Japonya’da ne oldu?
Japonya’da, 2016 yılından bu yana (-) negatif olan politika faizini 2023 yılı Mart ayında artırarak pozitif faiz uygulamasına geçti. Ayrıca Japonya 2007 yılından bu yana ilk kez faiz oranını artırıyordu.
Merkez bankalarının faiz oranı değişikliğine gitmeleri genellikle piyasadaki para miktarı ile paraleldir. Faiz artışı hem mevduat faizlerini hem de kredi faizlerini yükselteceği için piyasada para miktarı azalır. Genel olarak yatırımlar değil bankalardaki tasarruflar artar. Merkez bankaları faiz artırarak piyasalardaki para miktarını azaltmayı hedeflerler.
Piyasalardaki para miktarının azalmasının ise ana hedefi enflasyona karşı önlem almaktır.
Japonya yüzde -0,01 (eksi binde bir) olan faizini mart ayında yüzde 0,01’e yükseltti. Son olarak da geçen hafta bu faizi tekrar değiştirerek yüzde 0,025 yaptı.
Atlantik sisteminin lider merkez bankası FED, bildiğimiz gibi uzun zamandan bu yana faiz yükseltiyordu. Onu takiben Avrupa Birliği, İngiltere, Kanada, Avustralya vb. gibi tüm Atlantik sistemi ülkeleri de FED’i takip ederek faiz yükseltmişti. Sadece Japonya bu kervana katılmamıştı.
Japonya kamuoyu tarafından gerek elektronik gerekse de otomotiv sektöründe çok başarılı bir ülke olarak tanınır. Japon markaları yıllardan bu yana sektörlerinde lider markalardır.
Ancak artık kazın ayağı tam olarak böyle değil. Japonya, diğer Atlantik sistemi ülkeleri gibi üretimden para kazanmak yerine rezerv para olan ve dünyada ticarete aracılık etme yeteneğine sahip parası (yen) ile “carry trade” diye bilinen paradan para kazanma olarak özetleyeceğimiz yöntem ile para kazanmaya ve dünyaya para saçmaya başladı.
Japonya bugün GSMH’sına oranla dünyada en fazla para basmış (Merkez bankası aktif büyüklüğü en yüksek) ülkedir. 2024 Temmuz ayı itibariyle merkez bankası aktif büyüklüğü/GSYH oranı yüzde 127’dir.
KAMU BORCU ORANIYLA İKİNCİ SIRADA
Japonya ayrıca yine GSYH’na göre kamu borcu en yüksek (Lübnan’dan sonra) ülkedir. Kamu borcu/GSYH = yüzde 264’tür. Türkiye’nin kamu borcu/GSYH’sı= yüzde 29 ile Japonya ile karşılaştırılamayacak düzeyde düşüktür. Ki biz ülkemizi borç batağında olarak tanımlarız.
Çok fazla rakama boğarak yazıyı anlaşılmaz hale getirmek istemiyorum.
İşte üretmeden kazanma yoluna giren (zorunlu bir yol) Japon ekonomisi artık bastığı paranın hiper enflasyona yol açma tehlikesini içinde barındırmaktadır.
Japon ekonomisi gerçekten çok hassas dengeler üzerinde durmaktadır. Tek ayak üzerinde ayakta durmaya çalışıyor da diyebiliriz.
Bu nedenle Japonya’da çok ufak bir faiz değişikliği birden bire piyasalarda depreme yol açmıştır. Çünkü piyasalarda gezen trilyonlarca dolar para, bu piyasalarda oluşabilecek herhangi bir sarsıntıyı kaldırabilecek dirence sahip değildir. Bu ufak faiz değişikliği borsalarda milyarlarca dolar servet kaybına neden olmuştur.
EYLÜLDE FAİZ İNDİRİMİ MESAJI
Bu sarsıntı şimdilik kaydıyla geçmiş gibi görünmektedir. Ancak bu kriz FED’in eylül ayında faizleri düşürmeye başlayalım telaşını beraberinde getirmiştir. Çünkü Amerika yıllardan beri kendi piyasalarına göre çok yüksek faiz uygulamaktadır. Bugüne kadar 2025 yılına kadar faiz indirmeyi düşünmeyen FED, birden bire eylül ayında faiz indirimi olabileceği sinyalini vermiştir.
Sözün özü Atlantik sistemi ekonomileri tek ayak üzerinde ayakta durmak zorunda kalan, artık üretemeyen ekonomiler durumundadır. Eskiden, tüm meydan kendilerine ait iken rahatlıkla geniş aralıklarda oynayabiliyorlardı. Ancak bugün başta Çin olmak üzere her tek ayakları üzerinde zıpladıklarında biraz daha geri çekilmek zorunda kalıyorlar. Zamanları daralıyor. Bugün Japonya’da yaşanan ufak kriz, bir gün durdurulamayacak bir tektonik sarsıntıya dönüşecektir.