İşverenler, ücret ve verimlilik
İşveren kesimi en düşük (asgarî) ücret tartışması konusunda ilginç ve doğru bir konuya değinirler: Verimlilik.
Hemen iki güncel örnek verelim:
‘TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras, düşük verimliliğin asgari ücret konusunda da tıkanmaya yol açtığını belirterek, bu sorun çözülmeden asgarî ücret tartışmasının bitmeyeceğine işaret etti.” (NB Ekonomi gazetesi, 13.12.2024)
“Güney Marmara Sanayici ve İş Dünyası Federasyonu (GÜNMARSİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Funda Seçil Dedeoğlu, işletmelerin düşük verimliliği ile baş edilemezse asgarî ücret tartışmasının hiç bitmeyeceğine ve asgarî ücret tuzağından çıkılamayacağına dikkat çekti.” (NB Ekonomi Gazetesi, 16.12.2024)
Bu örnekleri uzatabiliriz. Bir ulusal bir de yerel ölçekte işveren örgütlerinin tepe yöneticilerinin açıklamalarından sonra pek de gerekli gözükmüyor sanki!
PEKİ, VERİMLİLİK İLE ŞİRKET DEĞERİ ARASINDA İLİŞKİ VAR MI?
Şirket ortakları ve giderek yönetim takımı için en önemli gösterge şirket değeridir.
“Vestel CEO’su Ergün Güler, amaçlarının 3 yıl içinde verimlilik artışını ve ciro büyümesini kaldıraç olarak kullanarak şirket değerini iki katına çıkarmak olduğunu vurguladı.” (NB Ekonomi Gazetesi, 21.12.2024)
Elbette verimlilik ile şirket değeri arasında bir ilişki çok net biçimde vardır. Şirket değeri ile verimlilik arasındaki ilişkiye ait somut birkaç örnek verelim:
Yedi verimlilik oranında (Toplam varlık devir hızı, Dönen varlık devir hızı, Nakit döngü süresi, Alacak devir hızı, Alacak tahsil süresi, Stok devir hızı, Ticarî borç devir hızı) öne çıkan şirketlere bakıldığında bu şirketlerin büyük kısmında fiyat getirilerinin yılbaşından bu yana yüksek bir oran sergilediği görülmüş. Örneğin TAV Havalimanları adlı şirkette tam yüzde 163, Gübre Fabrikaları’nda yüzde 75,07 ve Turkcell’de yüzde 70,59. Hesapta dağıtılacak kâr payı yoktur. (Paranın Yönü dergisi, 15-21 Aralık 2024).
PEKİ İŞ DÜNYASININ 2025 GÜNDEMİNDE VERİMLİLİK VAR MI?
Hem de nasıl, tam da baş köşede! Birkaç örnek verelim:
Fast Company dergisi’nin CEO’lar ile yaptığı ankette 2025’i nasıl tanımladıkları sorusuna verilen yanıtta şu ortaya çıkmış: İlk sırada Verimlilik! (Fast Company dergisi, Aralık 2024-Ocak 2025 sayısı, ss.36-37)
Bu konuda aynı dergide yer alan ve çeşitli sektörlerden örnekler de verelim:
DHL Group bünyesine katılan MNG Kargo CEO’su Kağan Gündüz: “2025’te 4 odağımız var….mevcut kaynaklarımızın kullanımını optimize ederek verimliliği artırmak ana stratejilerimizden biri olmaya devam edecek.”
Celebrum Tech (yapay zekâ şirketi) kurucusu (DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi Başkanı) Dr. Erdem Erkul: “Yeni yılın üç önceliği var. İlk iki sırada sürdürülebilirlik ve verimlilik yer alıyor, son madde insan.”
Schafer (küçük ev aletleri üreticisi) CEO’su Murat Aslan: “Farklılaşacağımız iki nokta; verimlilik ve sadeleşme olacak.”
BNP Paribas Cardiff (sigorta şirketi) Strateji ve Pazarlama Direktörü Gökhan Özüm: “ ….verimlilik konusunda yatırım yapmaya devam edeceğiz.”
Derimod CEO’su Murat Zaim: “…verimlilik yönünde çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz….”
Doğuş Yeme-İçme, Turizm ve Perakende Grubu CEO’su Eryiğit Umur: “Yeni projemiz Next Order ile operasyonel süreçleri optimize ederek restoranlarımızın verimliliğini de artıracağız.”
Sigortam.net CEO’su Ataman Kalkan: “Yapay zekâ ve veri analitiği kullanarak daha verimli iş süreçleri geliştireceğiz…”
AgeSa Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca: “Dijital dönüşümle müşteri memnuniyetini ve verimliliği artırmaya devam edeceğiz.”
Alişan Lojistik’in CEO’su Damla Alişan: “Lojistik sektörüne yön everecek 5 trendin biri olan ‘büyük veri’ operasyonlar hakkında verimliliği artırmaya hizmet edecek; bir diğeri olan ‘robotik’ ile verimliliği artırmanın yolları aranacak…”
VERİMLİLİK SORUNSALINA FETİŞİST YAKLAŞIM
İşveren dünyasında verimliliği fetişleştirme çok yaygındır. Fetişleştirmeyi aşırı ve noksan değerlendirme olarak tanımlayabiliriz. Fetişleştirmenin doğru bildiğimiz yanlışları artıracağı, sorunları azaltacağına tam tersine çoğaltacağına hiç kuşku yoktur. Akıl tutulmasına ya da Oxford Sözlüğü’nün yılın kelimesi ilan ettiği deyimle ‘Beyin Çürümesi’ne yol açan tam da bu fetişleştirme kolaycılığına sığınmanın ta kendisidir. Bu konulara dikkat çeken Rüştü Bozkurt’u okumanızı salık veririm. (NB Ekonomi Gazetesi, 19.12.2024 vd.)
Verimlilik ve ilgili alt ve yan kavramlar için okuyabilir (Dipnotlar 1 ve 2) veya dinleyebilirsiniz. ( Dipnot 3)
İşverenler, sermaye verimliliğine, enerji verimliliğine, hammadde ve malzeme verimliliğine bakmayıp, onların işgücü verimliliğine etkilerine aldırmayıp, ölçmeyip verimlilik şarkıları terennüm ederlerse bu hoş ama boş bir iş olmaktadır!
ÜCRET ALANINDA NELER OLUYOR?
Bordro / maaş hizmetleri veren bir şirket olan Datassist Genel Müdürü Umut Özbağcı diyor ki: “İş dünyasında birçok işveren asgarî ücrette yükseliş olmamasının da etkisiyle ücret artışı yapmadı. Bir bölüm ise yılbaşında planlanın altında oranlar uyguladı ve dönemi sessiz bir şekilde atlattı. Temmuz 2024’ten bu yana sessiz zam diyebileceğimiz bir trend oluştu.” (Fast Company dergisi, Aralık 2024-Ocak 2025 sayısı, s.161)
ASGARÎ ÜCRET Mİ ORTALAMA ÜCRET Mİ?
Aslında çalışanların büyük bir yüzdesinin (yüzde 60-70’i) asgarî ücret almasından dolayı konuşulan şeyin ortalama ücret olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu bağlamda bu ücret maliyetinin (kök ücret ve yan ödemeler) işverenlerce fiyat belirleme sürecinde bir unsur olması nedeniyle, aslında konuşulan şey işverenlerin rekabet gücü sorunsalıdır. Bu asgarî ücretin bilimsel olarak hesaplanması ya da insani olarak adil olması gibi hususlar da kapitalist kakafoniden öte bir şey değildir. Hele de asgarî ücretin altında çalış(tırıl)an göçmen, sığınmacı yeni kölelerin de tehdit oluşturması düşüncesiyle oluşan epidemik ve kronik işsizlik korkusu hüküm sürerken!
SONSÖZ
Asgari ücret, Marx’a göre ‘emek gücünün değerine tekabül eden ücret’tir’. Ücret Fiyat ve Kâr’da ise şöyle söyler: “Farklı nitelikteki emek-güçlerinin üretim giderleri farklı olduğu gibi, farklı üretim alanlarında kullanılan emek-güçlerinin değerleri de farklı olmak zorundadır. Bu nedenle, ücretlerde eşitlik haykırışı bir yanılgıya dayanır; asla yerine getirilemeyecek saçma bir taleptir. Bu talebin kaynağı, öncülleri kabul edip sonuçlardan kaçınmaya çalışan hatalı ve yüzeysel bir radikalizmdir. Ücret düzeni temelinde, emek-gücünün değeri de tüm diğer metaların değeri gibi saptanır; ve tıpkı farklı türden emek güçlerinin farklı değerlere sahip olmaları ya da bunların üretiminin farklı emek miktarlarını gerektirmesi gibi, emek-güçlerinin emek pazarındaki fiyatları da farklı olmak zorundadır. Ücret düzeninin temelleri üzerinde kalınarak, eşit ya da hatta adil ücret talebini haykırmak, kölelik düzeninin temelleri üzerinde özgürlük istemeye benzer. Sizin neyi haklı ya da adil bulduğunuzun bir önemi yoktur. Sorun, verili bir üretim düzeni içinde neyin zorunlu ve kaçınılmaz olduğudur.” (Dipnot 4)
Bu bağlamda asgarî ücretin 17.002 TL.’den 30.000 TL’ye çıkarılması talebi, işverenlerle pazarlık tiyatrosu ve sonuçta devletin başındaki kişinin lütfuyla gerçekleşecek ve ona prim sağlayacak gözüken (aslında işverenlerden yana keser sallanmış olacak olan) diyelim 25.000 TL. acaba IMF’nin de “fazla artırmayın” şeklindeki uyarısına uygun olur ve hoşuna gider mi? Sahi bu oyun komedi mi trajedi mi?
Dipnotlar
1) https://www.nadirkitap.com/isletmelerde-verimlilik-denetimi-olcme-ve-degerlendirme-modelleri-i-melih-bas-ayhan-artar-kitap21949654.html?srsltid=AfmBOopPhmitWVsSO9vM1dktkxiTH9_z6ftXjAAPuFQGKXFTOlnbk7Tc
2) https://www.herkesebilimteknoloji.com/yazarlar/melih-bas/hos-geldin-stratejik-arastirmalar-ve-verimlilik-genel-mudurlugu
3) https://radyo.stendustri.com.tr/arel-universitesi-ogretim-uyesi-prof-dr-melih-bas-karliliga-giden-yol-verimlilikten-gecer/
4) Karl Marx (1998): Artı Değer Teorileri. Ankara. Sol yayınları. Cilt 1, s49. ; Karl Marx (2006) : Ücret Fiyat Kâr. Evrensel Basım Yayın. s.59.