İttihat ve Terakki’yi neden Tıbbiyeli gençler kurdu?
Eren Öztürk’ün, Aydınlık com.tr’deki yazısının başlığı “İttihat ve Terakki’yi neden Tıbbiyeli gençler kurdu?” Öztürk, “İttihat ve Terakki’yi kuran gençlerin Tıbbiyeli olması bir tesadüf müydü?” sorusuna “Bizce değil” yanıtını veriyor. Bizce de değil!
Öztürk, “Mevzide olanın gerçekleri kavraması daha öncedir. Çünkü gerçeklerle ilk onlar yüzleşir. Osmanlı devletinin kurmay subaylarını yetiştiren Harbiye, gerçekle ilk yüzleşenlerden olmuştur. Osmanlı’nın Batı karşısındaki geri çekilişi ve siyasal-kültürel alandaki yenilgisinin sebeplerini düşünürlerdi” diyor.
İTTİHATÇI DOKTORLAR
“İttihat ve Terakki’yi neden Tıbbiyeli gençler kurdu?” sorusuna, henüz yayımlanmamış “Dr. Nâzım” kitabımda şu yanıtı veriyordum:
Gülhane’de Tıbbiye, Vefa’da İdadi, Kumkapı’da Eczacı Mektebi Jöntürk fikirlerinin yaygın olduğu okullardır. Ancak bunların arasında Tıbbiye en başta gelir. İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde sivil ve asker aydınlar arasında en yaygın kesim doktorlardır. Cemiyet, sanki bir "doktorlar örgütü” gibidir. Tıbbiye’de, özellikle askerî tıbbiyede çok yaygındır.
İttihat ve Terakki'nin seçkin üyeleri arasındaki tıbbiyelilerden bazıları şunlardır:
Dr. Nâzım, Dr. Bahattin Şakir, Dr. Rusuhi, Hilali Ahmer (Kızılay) Başkanı Dr. Esat Paşa (Işık), Dr. Akil Muhtar, Dr. Tevfik Rüştü (Aras), Dr. Abdülhak Adnan (Adıvar), Dr. İbrahim Tali (Öngören), Dr. Hasan Vasfi (Kıztaşı) (diğer adıyla “Hasan Amca), Dr. Nihat Reşat (Belger), vd…
Padişaha isyan duygusu ve Jöntürk fikirleri neden tıbbiyede çoğunluktadır?
OKUL ŞOVENİZMİ!
“Tıbbiyelilik bir ruh, bir bilinç ve bir terbiyedir; cehalete, taassuba, geriliğe, yoksulluğa, ezilmişliğe, gericiliğe ve istibdata karşı direniştir, savaşımdır; 'hürriyet'i aramadır... Mülkiyenin kalıtçısı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin öğrencileri ve yetişenleri 'mülkiyeli' sıfatıyla, Cumhuriyet öncesinde ilerici ve devrimci harekette çok önemli yerleri olmadığı halde, mülkiye ve mülkiyeli ruhunu abartıyla yaşatmak istemektedirler... Oysa bu hareketlerin kaynağı, sahibi ve itici gücü Tıbbiye ve Tıbbiyelilerdir." (Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, Jöntürklerden Sontürklere Tıbbiyeli, Otopsi Yayınları, İstanbul, 2002.)
Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu’nun bu yorumu “tıbbiyelilik ruhunu” yeterince açıklamaktan uzaktır, biraz “okul şovenizmi” hissedilmektedir.
HASAN AMCA
“Jöntürk fikirleri neden tıbbiyede çoğunluktadır?” sorusuna daha materyalist bir yorumu “Hasan Amca” yapar.
Çerkes kökenli İttihatçı bir subay olan ancak daha sonradan İttihatçılara şiddetli eleştiriler yönelten Hasan Amca (Hasan Vasfi Kıztaşı) tıbbiyeliler arasında inkılapçı fikirlerin yaygınlığını şöyle açıklar:
"Bu tahsil ne derece karanlık bir muhit ve zaman içinde olursa olsun insanları realiteye daha kuvvetle yaklaştırmak kabiliyetinde idi. Tıp talebesi hakikati sezmekte daha büyük bir ehliyet gösteriyordu.
"Sultan Hamid de bunu çok iyi anlamıştı. Onları daima şüpheli ve itimada layık olmayan bir bakışla görürdü.
"Tıp tahsili, bu maddeye ve realiteye dayanan mevzu, üzerinde çalışanları daha kuvvetle hayalden ayırıyor, hakikate yaklaştırıyor denebilirdi.
"Türk ileri hareketinde en büyük fikir ve hareket adamlarını daha ziyade bu topluluk içinde bulmanın sebebi hiç de aynı olmadığı halde maddi prensiplere dayanan bir fakültenin ihtiva ettiği bütünde aramalı.
"Genç, ateşin mizaçlı Tıbbiyelilerden birçokları sürgünlerde çürütülmesine rağmen Tıbbiye'de... serbesti ruhunu, istibdattan nefreti, millet aşkını söndürmeye imkân olamadı.
"Her yerde göklere çıkarılan 'padişahım çok yaşa' nidaları Tıbbiye bahçesinde havuzun etrafındaki ağaçların tepesine kadar bile yükselemezdi.
"Selam esnasında dahiliye zabitleri Tıbbiye'yi bu duaya iştirak ettirirlerdi. Fakat bazen bu dua bedduaya dönüşürdü.
"... Askeri Tıbbiye öğrencileriyse, Osmanlı İmparatorluğu'nun düzeniyle okullarında gözlerini açan 19. yüzyıl Avrupa materyalizminin koyduğu eserler arasındaki farkları uzlaştırılmayacak kadar geniş sayıyorlardı. Kendi çevreleriyle yeni keşfettikleri âlem arasındaki kontrast kolayca 'aktivizme' kaymalarını sağlayabiliyordu... İttihat ve Terakki'nin en aktivist unsuru 'fen' tahsili görenler arasında çıkmıştı." (Hasan Amca, Doğmayan Hürriyet, Bir Devrin İçyüzü 1908-1918, Arba Yayınları, İstanbul, 1989.)