İşte küresel Viyana! -(TAMAMI)
Bir haftayı geçkin süredir yurtdışından Türkiye’yi gözlüyorum. Benim gibi yaşını başını almış bir gazeteci bir yandan sağlık sorunları için hastane hastane dolaşıp sağlık kontrolleri yaptırırken bir yandan bulunduğu kentlerin havasını koklamaya çalışmalı. Gördüklerimi anlatmadan önce vardığım hüküm şu: “-Artık Türkiye konusunda lehte konuşan pek kimse yok.”
İbret dolu bir örnek
Almanya’da Aydınlık’ı okumak mümkün oluyor. Vatandaşlarımızın çoğu iktidarın yaptıklarından yakınıyorlar, Başbakanı suçluyorlar ve demokrasiye olan bağlılıklarını dile getirirken hükümetin istifasının gerektiğini söylüyorlar ve diyorlar ki: “Bu iktidar ilk seçimde gitmelidir!”
Bunlar daha çok kazanmanın yolunu bulamamış olanlar. Belki de onlar o sihirli kelimeyi algılamamışlar: “ Vin- vin.” Hali vakti yerinde olanlar ise etrafa bakıp susuyorlar! Soruyorum: “- Neden susuyorsunuz?” Yanıt belli: “Konuştuğunuz her üç kişiden biri polis olabilir!” AB üyesi bir polis devleti işte bu.
Aklıma AB üyesi Avusturya takılmıştı, oraya gittik. Viyana eskiden güzel ve mutlu insanları, kent parklarında kurulan konser salonlarıyla ünlüydü. Bu 8 milyon nüfuslu ve milli gelir düzeyi hayli yüksek kentin şimdiki halini bize benzeteceğim hiç aklıma gelmemişti. Tam bir AB üyesi, küreselleşmenin etkilediği bir federatif devlet biçimi. Ders ve ibret dolu bir değişim örneği! Damadım Endüstri mühendisi Nejat’la birlikte sebze hallerinde Türk kabzımallarla, sokak kahvelerinde yurttaşlarımızla sohbet ettik.
Dikkat yanınızda polis olabilir
Viyana eski yıllarda bir sanat ve müzik şölenleri kentiydi, şimdi AB’ye bağımlı ve küreselleşmeyi destekleyen kurumlarıyla, İslami ve bir ucu Türkiye’ye dayanan dinsel bağlantılarla ticaretle meşgul olan ve pek de bir şey üretmeyen, konser satan bir kent haline gelmiş.
8 milyon nüfuslu bu tarihi kent batı uygarlığını yıkıp kentin ortasına Arap usulü devasa beton binalar dikmemiş. İstanbul’u yarısı kadar Viyanalı tarihine karşı bizim kadar yıkıcı, acımasız olamamış hala. Nüfusunun yüzde 30’u büyük servet sahibi olmuş ve sadece lüks havuzlu villalarda keyif süren ve uluslararası ticaretin görünmez elleri, Musevi diyasporası sayılabilecek bir örgütün kontrolünde.
Bu %30 nüfusun aylık en az 20-30 bin dolar kazanç sağlayan bir mutlu azınlık adı Sosyal Devlet olan bir yönetimin elinde en sert polis rejimini uygulamakta. Dikkat edin yüzde 20’si aylık 10 bin dolarla geçinebilen ve sıkıntısız yaşayan çoğunluğu Türk ya da arap olan insanlar. Kalan yüzde 20 ise evsiz barksız, işsiz (işsizlik oranı yüzde 12) olan evsizler, sıkıntıdaki insanlar. Bengladeş halkından farksız İşte size muhteşem bir küreselleşme tablosu. Bir zamanlar Genelkurmay Başkanımız Büyükanıt’ın tarifiyle: “Zengini daha zengin, fakiri rezil ve daha fukaralaştıran” yeni Global dünya düzeni.. Şimdi anlaşılıyor ufuktaki tehlikeyi gören ve Taksim Gezi Parkı gençleri dediğimiz protestocu devrimcilerin Türkiye’ye yeni bir yol açma çabalarının ve çektikleri sıkıntıların nedeni. Halk bunun için ayakta. Viyana’da hemen her Türk şunu söyleyerek sizle konuşuyor:
“Aman konuşmalarınıza dikkat edin yanınızdaki 3 kişiden biri mutlaka polistir!” Hayret edilecek bir şey; Viyana’da kaldığımız sürece sokakta ne bir polis elbiseli kişiye rastladık, ne polis düdüklerini duyduk, ne de bizim ülkemizden eksik olmayan ambulans cayırtılarını. İşin açığı Türkiye’nin Avusturya’ya yakın durmasının nedeni Avusturya tarihinden gelen Osmanlı’ya olan kin ve Müslümanlıkla demokrasiyi 80 küsur yıldır başarıyla yürüten Türkiye’nin kendilerine benzemesini sağlamak çelişkisi.Yoksa THY ile neden eskiden olduğu gibi Alman havayolları, İngiliz hava yolları işbirliği yapmazlar da Avusturya- THY işbirliğiyle övünür dururlar. Bir başka önemli nokta daha; dünyanın heryerini gezmiş bir gazeteciyim. Hiçbir havaalanında polislerin canhıraş düdüklerinin kulakları patlatırcasına çalındığına tanık olmadım. Bizim o anlı o şanlı Atatürk Havalanımız ne hale getirilmiş? Alanın pasaport çıkışı bana Pakistan’ı, Ürdün ve Suudi Arabistan ülkelerini hatırlatıyordu. Atatürk’ün Türkiye’si yoktu, yerinde bir cemaat kültürünün işaretleri vardı.