İşte böyle Alper
Fenerbahçe giderek oturan ve taraftarlarının yüzünü güldüren bir futbol oynamaya başladı. Bunda en büyük etken her zaman daha fazla dakika almasını beklediğimiz “Alper farkı” olduğu çok belli bir şey. Nitekim Fenerbahçe’nin yıldızı dün de, sarı lacivertlilerde eksik olan şeyi tamamladı. Yani dikine katlar, topla süratli diripling ve girişler ve çabukluk ile rakip savunmayı yerleşmeden yakalama. Alper bunlara golü ekleyince, dünkü maçın en öne çıkan ismi oldu. Ancak gole dikkat ettiniz mi, bilemiyorum. Bayburt ile oynanan kupa maçında ayağının dışı ile plase yapıp gol kaçırınca rahmetli teknik direktör Ziya Taner’in bizi uyardığı şekilde “Ayagının içi ile Alper” diye yazmıştım. İkinci yarının başlarında soldan slalomlarda indi. Verdi, aldı ve sağ ayağının “içiyle” Volkan Babacan’ın soluna köşeye bırakarak Fenerbahçe’nin ikinci golünü attı.
Aslında skorun gösterdiği kadar kolay olmadı Sarı lacivertlilerin işi. Ayağa topu çabuk yapan Başakşehir Mossoro, Mahmut, Rotman ile 3 ön liberolu oynadı. Solda Doka, sağda Visca eğer Gökhan Gönül ve Caner iyi günlerinde olmasaydı çok sıkıntı yaratırlardı. Tek forvet oynayan Sow, Yalçın ile Eprianu’yu savunmadan hiç çıkarmadı. Başakşehir savunmasının iki yanındaki Ferhat ile Uğur da karşılarındaki Alper ve Kuyt’ın ataklarından nefes alamadılar. Aslında sahaya iyi futbol oynamak için çıkmış iki takım vardı. Bu durumda sarı lacivertliler başarılı bir gidişi olan rakipleri karşısında işi ciddiye aldılar. Belli ki, fizik kalitelerini de giderek yükseltiyorlar. Alves’in yerine, Egemen’in yanında oynayan Bekir de takımının sivrilen futbolcularındandı. Baştan itibaren ortaya konan atak oyun daha 20. Dakika dolmadan bir taktik gol getirince ev sahibi stresi attı. Gökhan Gönül’ün aşırtmasına kafayı koyan Kuyt ilk golü atmasının yanında maç içindeki futboluyla da kendini alkışlattı.