İzmir Belediyesinin kültürel miras konusundaki ihmaline dair

Geçmişiyle ve kültürel mirasıyla zengin olan İzmir, Türkiye'nin ilerleme ve yenilik anlamında önemli bir şehri olmuştur. Ancak, bu köklü geçmişe ve sürdürülebilir bir geleceğe sahip olma potansiyeline rağmen, büyükşehir belediyesi, hem mirasını koruma hem de halkının günlük yaşamını iyileştirme konusunda bazı önemli konuları göz ardı etmiş görünüyor. Kültürel tanınma meselesinin ötesinde, İzmir’in şehir çevresiyle ilgili de artan endişeler mevcut.

Benim on beş yıl önce bıraktığım İzmir’de yolların hiç değişmemiş olması hayret vericidir. Misliyle artan araç sayısına rağmen tali yolların aynı kalmasının belediyecilikte bir izahı yoktur. 2014 yılında tamamlanan çevre yoluna rağmen trafiğin her gün rahatsız edici boyutlarda olması belediyenin yıllar içinde hiçbir önlem geliştirmemiş olduğunu ortaya koyuyor.

BU SORUN YENİ DEĞİL

Araştırma iznimde çalışmalarımı yaparken Mavişehir semtinde sıkça vakit geçiriyorum. Her sabah, bu bölgedeki kanalın, plastikler ve metallerle kirlenmiş halini görmek beni gerçekten derinden üzüyor. Bu sorun yeni değil, fakat belediye hala buna bir çözüm üretmemiş görünüyor. Oysa denize açılan bu kanal, çevresindeki doğal güzelliklerle birlikte oldukça manzaralı bir alan olabilirdi. Bu ihmal, şehrin çevresel sürdürülebilirlik konusunda ne kadar duyarsız olduğunu gösteriyor.

Ayrıca, belediyenin çevre dostu ulaşım konusundaki çabaları da yetersiz kalmış durumdadır. Mavişehir’deki bisiklet kullanım istasyonları, sürdürülebilir ulaşımı teşvik edebilecek harika bir çözüm sunarken, Mavişehir tarafında bulunan iki istasyon da uzun zamandır bozulmuş durumda olup servis dışıdır. Bölgedeki iki bisiklet istasyonu şu anda çalışmıyor ve belediyenin sunduğu Bisim uygulaması bu sebeple atıl durumda kalıyor. Modernlik iddiasında bulunan bir şehir için, bu tür temel şehircilik hizmetlerinin aksaması gerçekten büyük bir eksiklik. Belediyenin, sakinlerinin yaşam kalitesini ve çevreye duyarlı ulaşım sistemlerini önemseyerek bu hizmetleri bakımda tutmaması oldukça hayal kırıklığı yaratıyor.

İLK SİYAH PİLOT ÇELİKTEN

Son olarak İzmir Belediyesi şehrin önemli figürlerinden birine hak ettiği saygıyı göstermemesi büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. İzmir doğumlu Ahmed Ali Çelikten, dünyanın ilk siyah pilotudur. 2014 yılında, Çelikten’in havacılığa yaptığı büyük katkıyı ve ırksal engelleri aşarak bir öncü olarak oynadığı rolü anlatmak için İzmir Belediyesine başvurmuş ve Çelikten için bir heykel yapılması talebimi iletmiştim. Belediyenin şehir müdürü ile yaptığım görüşmede, Çelikten’in önemini anladıklarını belirttiler ve heykel yapma sözü verdiler. Ancak üzerinden yıllar geçmesine ve hatırlatmalarıma rağmen hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Pilot Çelikten’in mirası, doğduğu şehir olan İzmir tarafından neredeyse tamamen göz ardı edilmeye devam ediyor.

İzmir’in her semtinde çeşitli heykeller yapılmış olsa da çoğu anlamlı değildir ve genç nesli eğitmekten ziyade daha çok süsleyici bir işlev görmektedirler. Bu heykeller neden daha büyük amaçları olan, yeni nesillerin tarihi figürlerinden ilham alacak ve onları eğitecek işlevi yerine getirmesinler? Ahmed Ali Çelikten için bir heykelin yapılmaması, sadece bir ihmalkarlık değil, aynı zamanda İzmir'in kendi tarihini ve bizlere ilham veren şahsiyetleri genç nesillere öğretme fırsatını kaçırması anlamına geliyor. Belediyenin, pilot Çelikten gibi tarihi kahramanları kutlamanın önemini anlamamış olması, gerçekten şehir için büyük bir kayıp. Kurtuluş savaşı gazisi Bergamalı Arap Ali Efe’yi, İzmirli Ahmet Ali Çelikten’i şehrin insanlarına anlatmak zorundayız.

İzmir şehri, kültürel mirasını onurlandırma, gençlerini ilham verici figürlerle tanıştırma ve sürdürülebilirlik anlamında örnek bir şehir olma potansiyeline sahiptir. Fakat belediyenin, Ahmed Ali Çelikten gibi İzmirli tarihi figürlerini onurlandırmaktan, şehrin çevresel bütünlüğünü korumaktan ve sakinlerinin yaşam kalitesini iyileştirmekten kaçınması, İzmir’in sahip olduğu bu potansiyelin gerisinde kalmasına neden oluyor. Belediyenin artık, kültürel mirası koruma, çevreyi yönetme ve sakinlerinin yaşam kalitesini artırma konularında daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. Ancak o zaman İzmir, gerçekten modern ve sürdürülebilir bir şehir olarak hak ettiği değeri kazanacaktır. İzmir’in gerçek potansiyelini görmek için bir on yıl daha beklememeliyiz.!