22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İthal ikameci üretime geçme zamanıdır

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) bu hafta başında temmuz ayına ilişkin dış ticaret verilerini yayımladı. Buna göre dış ticaret açığı temmuzda yıllık olarak yüzde 147 arttı ve 10 milyar doları aştı. İhracat Ocak –Temmuz 2022 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19.1 artarak 144 milyar 331 milyon dolar, ithalat yüzde 40.7 artarak 206 milyar 508 milyon dolar olarak gerçekleşti. Verilere göre ihracat artışının seyri olumlu yönde devam ediyor ve muhtemelen 2022 yılını yeni bir ihracat rekoruyla tamamlanacak. Bununla birlikte açıklanan veriler bize dış ticaret açığının rekor kırdığını gösteriyor. Fakat ithalatın ihracattan daha yüksek oranda artması sadece dış ticaret açığını değil dolarizasyonu ve enflasyonu da tetikliyor.

İHRACAT REKORLARI İTHALAT REKORLARINI BESLİYOR

Türk ekonomisinin son yıllarda ihracatta gösterdiği performans ekonominin yüksek oranda büyümesine ve üretime katkıda bulunuyor. Öyle ki son yıllarda Türk ekonomisinin ihracat/GSYİH oranı yüzde 30’lara kadar yükseldi. Ancak 1980’lerden beri izlenen neoliberal politikaların yarattığı bazı zaaflar ekonomide varlığını devam ettiriyor. Bunlardan en önemlisi ise ihracatın ithalata bağlı yapısıdır. Uluslararası enerji fiyatlarının ulaştığı rekor seviye yüksek ithalatın en önemli sebeplerinden biridir. Son 3 yıl boyunca yaklaşık olarak 40 milyar dolar enerji ithalatı yapılmış. Enerji ürünlerinin ithalatı toplam ithalatın yaklaşık olarak yüzde 25’ini oluşturuyor. Bununla birlikte ithalatın ihracattaki etkisini daha iyi anlamak için üç temel göstergeye bakmakta yarar var; ihracatın ithalatı karşılama oranı, ‘Dâhilde İşleme Rejimi’ verileri ve OECD’nin hesapladığı ‘İthalatın İhracat İçindeki Payı’ verisi.

İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA  ORANI DÜŞÜYOR

İhracatın ithalatı karşılama oranı (İİKO) bir ülkenin dış ticaretteki performansını ölçmek için kullanılan kıstaslardan biridir. Bu oran ithalatın ne kadarının ihracatla karşılandığını gösterir. İİKO’nun 100’den büyük olması o ülkenin dış ticaret fazlası verdiğini ve diğer ülkelere göre karşılaştırmalı olarak avantajlı olduğunu gösterir. Türkiye’nin Temmuz 2022 itibariyle İİKO’su yüzde 63.4’e geriledi. Geçen yıl aynı dönemde İİKO yüzde 79.1’di. 2022 yılı sona ermedi ve bu rakam yıl sonuna doğru tekrar yükselebilir. Fakat oranın bu şekilde gerilemesinin ciddiye alınması gerekiyor. İİKO 2013 yılında yüzde 61.9’du ve Temmuz 2022 verisi 2013’ten beri görülen en düşük orandır. Son 9 yılın ortalama İİKO’su yüzde 73.8’dir. 2021 yılında İİKO yüzde 83’e ulaşarak son 10 yılda ikinci kez en yüksek seviyeye ulaştı. Dünya İİKO oranı ortalaması yüzde 103’tür. Dünyada diğer büyük üretici ülkelere bakarsak; Temmuz 22 itibariyle Çin’in İİKO’su 144, Almanya’nın 105’tir. Demek ki Türkiye’nin bu oranı yüzde 100’ün üstüne çıkarması hem dış ticaret açığı hem de cari açık sorununu çözmesi açısından önem arz ediyor. Böylesi bir gelişme hem döviz talebini azaltacak hem de enflasyonun baskı altına alınmasında etkili olacaktır.

DÂHİLDE İŞLEMEDE ORAN YÜZDE 50’LERDE

İthalatın ihracattaki payını ölçmenin yollarından biri ‘Dâhilde İşlem İzni Teşvik Belgesi’ verilerinin analizinden geçiyor. ‘Dâhilde İşleme Rejimi’ (DİR) olarak adlandırılan uygulamanın amacı ihraç edilmesi planlanan malların imalatında kullanılmak üzere hammadde, yardımcı malzeme, yarı mamul, mamul ile ambalaj ve işletme malzemelerinin ihracatçı tarafından ithal edilmesidir. Bu uygulamanın ihracatçıya sağladığı çeşitli vergi muafiyetleri vardır. DİR, ihracatın ithalata bağımlılığı konusunda bize önemli bir ipucu veriyor. DİR verileri her ay Resmi Gazete ’de yayımlanıyor. Toplam ihracatın yaklaşık olarak yüzde 50’si DİR ile gerçekleştiriliyor. Özellikle teknoloji ağırlıklı sektörlerde yüzde 75, gıda gibi sektörlerde yüzde 50’lere varan oranlarda, DİR kapsamında ihracat yapıldığı görülüyor.

İHRACATIN İÇİNDEKİ İTHAL ÜRÜN ORANI YÜKSEK

İhracatta ithal ürünlerin ölçülmesinde OECD İhracatın İçindeki İthal Ürün (İİİÜ-import content of export) verisi kullanılan verilerden biridir. Bu ölçüte göre Türkiye’nin İİİÜ oranı yüzde 16.5’tir. Bu ölçüt düşük görünmekle birlikte yukarıda açıklanan verilerle birlikte değerlendirilmelidir. Türkiye’nin yaptığı ihracat düşük katma değer sağlamaktadır ve bunun sebeplerinden biri ithal girdilerinin yüksek olmasıdır. Bu oranın yüzde 10’un altına düşürülmesi hem milli üretime ve istihdama büyük katkı sağlayacak hem de ithal bağımlılığını azaltacaktır.

İTHAL BAĞIMLILIĞI AZALTILMALI MİLLİ ÜRETİM DAHA ÇOK DESTEKLENMELİDİR

Sonuç olarak Türk ekonomisi ithalata olan bağımlılığından dolayı yeniden yüksek oranlı dış ticaret açığı ve cari açık vermeye başladı. Yukarıda ifade edilen üç ayrı kıstas (İİO, DİR ve İİİÜ verileri) bize Türk ekonomisinin ithalat bağımlılığının düşürülmesi gerektiğini gösteriyor. Zira yüksek ithalat düşük katma değer, yüksek dolarizasyon ve hatta yüksek enflasyonu beraberinde getiriyor.

Bu durumun değiştirilmesi için atılması gereken adımlar:

-Başta katma değeri yüksek ürünler olmak üzere ithal ikamesine yönelik planlı üretime geçilmelidir,

-İhracatın ithalatı karşılama oranı 1.00 ve üstü bir seviyeye yükseltilmeli, yani ithal ikamesi sağlanarak ithalat azaltılmalıdır,

-Gümrük Birliği’nden çıkılmalıdır,

-Kredi Garanti Fonu’nda ithal ikamesine yönelik olarak bu yılın başında açılmış olan destek paketinin kapsamı ve tutarı genişletilmelidir,

-Dış ticaret açığı verdiğimiz en büyük iki ticaret ortağımız olan Çin ve Rusya’ya ihracat seferberliği için strateji geliştirilmelidir.