İZVAK'ın TFF ziyareti
Pazartesi günü İzmir Spor Kulüpleri Birliği Vakfı (İZVAK) Yönetim Kurulu ve İzmir kulüplerinin başkan ya da temsilcileri Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Büyükekşi'yi ziyaret etti. İZVAK Yönetim Kurulu Üyesi olarak ben de ziyarette bulunanlardan biriydim.
Öncelikle, ilk kez ziyaret ettiğim Riva Tesisleri'ni çok beğendiğimi söylemeliyim. Geçen haftalarda Dünya Ampute Futbol Şampiyonası'nın neredeyse tüm maçlarının yapıldığı bu tesis, Türkiye Futbol Federasyonu'nun gururu olması gereken bir yer. Bu büyüklükte olmasa da, diğer büyük illerimizde de TFF'nin benzer tesislere sahip olması, futbolun ülkemizde yayılması ve ilerlemesine katkı sunacaktır.
ŞİKAYET DEĞİL DAYANIŞMA
Kulüp temsilcileri, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi'ye yapılan bu ziyarette sorunlarını ya da şikayetlerini aktarmadılar. Muhtemelen TFF Başkanı'nın yanına giden kulüp yöneticileri hep sorunlarından bahsediyordur. Bunun yerine İZVAK çatısı altında nasıl dayanışma içerisinde olduklarını gösterdiler. Kulüplerinin kuruluşlarında Kuvayi Milliye Mücadelesi ya da İttihat ve Terakki Partisi etkisi olan İzmir kulüplerinin başkanları genelde bu tarihi farklılığa dikkat çektiler.
12 yıldır TFF Yönetim Kurulu'nda bir İzmirli yoktu. 12 yıl sonra, bir İzmirli olarak Talat Papatya TFF Yönetim Kurulu'na girdi. Bırakın yönetim kurulunu, TFF'nin alt komitelerinde görev alan yüzlerce yönetici arasında bile İzmirli yoktu. Büyükekşi yönetimi ile bu ambargo da kırılmış oldu.
BÜYÜKEKŞİ TAAHHÜTLERİNİN TAMAMINI YERİNE GETİRDİ
İZVAK Yönetim Kurulu Başkanı Ali Erten, Fair Play-Adil Oyun ve Sosyal Sorumluluk Komitesi'nde, İzvak Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Kışla da TFF Dış İlişkiler Komitesi'nde görev almaya başladı.
Mehmet Büyükekşi, TFF başkanlık seçimleri öncesi İZVAK'ı ziyaret etmiş ve göreve gelince yapacaklarını sıralamıştı. Pazartesi günkü ziyaretimizde de, İzmir'deki notlarını çıkardı ve bu taahhütlerin tamamını yerine getirdiklerini belirtti.
YÜZLER GÜLMÜYORDU ÇÜNKÜ...
Ziyaretimizde, Türk futbolunun geçmiş başarısızlıklarının nedenini de çok net saptadım. TFF Yönetim Kurulu, alt yaşlardan A takımlara kadar tüm sözlerini yerine getirirken TFF yöneticilerinin yüzü gülmüyordu. Çünkü, Pazartesi günü tüm spor kanallarında Galatasaraylı yöneticilerin TFF'yi hedef alan açıklamaları vardı. Televizyon yorumcuları da elde körük, yangının üzerine gidiyorlardı. Hatalı gösterilmiş olsa da, bir kırmızı kart ile ortalığı yangın yerine dönüştürüyorlardı.
Avrupa kupalarında nelere kırmızı kartlar gösterildiğini görüyoruz. Yok mesafeymiş, yok Muslera geliyormuş da dokunabilirmiş, yok bariz değilmiş... Ne kadar rahat algı yaratıyoruz. Ne kadar kolay hakemlerimizi ve yöneticilerimizi harcıyoruz. Amaç hakemlerin yüreğine korkuyu yerleştirmek, TFF'nin iradesini tutsak etmek.
Türk futbolunun en büyük düşmanı büyük kulüplerimizin küçük yöneticileridir. Başarısızlıklarının bedelini hakemlere, federasyona ve Türkiye'ye kesen ve “Ligi bitirtmeyiz!” tehdidi savuran bu yöneticilerdir. Ve elbette fazla izlenme oranları uğruna, Anadolu takımlarının emeğini görmeyen televizyon yorumcularıdır.
İZMİR TAKIMLARININ FARKI
Son yıllarda İzmir takımlarının aleyhine verilen haksız kararları yazsak sayfalar yetmez. İzmir takımları ligleri bitirtmemekle tehditte bulundular mı? Mücadelelerine sahada devam ettiler. TFF'nin hakemlerine sahip çıkmasını ve Türk futbolunu yangın yerine çevirmek isteyenlere hak ettikleri cezayı vermesini bekliyorum.
Pazartesi günü bir kart üzerinden TFF hedef alınırken, TFF'yi ziyaret ettim. TFF Başkanı Büyükekşi'nin iyi niyetli çabalarını ve sonucunda kendisine yaşatılan moral bozukluğunu gördüm. Her sene dört kulübümüzü de şampiyon ilan edelim, hem kulüp yöneticileri hem bu dört kulüp üzerinden reyting hesabı yapan yöneticiler rahatlasın. Türk futbolu da, Avrupa sıralamasında yerin dibinde olsun; ne taraftarın ne yöneticinin ne medyanın umurunda değil nasıl olsa!