27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İstihbarat ve terör

Hakkı Keskin

Hakkı Keskin

Eski Yazar

A+ A-

Planlanma, hazırlık aşamasında veya yapılma ihtimali olan terör saldırıları hakkında, önceden veri ve bilgi sahibi olmak, devletin ilgili kurumlarının, öncelikle de istihbarat kurumlarının, ana görevidir. Bunun nasıl yapılacağı, bu alanda en iyi uzmanları çalıştırması gereken, başta Milli İstihbarat Teşkilatı olmak üzere, ilgili tüm diğer kurumların bilmeleri gereken bir alandır.
Bu sistemin ABD, İngiltere, Almanya ve bazı diğer ülkelerde başarıyla çalıştığını görüyoruz. Nitekim bu ülkelerde hazırlık aşamasında olan bir çok terör saldırıları, gerçekleştirilemeden, belirlenebilmekte ve teröristler saldırı öncesi tutuklanabilmektedirler.
Terör eylemi hazırlığı içersinde olanların, izlenerek önceden belirlenmesi ve saldırı öncesi yakalanmaları, Türkiye’de ne yazık ki gerçekleşememektedir.

5 YILDA 15 SALDIRI
Son 5 yılda yapılan 15 terör saldırısı, bu acı gerçeği kanıtlamaktadır. 20 Eylül 2011’de Ankara Kızılay Kumrular caddesinde ve son olarak da 13 Mart 2016 Pazar günü yine Ankara Kızılay Güven Park’taki hunhar terör saldırısında, topluca 274 insanımız yaşamını yitirdi ve 766 kişi de yaralandı.
Bu sayıda terör saldırısı yaşayan, savaş halindeki Afganistan, Suriye ve savaşın neden olduğu ülke Irak ve bazı Afrika ülkeleri dışında, Türkiye’den başka bir ülke olduğunu sanmıyorum.
Ne yazık ki istihbarat kurumları, terörle mücadele ve vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak gibi ana görevlerinden çok, anayasal haklarını kullanan ve demokratik yollardan AKP hükümetlerini eleştirenleri hedef alarak, çalışmalarını bu alana yoğunlaştırdılar. Yüzlerce yurtsever insanın, sahte ve düzmece belgelerle hapse atılmaları, bu yoldan mümkün olabilmiştir.

SORUMLULAR DERHAL İSTİFA ETMELİDİR
Terörle mücadelede öncelikle sorumlu olan, İçişleri Bakanlığı ve İstihbarat Kurumları yetkililerinin görevlerinin üstesinden gelemedikleri açıkça görülmektedir. Sadece son altı ayda üçü Ankara ve biri İstanbul’da olmak üzere 179 kişi yaşamını yitirdi ve 385 kişi yaralandı. Son dönemde terör saldırılarında büyük bir artış görmekteyiz.
Benzer bir durum bir başka ülkede olsa, sorumlu siyasiler ve bürokratlar derhal görevlerinden istifa ederler veya uzaklaştırılırlardı. Eğer varsa, vicdanının sesini duyan veya etik değeri olan her sorumlunun, bu adımı kendiliğinden atması gerekir. Bunun diğer ülkelerde sayısız örneği vardır. İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü inşaatında taşıyıcı halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon mühendis Ryoichi Kishi, bırakın istifayı, Mart 2015 tarihinde intihar etti. Ve “Olayın sorumluluğu tamamen bana ait. Kimsenin kusuru bulunmamaktadır” yazılı notu bırakarak.
Türkiye’de yaşanan bu yoğunluktaki teröre ve bunca insanın yaşamını yitirmelerine karşın, hiçbir şey olmamışçasına, siyasi, ve insani ahlakın gereği olan istifa etme sorumluluğu yerine getirilmemektedir. Bu politika asla kabul edilmemelidir. Siyasiler ve onların atadığı istihbarat ve güvenlik yetkilileri, görevlerini gereğince yerine getiremiyorlarsa ve bunun sonucu olarak da yüzlerce insan katlediliyorsa, bunun sorumluluğunun üstlenilmesi ve istifa mekanizmasının işletilmesi gerekir. İstifa işlemini yürütmesi gereken kişi tabii ki başbakandır. Muhalefet partilerinin yalnız “istifa” çağrısıyla yetinmeyerek, gerekli istifaları zorlayacak farklı yöntemleri kullanmaları gerekir.

TERÖRE KARŞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ GEREKLİ
ABD yetkililerinin, Ankara Güvenpark`ta Pazar günü yaşanan terör saldırısını iki gün önceden haber verdiği söyleniyor. Yine ABD ve Almanya yetkilileri, muhtemelen 20 martta da Ankara veya İstanbul’da yeni terör saldırıları olabileceğini vatandaşlarına önceden duyuruyorlar. Bu ülkelerin istihbarat bilgileri Türkiye ile paylaşılmıyor mu? Eğer teröre karşı önlemlerde bile kaçınılmaz olan işbirliği sağlanamıyorsa, bu durumun analizinin çok iyi yapılması gerekir.
Hükümetin izlediği son derece yanlış ve bağnazca Suriye Politikası, Türkiye’yi bir yandan IŞİD, diğer yandan kentlere taşınan PKK ve yan kuruluşlarının hedefi ve terör alanı haline getirdi. Altını çizerek yineliyorum; hükümet aralarında terör örgütleri de bulunan Esat karşıtı güçlere destek verme politikasından ivedi olarak vazgeçmelidir.
Terör konusunda, sadece sözlü açıklamalarla yetinmeyerek, deneyim, teknoloji ve haber alma stratejilerinden yararlanabileceği tüm ülkelerle somut işbirliği ve ortak çalışmaya gidilmelidir.
Türkiye’nin ana gündemi, vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak, bunun için de terörle mücadele olmalıdır. Başkanlık sistemi ve yeni anayasa gibi konularla, toplumu daha fazla ayrıştırma stratejisinden Cumhurbaşkanı ve AKP artık ivedi olarak vazgeçmelidir.