşünülebilir ki; ben de öyle düşündüm önce.
Fakat yukarıdaki güzellemenin sonunu şöyle bağlamış karizmatik Suat Abi: "Futbol Federasyonu tarafından verilecek olan karar, toplumda ayrışmaya sebep olabilecektir. Bu karar sanki siyaseten ülkeyi yönetenler tarafından alınmış bir karar ya da atılmış bir adım gibi değerlendirilecek ve başka mecralara çekilebilecektir. Türkiye bu konuyu tartışmamalı, TFF de bu konuyu gündeminden çıkarmalıdır."
Biliyorsunuz, Suat Abi, lideri, partisi ve politikasıyla, her türlü "ayrışmaya" şiddetle karşıdır! Onu vurgulamış önden, peşinden esas derdi ortaya dökülmüş. Kraldan çok kralcı federasyon, tişörtlerde "Atatürk"ü görünce, doğal yandaş refleksiyle, "Aha da, bulunmaz yaranma fırsatı!" diye konunun üstüne atladı. Ancak bu işler de amatör olduklarından ve siyasi konjonktürü iyi izleyemediklerinden, zamanlama hatası yaptılar. Yakın geçmişe kadar iktidar sahipleri nezdinde büyük prim yapan "Atatürk karşıtı söylem ve eylemler", hem değişen yakın gelecek stratejisi, hem de yaklaşan seçimler nedeniyle önemini yitirmiş, hatta gereksiz hâle gelmişti.
Suat Abi'nin, safdiller tarafından "fevkalade birleştirici" bulunan paniğinin sebebi de buydu. "Sakın ha!.." diyordu alenen, "Sonra bizden bilirler" Noktayı da, "özerk" federasyona tavsiye mahiyetindeki talimatıyla koyuyordu: "Derhal konuyu kapatın!" İnce hesaplar peşinde oldukları ortada da, bilmem bunları yiyecek saloz kaldı mı memlekette?..
Hacıosmanoğlu'nun frenine kim bastı?
2011 Süper Lig Şampiyonluğu'nun kendilerine tescillenmesi için uğraş veren Trabzonspor, en son Futbol Federasyonu'ndan ret cevabı almıştı. Her fırsatta bu konuyu, kemiksiz bir dille gündeme getiren Başkan Hacıosmanoğlu'nun, uzun süredir gıkı çıkmıyor.
Acaba, angaje olduğunu açıkça dile getirmekten çekinmediği Başbakanı, seçim sathı mailine girilen dönemde, "Kontrol etmediğim kavga gürültü hesabıma uymaz" diye kulağını çekip, kalbini kırmış, küstürmüş olabilir mi?
Fatih de Atatürkçü oldu!
Tişört olayında beliren yeni stratejiyi destekleyen önemli ipuçlarından birisi de, "gazeteci" Fatih'in aldığı pozisyon. Ustabaşı'nın önünde "secde bile ederim" diyecek kadar dilinin pütürleri aşınmış bir "gazeteci" olan Fatih, tam da Ustabaşı'nın jargonuyla, "Ulan" diye başlayıp sormuş, "Atatürk'ü sevmek suç mu!"
Sonra adeta kendini tanımlamış: "İcabı gereği, konjonktürel olarak 'sevmiyormuş' gibi yapabilirsiniz" ve bağlamış, "Fenerbahçe 'Atatürk' ile çıksın, Fenerbahçeli olmazsam şerefsizim!" Bu son kelimesine, samimi bulup, katıldığımı belirtmeliyim!
Eğer patronaj katıyla ilgili enerji-menerji hesaplarıyla yazmıyorsa kalemi, mutlaka siyaset katının emrindedir ki, birden peydahlanan "Atatürk'ü seveceğiz lan!"ın gerekçesi ortaya çıkar.