29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘İyi ateist Cennet’e gidebilir”miş -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

“İyi” olmak koşuluyla ateistlerin işi iş artık! Papa Hazretleri müjdeyi verdi: Onlar da Cennet’e gidebilirler, girebilirler!

Bu şaşırtıcı kararı irdelemeden önce, galiba sadece 25 Mayıs 2013 tarihli Sözcü gazetesinde yayımlanan haberi birlikte okuyalım:

“Katolik Hıristiyanların ruhani lideri Papa Francis, çarpıcı bir açıklama yaptı. 1,2 milyar Katolik’in lideri, ateistlerin de günahlarının affedilebileceğini söyledi. Her insanın iyilik yapmakla yükümlü olduğunu vurgulayan Papa, Tanrı inancı olmasa bile bunu gerçekleştirebilenlerin cennete gidebileceğini belirtti. Mart ayında seçilen yeni Papa, ‘İnançsız kişilere de yakınım’ demişti.”

***

Bu habere epeyce kızacak Bay Bülent Arınç ve ortakları. Düşünsenize, Cennet’te şarap ırmağının aktığı çayırlıkta, bir ağacın altına uzanmışlar, yanlarında huriler ve gılmanlar.

Bir evlek ötelerinde, aralarında iki Türk’ün de bulunduğu on kadar densiz ateist var, aralarında felsefe konuşuyorlar. Tanrı var mı yok mu? Varsa inanmak, yoksa yaratmak gerekir mi gerekmez mi?

Yanlarında ne gılman, ne huri. Arada bir ellerindeki maşrapayı şarap ırmağına daldırıp içiyorlar. Biri aşka gelip “Stavrogin inandığı zaman inandığına, inanmadığı zaman inanmadığına inanmazdı” diyor. “Dostoyevsky doğru söylemiş.”

Bay Bülent Arınç ve arkadaşları, beriki dünyadan şaraba alışkın olmadıkları için, uyku ile uyanıklık arasında boğuşup duruyorlar.

Hurilerle gılmanların canları sıkkın. Efendilerin uykuya dalması hiç de iyi değil.

***

Yalnız bir sorun var: Papa yetkisini kullanıp, Katolik memleketlerinde yaşayan iyi ateistleri Cennet’e aldırdı diyelim. Teyyib Hoca gibi has Müslümanların yaşadığı memleketlerde yaşayıp ölen iyi ateistler de bu haktan yararlanabilecek mi?

Bu soruyu İstanbul’daki temsilcisi aracılığıyla Papa Hazretleri’ne sormak gerekecek.

Yazının burasında, devam etmekte epeyce zorlanabileceğimi hissettim. Çünkü felsefi, psikolojik ve sosyolojik düzleme kaymak gibi bir tehlike çıktı ortaya. Gazete yazısında hiç istemediğim bir şey.

İslam dini, “zındık” saydığı için, ateist “Pekiyi” not alsa da, gideceği yer cehennemin yedinci bodrum katı. Bu kesin! Türkiye’de yaşayan bir ateist için tek umut, Papa kontenjanı.

Bu cümleyi yazınca, Mürşit Teyyib Hoca’nın geçen hafta verdiği fetvayı anımsadım.

“Hangi din olursa olsun, bir din yanlışı değil doğruyu emrediyor. Doğruyu emrediyorsa bunu din emrediyor diye karşısında mı duracaksın? İki ayyaşın yaptığı yasa, sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek, bir vaka, niçin sizler için reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor” demişti.

Entelektüel nefes darlığı çeken bir cümle!

Öte yandan, demokrasi açısından bir yığın patlak ve çatlağı olan bir düşünce yığışımı:

Birincisi: Ebediyen iktidarda kalacağını sandığı için çekinmeden anayasal ve yasal suç işliyor: Türkiye Cumhuriyeti’nde yasaların kaynağında din kuralları bulunamaz. Bu nedenle din kurallarını referans yapmak parti kapattıracak suçtur.

İkincisi:Türkiye Cumhuriyeti memleketinde yasaları iki ayyaş değil, TBMM çıkartıyor. Bundan dolayı Murşit Başbakan’ın bu “korkak” cümlesi, densiz bir imâ değilse, tamamını kastettiği TBMM karşı, bağışlanmaz bir hakaret içeriyor.

Üçüncüsü: Yasayı onaylayan hangi Cumhurbaşkanı ise o da hakaretten payını alıyor.

Dördüncüsü: Müslümanlar, Tevrat ve İncil’in bütün hükümlerini istisnasız doğru buluyorlar mı? Sanmam! Tevrat ve İncil’e inananlar Kuran’ın bütün ayetlerini doğru buluyorlar mı? Bunu da sanmam. Demek ki, Mürşit Teyyib Hoca’nın entelektüel dağarı sıkıştığı zaman kısa devre yapıyor.

***

Gelelim ateistlere: Tanrıların ve peygamberlerin bütün dediklerini haklı ve doğru bulsalardı ateist olmazlardı. Ateistler, dinlerin buyruklarına değil, demokratik meclislerin çıkardığı laik ve demokratik yasalara saygı duyarlar.

Örneğin bir ateistin beğenebileceği bir cümle, [“Bir devenin iğne deliğinden geçmesi, bir zenginin cennete girmesinden daha kolaydır” (İncil, Markos 19:25; Matta, 19:23)], bir başka metinde değişerek yer aldığı zaman beğenilmeyebilir: [“Bizim âyetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve deve, iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte suçluları böyle cezalandırırız.” (Kuran, A’raf, 40)]

Hele, “Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor?” (Kuran, Nahl, 71) buyuran ayeti duydukları zaman, işte o zaman, yoksullar neden zenginlerin insafına bırakılıyor diye isyan etmezler mi?

Vallahi ederler! Edince de, isterlerse iyiliğin doruklarında dolaşsınlar Müslüman cennetine giremezler. Çünkü, söz konusu ayeti beğenmemişlerdir.

***

İnanmadığı için, bir ateist, ne cennetle ne de cehennemle ilgilenir. Ama adliye kayıtlarına bakılsın, sabıkalı ateist sayısı dindarların sayısından çok daha azdır. Alkolik ve uyuşturucu madde bağımlısı sayısı dindarların çok altındadır. İşveren olarak çok daha iyidirler, vergi hilesi daha az yaparlar. Kadınlara ve çocuklara, hayvanlara çok daha iyi davranırlar, çünkü eylemlerini korku değil kendi akıl ve vicdanları denetler.

Bir ateist, bir dindar sofudan çok daha iyi ve adil bir başbakan olur. Çünkü iyi ahlak ve etiğin değerlerinden başka herhangi bir rehberi yoktur.

Kimseye “Git kendi evinde zıkkımlan!” demez, çünkü diyemez. Veee, Taksim Komünü’nde namaz kılanlara siper olanlar arasında yer alır!

NOTA BENE: Taksim Komünü’nde korkunun duvarlarının yıkıldığını söylüyorlar. Duvar yapılırken tuğla taşıyanlar söylemesinler bari. Ayıptır!