İvme ve İleri
İnsan, tarihin içinde ve tarih, insanın içinde. Buna insanlığın ortak hafızası diyebiliriz. Bugünleri anlamak, yarınlar için öngörü sahibi olmak için ortak hafızamıza, tarihimize başvururuz. Tarihin derinliklerine doğru yapacağımız yolculuk bizi düşünceler tarihiyle buluşturur.
Her şey bir düşünceyle başlar; teori ve pratik ya da eylem ilişkisinin özü bu ifadedir. Devlet düşüncesi insanlığın önünde duran engelleri aşmak için insan aklının ürettiği devrimci çözümlerin zirvesindedir.
Devletin eylemi ne olacaktır? Bu soruyu baş köşeye koyalım çünkü sonucu bu soruya bağlayacağız.
Popüler yani yaygın tartışmalardan biri teknolojilerin insanlığı nereye götürdüğüdür. Ortak hafızaya başvuralım, Kaşgarlı Mahmud, Dîvânü Lügati’t-Türk’de “At Türk’ün kanadıdır” demektedir. Çinli arkeologlara göre At Arabası, M.Ö.2000- 800 yılları arasındaki Bronz Devri’nde üretilmeye başlanmıştır. At, Türk kavimlerini nereye götürdü? At insanlığı nereye götürdü? At bir hayvan ancak At arabası bir nakliye aracıdır. Öküz bir hayvan ama kara saban bir tarım aracıdır. Tekerleğin keşfi yada bir nehir salının icadı insan topluluklarının yeryüzünde daha özgür dolaşmasını sağlayan o günün teknolojik ilerlemelerdir.
Yakın dönem örneğimiz ise otomobillerdir ya da bizim kültürel kaynaklarımızdaki adlandırmayla arabalardır. Araba kelimesinin, Farsça rahvar kelimesinden türediği yazmaktadır kaynaklarda. Hız ve at kavramlarıyla ilişkilidir. Rahat kelimesinin anlamsal varlığında da sanki ata binmekle elde edilen bir olanak olduğunu düşünüyorum.
Otomobil üretiminde kullanılan yöntemlerin öncüsü Henry Ford (1863-1947) tarafından ortaya konulan Fordizm yaklaşımıdır. Montaj hattı ve seri üretim düşüncesi ile Amerikan otomobil üretimini zirveye çıkarmıştır. Bu yaklaşım daha sonra bir çok farklı endüstride kullanılmıştır. Üretimin önündeki bariyer aşılmıştır.
İNSAN YAŞAMI HIZLANIYOR, İNSAN YAŞAMI HIZLANDIRIYOR
İlkel teknolojilerden yakın dönem ileri teknolojilerle ilintili örneklerle seslerini duyduğumuz bir tartışamaya kapı araladık. Özellikle İngiltere’nin sol çevrelerinde ve Çin akademilerinde, aydın çevrelerinde insanlığın önündeki sosyalizm ufkunda teknolojinin hatta özellikle yapay zekanın bir hızlandırıcı olma durumlarına ait tartışmalar yürütülmektedir. Bu düzlemde karşılaştığım kavramlardan biri de Sol İvmecilik’tir. İlgimi çekmesinin sebebi, hızlandırılan kapitalizmin kendisini tüketeceği fikrinin işlenmesi oldu. Sağ İvmecilik ise Sol ivmeciliğin kapitalizmin sonlanması ile daha iyi bir dünyaya yelken açacağız teorilerinin aksine yapay zekâ, blokzincir, insansız hava taşıtları, kuantum hesaplama motorları, arttırılmış gerçeklik vd. gibi güncel çalışmaların sonucunda insanın dünya yaşantısının merkezinden uzaklaşacağı distopyaları öngörmektedirler. Sağ ve Sol kavramı bugünün emperyalizm koşullarında anlamını yitirdiği, dönüştüğü düşünülürse İvmecilik yaklaşımlarının daha derinlikli incelenmesi gerektiği öne sürülebilir.
İvmecilik kavramını alıntılarken Türk siyasetinin önemli kavramlarından biri olan İlericilik serbest çağrışım yaparak geldi aklıma. Devrimcilik düşüncesinin yerini hiçbirisi tam olarak dolduramasa da tartışmaların sınıflandırılması açısından bu tür kavramsal boyutlu tartışmalarında faydalı olacağına inanıyorum.
KAPİTALİZMİN YAPAY ZEKÂ İLE SINAVI
Tsinghua Hukuk Fakültesi “Mei Ruao Hukuk Kürsüsü Profesörü” Feng Xiang’a göre Çin Halk Cumhuriyeti sosyalizm yolunda ilerlerken, devletin yol göstericiliği ile yapay zekâ kapitalizmin sonunu getirecektir.
Ufukta tam otomasyon olduğu görülüyor. Post-kapitalizm ya da kapitalizm sonrası dünya sisteminin inşası “Büyük Veri” yönetiminin başarılmasına bağlıdır. Yeryüzündeki yaşamın canlı cansız tüm bileşkenleriyle değerlendirildiği bir modelin hammaddesi bilgidir. Bilgi verilerden elde edilir. Sosyalizm bilginin yönetilmesi problemini yapay zekâ ile çözerek insanlığın önünü açacaktır.
Şimdi başlangıç satırlarımda uyardığım soruya sıra geldi; Devletin eylemi ne olacaktır?
İnsanlık tarihi iyi niyetlerle süslüdür.
Her çağ, kendi olanaklarını yaratır; insanoğlunun düşleri ve umutları, dünyayı değiştirme ve iyileştirme isteminden doğar. Kötülükle haksızlığın barınamayacağı bir dünya.
Kapitalizm insanın düşlerini öteki dünyaya havale etmek isteyecektir.
İnsanlığın tarihsel yürüyüşündeki en ince ve en keskin köprüye yaklaştığını söyleyebiliriz. Devlet tarihsel rolünün zamanı geldi. Yeni çağımıza güçlü devlet ile katılacağız. Devlet aklı, Türk Aklı, Türkiye Yüzyılı hedefleri sözde kalamaz.