23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İtalya’nın Galata’sı Cenova’dan göçmen manzaraları: Göç dalgaları ‘göçmenlik müzesi’ açarak önlenebilir mi?

Latif Bolat

Latif Bolat

Gazete Yazarı

A+ A-

Cenova’da açılışı yapılan Göçmenlik Müzesi, meselenin özünün gözden kaçtığını gösteriyor. Göç konusunda birçok analiz yapılabilir ama işin temelini görmeden yapılan hiçbir teori, konuyu açıklamaya yetmiyor.

Cenova, bizim Galata’nın İtalya’daki büyücek bir kopyası. Çünkü bu büyük İtalyan Galata’sı, bizim İstanbul Galata’sının hem kurucusu hem de isim babası. “Bir Ütopya Adası, Galata” belgeseli çekimleri için ziyaret ettiğimiz Cenova’da sanki evdeymişiz gibi hissetmemek mümkün değil. Tepelerden aşağıya kayan dik yamaçlara tünemiş taş evleri, yüzlerce basamakla inip çıkarken kalbinizi her an test ettiğiniz merdivenleri ile hiç yabancılık çekmezsiniz. Galata Kulesi’ni çizip inşa edenler de Cenevizliler olduğu için, Cenova’nın dört bir tepesinde yükselen ama genellikle dörtgen olan kuleleri de, Galata’ya benzerliği en üst seviyeye çıkarmakta.
Cenova’nın sokakları Afrikalı siyahiler ve Kuzey Afrikalı göçmenlerle dolup taşmakta. Paralı tuvalet bekçiliğinden manavlığa, disko kabadayılığından arka sokaklarda uyuşturucu veya kadın pazarlamaya kadar akla gelebilecek her iş kolunda, yoğun bir varlıkları var bu göçmenlerin.
Cenova’daki son günümüzde rastladığımız bu göçmenlere ilişkin bir olay da, dünyadaki “düzenli ya da düzensiz göçmenliğe” ilişkin bu yazıyı yazmamıza neden oldu. Kendisi de 38 sene yurtdışında “düzenli” denilen bir türde göçmenlik yapmış birisi olarak, bu konuda söz söyleme hakkına sahip olduğumuzu da ayrıca belirtelim bu arada.
Cenova limanına yakın Galata Deniz Müzesinin karşısında büyük bir törenle “göçmenlik müzesi” açılışına rastladık daha iki gün önce. Şehrin en önde gelen şahsiyetleri, bu görkemli törende yer almışlardı. Başkent Roma’dan Venedik’e, rönesansın merkezi Floransa’dan Kristof Kolomb’un memleketi Cenova’ya kadar her İtalyan şehrindeki yasadışı göçmenlere karşı müzeler açıp mücadele etmek de, çaresizliğin bir ifadesi olmalı diye düşündük bu töreni seyrederken.

HERKES EVLİYA ÇELEBİ OLMADIĞINA GÖRE BU GÖÇLER NİYE?

İnsanlar doğup büyüdüğü vatanını, anasını-babasını, eşini-dostunu, evini-barkını bırakıp, gurbet ellere neden göç eder ki? Bazı insanların daha doğuştan gezgin ruhlu olduğu doğru olabilir. Konumuz o tür istisnalar değil zaten. Biz burada kendi toplumunu terk edip gidenlerle ilgiliyiz.
Göçmenliğin birinci sebebi, ülkede savaş çıkmasına bağlı olarak yola düşme zorunluğu. Tüm tarih boyunca, göçmenliğin en ana nedeni bu olmuştu. Daha geçen hafta kanallarında dolaştığımız Venedik bile bir savaş göçü sonucu kurulmuştu. Bunu Truva savaşından, Atilla’nın Avrupa’yı işgaline, Malazgirt’ten Balkan Savaşlarına kadar hiç bitmeyen bir göç dalgası ile açıklayabiliriz. Buna günümüzdeki Suriye, Ukrayna, Yemen, Rwanda gibi güncel göç hikâyelerini de ekleyebiliriz. Bir başka göç nedeni ise, “küreselleşme” felsefesini ortaya atıp, insanların kendi yurtlarından nefret ettirilmesi ile başlayan süreç. “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş” deyiminin en uygun şekilde açıkladığı bir sosyolojik olgu yaratıldı emperyalist Batı tarafından. Ve özellikle de ülkelerin genç nüfusları kendi ülkelerinde kalmamak üzere planlar yapma gafletine düşürüldüler.

İtalya’nın Galata’sı Cenova’dan göçmen manzaraları: Göç dalgaları ‘göçmenlik müzesi’ açarak önlenebilir mi? - Resim : 1

HİÇBİR ŞEYDEN MEMNUN OLMAYAN BİR İNSANLIK YARATMANIN SONUCU

Sanki Batı toplumları bu göçmenleri kırmızı halı ile karşılayacakmış ve çok güzel bir hayat sözü verilmiş gibi, milyonlarca insan Batı hayali ile yollara düşmeye hazır ve zaten bir kısmı da hali hazırda yollarda. Gerek ekonomik sorunlar, gerekse küreselci saldırılar sonucu kafası karışan milyonlarca insanın Batı yönünde hareketlenmesine sebep olan göç konusunda sosyolojik, psikolojik, etnografik, demografik yüzlerce analiz yapılabilir elbette. Ama işin temelini görmeden yapılan hiçbir teori, dünyada giderek yoğunlaşan göç konusunu açıklamaya yetmemekte. Ve her gün hala binlerce insan dağları aşarak, okyanuslarda boğulmayı göze alarak Batı yönüne doğru çaresizce kervanlar oluşturmakta.

EMPERYALİZMİN OLMADIĞI BİR DÜNYADA ‘DÜZENSİZ GÖÇMEN’ DE OLMAZDI

Bizce tüm bu çağdaş “göçmen” sorununun ana temelinde emperyalizmin çevre ülkelerde yarattığı yoksulluk, güvensizlik, çaresizlik, karışıklık ve en önemlisi kültürel yozlaşma ve Batı’ya öykünme gerçekleri yatmakta. Sadece Afganistan veya Suriye örneklerini ele alıp, daha da taze olan Ukrayna “göç” manzaralarını da büyük fotoğrafa eklersek, tüm bu son göçlerde ABD ve Avrupalıların ne denli temel bir sebep oluşturduğunu açıkça görebiliriz.
Eğer ABD’nin dünya çapındaki hakimiyetini koruma çabasıyla kışkırttığı ve planladığı olaylar olmasa idi, son 50 yılın “göç” dalgasının hiç biri “organik” olarak meydana gelmezdi. Önce Vietnam, sonra Latin Amerikadaki faşist darbeler, sonra da Yugoslavya, Irak, Suriye, Yemen, Arap Baharı saldırıları, Turkiye’deki PKK bağlantılı sorunlar ve nihayet Ukrayna’daki NATO planları, birbiri ardına gelişen “düzensiz göçmenlik” sorununun bahsettiğimiz kilit noktasını açıklamaktadır bizce.

BÜYÜK FOTOĞRAFTAKİ KAYIP PARMAK

Gelelim çözüm konusuna! O da aslında bahsettiğimiz sorunun içinde mevcut: ABD ve Avrupa’nın emperyalist ve yayılmacı emellerine karşı, bu göçlere kaynaklık eden çevre ülkelerin birleşip bir “dur” demeleri!
Yoksa, daha dün Cenova’da büyük bir törenle yapılan açılışını izlediğimiz “Göçmenlik Müzesi” gibi insaniyet adına yapılan gösterişli törenlerin sorunun çözümüne hiç bir katkıda bulunmayacağını bilmek gerek. Nitekim göç dalgalarının hala birbiri ardına devam ediyor olması da, bu konudaki teşhis yanlışlığının ve çaresizliğin ifadesi olmaktadır.

İtalya