Jakarta’nın orta yeri shopping mall
“İstanbul’un orta yeri sinema” diyen Orhan Veli’ye nazire yaparak, biz de “Jakarta’nın orta yeri Shopping Mall” diye başlayalım yazımıza ve görelim nereye götürür bizi, aklımızda fır dönen düşünceler. Yine Orhan Veli’mize bir selam göndererek, onun “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” şiirini buraya uygulayıp “Jakarta’yı dinliyorum gözlerim apaçık” diye devam edelim açılışımıza.
Evet, Jakarta Endonezya’nın başkenti, hem de her açıdan. Aynen bizim İstanbul gibi, kültür de ekonomi de siyaset de müzik de buradan sorulmakta. Son günlerdeki sayım ile nüfusunun aynen İstanbul gibi 15 milyona ulaştığını belirtelim.
Jakarta’nın orta yerindeki Grand Indonesia Shopping Mall’ının bir köşesindeki kafedeyiz. Yağmurlu bir akşamda, otuzlu derecelerdeki sıcakta bahçedeyiz. Kahvemizi yudumlarken, her yudumda üç beş sene geriye giderek, 1965 senesindeki Jakarta’ya götürüyor bizi kafein. Durup dururken bu 1965 nereden çıktı diyoruz, ama oraya da takılıp kalıyoruz.
İLGİNÇ BİR KİTAPÇIK GEÇER ELİMİZE
Bizler daha yirmili yaşlardayken, 1970’lerin ortalarındaki problemli günlerde, elden ele gezen bir dosya var idi. Üzerinde Endonezya Komünist Partisi Tarihi yazardı. Ama içindeki her satır, Türkiye’deki devrimcilerin tarihini anlatırdı. Bu belge çok gizli olmasına rağmen, devrimciliğe yeni başlayan bizim eğitimimiz için, karanlıktan çıkarılmış ve elimize verilmişti herhalde. Oradan öğrendik Türkiye’nin devriminin ne durumda olduğunu ve partili mücadelenin bu yöntemlerinin de ne kadar gerekli olduğunu.
İşte o kitapçığın kapağını süsleyen Endonezya Komünist Partisi Tarihi yazısı, Jakarta’nın orta yerindeki çok lüks Shopping Mall’in bir kafesinde aklımıza geldi birdenbire. Bu aklın aklına nelerin, ne zaman geleceği hiç belli olmaz ya, işte öyle bir andı belki de.
CIA’NIN EN BÜYÜK ANTİ-KOMÜNİST KATLİAMI
1965’in buna benzer bir gecesinde, bu lüks AVM’nin olduğu araziden başlayarak, tüm Endonezya’nın her köşesinde, askeri darbe sonucunda yaklaşık 250 bin Komünist Partisi üyesi veya sempatizanı evlerinden alınıp öldürülmüşlerdi. CIA’nın sağladığı adres listesine uygun olarak, sorgusuz sualsiz tüm bir nesil devrimci, bir gecede yok edilmişlerdi. O günler bugünler gibi değildi elbette. CIA’nın düşük rütbeli bir görevlisinin bile, yoksul ülkelerdeki generallere emir verdiği günlerdi onlar. O nedenle de bugün Trump’ın atmaya çalıştığı son adımlar, 1960’li günlerdeki CIA’yı veya USAID’i düşününce, birer devrim niteliğinde görülmeli bizce. Bu derecede farklı bir ortamdayız bugünlerde.
Oturduğumuz kafede, yaşları en fazla kırk olan büyük bir kalabalık vardı. 1965’teki darbenin cinayetleri işlendiğinde, bu insanların hiçbiri daha piyasada yoktu elbette. Ama büyük ihtimalle, bu gençlerin babaları, dayıları, amca ve teyzeleri, o 250 bin kişilik kurbanlar listesinde idiler. Bugünkü oğullarının-kızlarının kafedeki kahkahalarını yukarılardan bir yerden seyretme imkanları oluyorsa, bu 250 bin devrim şehidi neler düşünüyorlardı acaba diye merak ediyorduk biz de. Yani insan psikolojisi gerçekten ya çok muazzam ayarlanmış bir döngü, ya da insanoğlunun vefasızlığı, amcaoğulları olan maymunlar kadar bile değil, diye düşünmeden edemedik.
1970’LERİN TÜRKİYE’Sİ İLE AYNILIK
Bu arada Endonezya’da olanlarla, hemen aynı zamanlarda Türkiye’de yapılanlar arasında bir paralellik kuruyor düşüncelerimiz. Jakarta’nın orta yerinde, 1965 yılında yaşananların aynısını 1970’lerin her senesinde bizler de yaşamadık mı Türkiye’de? Bizim neslin devamındaki bugünkü kızlarımız ve oğlanlarımız da bir açıdan Jakarta’daki kafede kahkaha atan Endonezyalı arkadaşları gibi değiller mi ki? Belki de savunma mekanizması için, insan ruhu veya beyni böyle bir yolu seçip, hayata tutunabilmeyi sağlıyor, kim bilir. 50 sene önce olan biteni onların da hatırlamalarını ve hayatla olan ilişkilerini ona göre geliştirmelerini beklemek doğru olur mu acaba diye düşünmeden edemiyoruz. O zaman yaşamış olan bizleri zehirleyen ortamın, o günlerde daha ortalarda olmayan bu gençleri de etkiliyor olmasını beklemek, belki de biraz haksızlık hem Türkiye’de hem de Endonezya’da. Ama insanın aklı, bir yandan o 250 bin devrimcinin yok edilmesini düşünürken, sanki her şey güllük ve gülistanlıkmış gibi hayatına devam eden bu genç neslin, başka bir türlü olmasını arzu ediyor.
GAZZE VE UKRAYNA
1965’İN DEVAMI
Jakarta’nın orta yerindeki kafede yudumladığımız “Amerikano”daki kafein, damarlarımızda sessizce de durmuyor. Bize Gazze’de, Ukrayna’da, Tayvan’da, Afrika’nın her köşesinde ve Latin Amerika’da bugün olanların 1965 senesinde olan bitenlerin yaratıcısı olan Batılı emperyalistlerin, aynı şiddette ve aynı zalimlikte yola devam etmekte olduklarını hatırlatıyor. Çünkü emperyalizm ve bir önceki aşaması olan sömürgecilik, son 400 senedir yaptıkları zalimliklerinin hiçbirinin hesabını vermediler ki? Yani ne kadar zalim olurlarsa olsunlar, yaptıkları yanlarına kar kaldığı için, hiç hızlarını kesmeden hâlâ aynı pislikleri her yerde yapmaktalar veya yapmaya çalışmaktalar. Burada anahtar kelime “hesap sorulması” elbette. Kim soracak, nasıl soracak, nerde soracak elbette tartışılacaktır. Ama yapanın yanına kar kaldığı bir dünyada, zalimlikler tekrar tekrar başımıza getirilmekte. Belki de Türkiye’nin ve Endonezya’nın yeni nesilleri, böyle bir toplum psikolojisi altında, eskiyi toptan unutup bir yolunu bularak hayata tutunmayı seçmektedirler.
HESAP VERMEYENLER
TEKRAR EDERLER
Bu tahlilleri, son 40 senedir derinlemesine ziyarette bulunduğumuz 50’ye yakın ülkeye de kolaylıkla uygulayabiliriz. Şili’de de Arjantin’de de, Filipinler’de de aynen Türkiye’nin tarihi hallerini izlemek ve benzerlikler bakımından hayrete düşmemek elde değildir. Çünkü dünyayı yüz küsur senedir yöneten emperyalizm, özellikle de ABD, yarattığı siyasi hegemonya şablonunu, hemen her ülkeye aynen uygulamanın ustası olmuştur. Ve bu uygulamalardan alınan sonuçlar da tıpatıp aynı olmakta ve hem Türkiye’de hem de Endonezya’daki kayıp nesillerin yok olmasının sorumlusu olarak ABD ve Batı emperyalist sistemini işaret etmektedir.
İnanıyoruz ki, gün gelecek ve son 400 senedir dünyanın her yerinde, hesap vermeden at oynatan sömürgecilik ve emperyalizm, bir sistem olarak mahkûm edilecek ve yaptıkları zalimliklerin hesabını en ince ayrıntısına kadar vereceklerdir. Bir Jakarta akşamında aklımıza gelen, “İstanbul’un orta yeri sinema” diyen Orhan Veli’den ilham alarak “Jakarta’nın orta yeri Shopping Mall” dediğimiz yazımızı bu dilek ile bitirip, memlekete sıcak Endonezya selamımızı gönderelim. Bir türlü normal bir turist olamamanın cezası da bu olmalı herhalde!
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.