23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Jeopolitik ve Rusya

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Jeopolitiğin temel yasası deniz-kara karşıtlığıdır. Her birisi ayrı bir uygarlığı temsil eder ve uzlaşma şansı yoktur. Uzun bir tanımlama gerekir; her zaman kalıpların içine sokulmaz. Ama kısaca deniz liberalizmi, kara kamuculuğu temsil eder. Tarihi süreçler içinde Kartaca (deniz)-Roma (kara), İngiltere (deniz)-Almanya (kara), ABD (deniz)-SSCB (kara) rekabeti örnek verilebilir. Hiçbir koşulda anlaşma imkânı yoktur. Gerçek kavganın doğası ideolojik değil, jeopolitiktir. Doğal olarak usta jeopolitik oyuncular alt bir unsur olarak ideolojiyi jeokültür içinde sonuna kadar kullanır. SSCB, komünizm ile kapitalizm arasında ideolojik bir savaşın yaşandığını düşünüyordu. Bu nedenle jeopolitik yasaları fazla önemsemedi! Oysa ABD, SSCB kapitalist bile olsa bu mücadeleyi sürdürecekti.

SSCB NİÇİN ÇÖKTÜ?

SSCB dağıldıktan sonra Dugin de dâhil Rus jeopolitik uzmanları şunu söyledi: “SSCB’nin çöküşü, jeopolitik olarak denizin karaya karşı mutlak zaferidir. Batı her adımında jeopolitik yasalara uyduğu için bu zaferi kazandı. SSCB devşirilmiş üst kadrolarıyla jeopolitik olarak intihar etti! Benzersiz bir uygarlık tek kurşun atılmadan altın tepsi içinde Batı’ya sunuldu. Rusya asla liberal olamaz. Çünkü tarihinde böyle bir süreç yaşamadı. Rus halkı kendi çıkarı için Batı karşıtı olmalıdır. Biz istesek bile Avrupa-Atlantik ideallerini seçemeyiz. Çünkü böyle bir seçim hem doğamıza hem de tarihsel gelişme süreçlerimize aykırıdır. Batı’nın ayakları altında kalırız.”

RUSYA HEDEF TAHTASININ ORTASINDADIR

Rusya en uyumlu ülke olsa bile dünyanın kalbinde işgal ettiği uçsuz bucaksız geniş toprakları nedeniyle ABD’nin hedefi olmaktan kurtulamaz. Rusya ayakta kaldığı sürece, ABD gerçek anlamda jeopolitik bir üstünlük kuramaz! Bu nedenle ABD, 18 yıldır yediği ağır darbelere rağmen Afganistan’da direnmektedir. Afganistan muazzam bir jeopolitik hamledir. “Afganistan’dan çekileceğim” diyen Trump’a ABD derin devleti tükürdüğünü yalatmıştır. ABD, jeopolitik olarak Rusya, siyasi ve ekonomik olarak Çin ile bir ölüm-kalım mücadelesi vermek zorundadır. Aksi halde kısa dönemde kan kaybeder, orta dönemde bölge devletine geriler, uzun dönemde sıradan ve belki de bölünmüş bir devlet olur. Olağan koşullarda ABD, jeopolitik gereği her iki devlete karşı İran’ı kendi tarafına çekmek zorundadır. Ancak İsrail faktörü nedeniyle eli kolu bağlıdır!

RUSYA GÜNÜMÜZDE JEOPOLİTİK ADIMLAR ATIYOR MU?

Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır. SSCB’nin çöküşünü ve Rusya’nın attığı adımları jeopolitik olarak değerlendiren yazılar kaleme aldım. Genel olarak söylemeliyim ki Putin-Lavrov ikilisi bu alanda yalpalıyor. Trump’ın Başkan seçilmesi ve Rus devletinden madalya alan Tillerson’ın Dışişleri Bakanı olmasından sonra aşırı iyimser bir hava içine girdiler. Henry Kissinger’le Moskova’da içeriği bilinmeyen görüşmeler yaptılar. Suriye de dâhil attıkları her adımdan sonra ABD’yle uzlaşma arayışı içine girdiler. IŞİD’in doğasını çok geç anladılar. Türkiye’nin Suriye’de ABD’ye karşı müthiş hamlelerinin derinliğini kavrayamadılar. Batı dünyasına hoş görünmek ya da kestiremediğim siyasi hedefleri için hem bölücü Kürtler hem de Kürt terör örgütleri ile özel ilişkiler kurdular. ABD’nin stratejik piyonlarını kazanma söylemlerine herhalde kendileri de inanmadılar. Aynı anda hem Suriye hem de bu ülkenin azılı düşmanları Suudi Arabistan ve BAE ile el sıkıştılar. İsrail’in Suriye’ye müdahalesini dengeleyemediler... Dünyanın yeni bir çağın doğum sancılarını çektiği bir dönemde geleneksel politikalarına, “üç kuruş olsun benim olsun!” anlayışı ile devam ettiler. Rus vatanseverliği, Rus çıkarları, Rus hedefleri ile jeopolitiği karıştırdılar.
Jeopolitik yasaları Trump, Tillerson gibi yöneticiler gerçekten iyi niyetli olsalar bile değiştiremez. Jeopolitik iyi ya da kötü yöneticilerin bir türevi değildir. Jeopolitik devletlerin hareketi ile kendisini hissettirir. Ülkemizde açılım sürecinin mimarının ABD ile mücadelenin bayraktarlığını yapması yeteri kadar açıklayıcı değil midir? İngiltere’deki casus krizi Batı’nın jeopolitik bir hamlesidir. Buna diğer ülkeleri de kapsayan bütünleşik bir jeopolitik dili ile karşılık verilmelidir!